Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ŞİMDİ SEN SOLCUYSAN YANİ, BEN DE OTOBÜSÜM!

  Türkiye’ye has bir tartışma başladı ki iyidir. Sol ve solculuk üzerine görüş belirtiyor bir çok kalem. İşin bir çok boyutu var. Siyasi Standartlar Enstitüsü sağcılık/solculuk lisansı vermez ama kimin/neyin solcu olup olmadığı o kadar da tartışma götürecek bir konu değil. Ragıp Duran   Önce Zülfü Livaneli’ye teşekkürler. Deniz Baykal örneğinden yola çıkarak gerekli, yararlı bir teşhir faaliyeti yapmış oldu. İzleyebildiğim kadarıyla, Livaneli’nin bu karşı çıkışına itiraz edenler arasında Hıncal Uluç ile Gürkan Hacır vardı. Bu iki kalemle aynı safta olmak en hafif deyimle talihsizlik. Bir de Murat Belge, karma karışık bir yazı yazdı. Farklı bir şey de beklemiyordum zaten kendisinden. Baykal, Kılıçdaroğlu’nun   kendisini savunmamış olmasına üzülmüş. CHP’de birkaç Baykalcı eski patronunu savundu. Genelde sessizlik var. Çünkü bizde susunca sorun çözülür ya, ya da öyle sanılır. Başta aHaber olmak üzere yandaş cenahta Baykal’ı savunan çok çıktı. Bu durum da, Livaneli’yi haklı çık

ADALETLE GERÇEK MEDYADA BULUŞABİLİR Mİ?

                                      (Bu yazıları okumak için metin üzerine tıklayabilirsiniz.) TÜKENMEZ DERGİSİ Sayı 39 Yaz 2021

ESKİDEN BÖYLEYDİ REİSÇİLİK !

  Doç.Dr ünvanını kullanan bir şahıs, Atatürk ve Yunus Nadi hakkında bir kitap yazmış. Kaç ağaç kesildi bu kitabı basarken harcanan kağıt rulosuna? Kaç dizgici kaç saat emek harcadı bu kitabı dizmek için? Ciddi okura da ayıp. Büyük israf! Çok yazık!   Ragıp Duran   Cumhuriyet Kitaplarında İnceleme dizisinde Ocak 2021 tarihinde çıkan Kurtuluşun Lideri ve Gazetecisi/Mustafa Kemal Atatürk ve Yunus Nadi başlıklı 192 sayfalık kitabın yazarı Doç. Dr. Mehmet Emin Elmacı. Genel olarak Cumhuriyet rejimine, ayrıca hem Londra’da hem de Istanbul’da görev yaptığım Cumhuriyet gazetesine merakımdan dolayı, ama daha çok da gazetecilik mesleği ve tarihiyle ilgilendiğim için kitabı aldım, okudum. Çalışmada, iktidar-basın ilişkileri, Osmanlı sansüründen Cumhuriyet dönemi sansürüne, Mustafa Kemal’den yana ve Mustafa Kemal’e karşı olan gazete ve gazetecilerin yaklaşımları hakkında ayrıntılı bilgi ve tahliller beklerken, sıradan, herhangi bir yeniliği olmayan geleneksel Kemalizm hayranlığıyla kar

TÜRK MİLLİ FUTBOL TAKIMI EURO 2020'DE NEDEN BAŞARISIZ OLDU?

·       Futbol bir çok unsurun, boyutun aynası aslında: Üst düzey yönetimi, teknik direktörü, oyuncusunun yanı sıra genel siyasi durum, ekonomik düzey, bilgi ve hoşgörü seviyesi, kamuoyunun bilinci… Ve daha bir çok faktör var işin içinde. 3 maçta tek gol atıp 3 mağlubiyet alıyorsanız, tüm unsurları sıkı bir şekilde gözden geçirmek lazım.   Ragıp Duran Başlıktaki sorunun kuşkusuz bir tek yanıtı yok. Çünkü futbol siyaset, ekonomi, kültür, kamuoyu, teknik… vs  .gibi çok boyutlu bir hadise, bir mecra. Aslında sosyal medyayı iyi izleyen bir yurttaş, başarısızlığın çeşitli nedenlerini bölük pörçük de olsa Tweet’lerden öğrenmiştir. Benim şimdi yapmaya çalışacağım bu bilgilerin bir derlemesi, bir sentezi. Futbol yönetimi, Tek Adam rejiminde artık mütteahitler aracılığı ile özerk yapısını çoktan kaybetti. Fenerbahçe’nin şike yapmadığını kanıtlamak için Platini-Erdoğan müzakeresini unutmadık. Gerçi UEFA, Fenerbahçe’nin şike yaptığını kayıt altına aldı ve ceza verdi, ardından Platin

AH BU MEDYA, VAH ŞU GAZETECİLER!

  TAVUK, YUMURTA AMA ESAS OLAN KÜMES! 10 milyon Euro… İş insanı ile bakan arasında arabuluculuk… Soylu ile Peker’in can ciğer kardeşleri… Başka holdingden maaşa bağlanmak… Soru sorarken iktidarı kollamak… Yayını kesmek… Dünya yıkılırken susmak/yazmamak…Bunların hiç biri esas olarak gazetecilikle ilgili konular değil. Medya eleştirmeni, polis ya da savcı değil ki suç teşkil eden faaliyetlerle ilgilensin. Ragıp Duran Haluk Hocanın (Şahin) 2011 yılında yayınladığı kitabın başlığı ‘’ Can Çekişen Bir Meslek Üzerine Son Notlar’’ (Say) idi. O da, akademisyenliğinin yanı sıra televizyonda Uğur Dündar’ın editörlüğünü yaparken işin içindeydi, yani bozulmayı, çürümeyi, çöküşü gün be gün görüyor, yaşıyordu. Kuşkusuz gazetecilik sadece Türkiye’de can çekişmiyordu. Meslek bütün dünyada kriz geçiriyordu: Medyanın, gazetecilerin güvenirliği, inanırlığı sorgulanıyordu, reytingler ve tirajlar tepetaklak düşüyor, reklam gelirleri fevkalade azalıyordu. Bu bunalımı sadece İnternet’le açıklamak yete

''BURASI BİZİM DEĞİL, BİZİ ÖLDÜRMEK İSTEYENLERİN ÜLKESİ''

  HDP İzmir il binasına yönelik silahlı saldırı ve cinayetin bir dizi somut ayrıntısı, büyük katilin vesikalık fotografını çıkarıyor ortaya. Bu devleti sevmek imkansız, keza bu toplum da ahlaklı, vicdanlı ve dürüst yurttaşlara hiç uygun değil.   Ragıp Duran   Tezer Özlü’nün yıllar önce yaptığı bu tespit, her geçen gün, her yeni cinayette maalesef bir kez daha doğrulanıyor. HDP İzmir il binasına yönelik silahlı saldırının, daha önceki saldırılarda olduğu gibi, bir kaç önemli özelliği var: -        Saldırı öncesinde iktidar partileri ile Anayasa Mahkemesi, Saray medyası ve muhalefetmiş gibi yapan diğer siyasi partiler, HDP’ye yönelik yaygın bir linç kampanyası yürütüyordu. Zemin hazırlanmıştı. -        Saldırının zamanlaması ve hedefine baktığımızda, katil zanlısının öne sürdüğü gibi eylemin bireysel ve münferit olmadığı ortaya çıkıyor. Böyle bir cinayet ancak resmi, büyük,ciddi bir mekanizmanın işin arkasında olmasıyla gerçekleşebilir. Çünkü en az 40 kişilik bir toplantını

Ç A P R A Z O K U M A L A R

Hayat aslında bir puzzle’ı yapmak gibidir. Her bir parçayı arayıp bulacaksın, uygun yere koyup tutarlı bir bütün oluşturacaksın. Hiçbir şey tek başına değil. Her nesnenin ve fikrin bir başka nesne veya fikirle bir rabıtası var. Mesele bu irtibatları keşfetmek. Ragıp Duran   Kimi zaman bilinçli ve kasıtlı kimi zaman istemeden ve tesadüfen, bir kitapta okuduğum bir satır, bir kişi, bir olay, bir haleti ruhiye… herhangi bir fikir ya da bilgi…neredeyse anında, böyle flaş çakarak, başka bir kitapta okuduğum ikiz kardeşine gönderir beni. Çağrışım davetiyesi.Referans transferi. Gönderme şutlaması. Benzerlerin buluşması. Ki biliyorum, belleğim öyle derin ve güçlü değildir. Ama bellek seçici. Ayrıca müthiş duygusal. Bin yıl önceki ıvır zıvır tafsilatı hatırlar, çünkü sıkıca kaydetmiştir onu, ama 2 yıl önceki nispeten önemli bir hadiseyi hatırlamaz. Çünkü o nispeten önemli hadise, kahramanımıza göre önemli değildir. Önemli olsa bile değerli değildir. 10-15 yıl kadar önce, Istanbul’dan bı