Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Gazeteci Hikmet Tuna’nın Hatıraları

Bir Dönemin Perde Arkası ·       Hakkında çok fazla bilgimiz yok ama, Köln’de üniversite okumuş, 1925’de mesleğe atılmış, Berlin ve Stockholm’de muhabirlik yapmış, 4 dil bilen liberal, aydın bir şahsiyet Hikmet Tuna. Tek Parti dönemine ilişkin kısa ama önemli tespitleri var kendisinin. Ragıp Duran Libra Kitapçılık ve Yayıncılık’ın 2014 tarihli kitabını Rifat N. Bali yayına hazırlamış. Çok da iyi etmiş. 94 sayfalık küçük boy kitapta ilginç, önemli, değerli bilgiler, tahliller var. Hüseyin Şentürk’ün Cumhuriyet gazetesinde çıkan bir yazısının peşinden gitmiş Bali ve Hikmet Tuna’nın anılarını derleyip toparlamış, anot é etmiş ve meraklıların ilgisine sunmuş. Anı kitapları, özellikle de gazeteci, diplomat ve siyaset insanlarının hatıratı, bireysel öyküleri, duyguları içermesi, otosansürsüz yazılması koşuluyla, kamuoyunca bilinmeyen hakikatleri faş etmesi ve çeşitli konulara farklı bakış açıları önermesi itibarıyla her zaman ilgimi çekmiştir. Hatıratın yazarı Hikmet Tuna hakkınd

İ K İ R E İ S

İkisi de çok popüler yani çok tanınmış şahsiyetler. İkisinin de hem çok dostu var hem de çok düşmanı. İkisinin de aynı ülkede boy göstermesi tesadüf olmasa gerek.   Ragıp Duran Birisi büyük bir ülkenin diğeri ülkenin en büyük futbol takımlarından birinin başında. Çok fazla ortak yanları var. Önem sırası gözetmeksizin sıralayalım benzerlikleri: -        İkisi de bir süredir büyük ölçüde başarısız. Biri üst üste mağlubiyetler aldı. Ötekisi sağlık, ekonomi, diplomasi ve bir çok alanda darbeler yedi. -        İkisi de yakın çevresinin pohpohlamasıyla ayakta durabiliyor. Kendi alanlarındaki başarısızlıklarını görmüyor, kabul etmek istemiyor, doğrulardan kaçıyor. -        İkisi de mağrur, burnundan kıl aldırmıyor, her şeyin en iyisini kendisinin yaptığını sanıyor. -        İkisi de kendinden daha çapsız insanlarla çalışmayı tercih ediyor. Böylelikle kendi çapsızlığını gizlediğine inanıyor. -        İkisi de çoğu zaman ya eski başarılarıyla övünüyor ya da inandırıcı, makul hiçbir ge

Medya'da da darbe olur...

* Gazete, TV ve radyo istasyonlarında, bazen  işveren çoğu zaman da Genel Yayın  Yönetmeni darbe olarak adlandırılabilecek  operasyonlarla makamını kaybeder.   Ragıp Duran (Tükenmez Dergisi, Eylül 2021)  Darbe, en kısa tanımıyla , gayrı kanuni ve gayri meşru bir şekilde, fiziki ya da sembolik şiddetle iktidara el koymak  olarak bilinir. Darbe olunca, hukuk, yasal düzen, barış ve demokrasi iptal olur. Darbeciler, halk desteğine sahip olmadığı için, meşru zeminde olmadığı için, genellikle şiddet kullanarak, demokratik ortamı talep eden ve savunan kesimleri susturmaya, bertaraf etmeye çalışır. Darbeciler, olumsuz tüm kimlik ve eylemlerini gizlemek, kendilerini haklı çıkarmak için kısa süre içinde çıkarlarına uygun bir düzen kurarken, evrensel hukuka, mevcut yasal düzene aykırı yeni bir sistemi devreye sokar. Darbeciler, çeşitli vaatlerde bulunur, demokrasiye dönecekleri yalanını gündeme getirir ayrıca da kitle desteği kazanmak için milliyetçilik, ırkçılık, aydın düşmanlığı ya da din-iman

ŞİMDİ SEN SOLCUYSAN YANİ, BEN DE OTOBÜSÜM!

  Türkiye’ye has bir tartışma başladı ki iyidir. Sol ve solculuk üzerine görüş belirtiyor bir çok kalem. İşin bir çok boyutu var. Siyasi Standartlar Enstitüsü sağcılık/solculuk lisansı vermez ama kimin/neyin solcu olup olmadığı o kadar da tartışma götürecek bir konu değil. Ragıp Duran   Önce Zülfü Livaneli’ye teşekkürler. Deniz Baykal örneğinden yola çıkarak gerekli, yararlı bir teşhir faaliyeti yapmış oldu. İzleyebildiğim kadarıyla, Livaneli’nin bu karşı çıkışına itiraz edenler arasında Hıncal Uluç ile Gürkan Hacır vardı. Bu iki kalemle aynı safta olmak en hafif deyimle talihsizlik. Bir de Murat Belge, karma karışık bir yazı yazdı. Farklı bir şey de beklemiyordum zaten kendisinden. Baykal, Kılıçdaroğlu’nun   kendisini savunmamış olmasına üzülmüş. CHP’de birkaç Baykalcı eski patronunu savundu. Genelde sessizlik var. Çünkü bizde susunca sorun çözülür ya, ya da öyle sanılır. Başta aHaber olmak üzere yandaş cenahta Baykal’ı savunan çok çıktı. Bu durum da, Livaneli’yi haklı çık

ADALETLE GERÇEK MEDYADA BULUŞABİLİR Mİ?

                                      (Bu yazıları okumak için metin üzerine tıklayabilirsiniz.) TÜKENMEZ DERGİSİ Sayı 39 Yaz 2021

ESKİDEN BÖYLEYDİ REİSÇİLİK !

  Doç.Dr ünvanını kullanan bir şahıs, Atatürk ve Yunus Nadi hakkında bir kitap yazmış. Kaç ağaç kesildi bu kitabı basarken harcanan kağıt rulosuna? Kaç dizgici kaç saat emek harcadı bu kitabı dizmek için? Ciddi okura da ayıp. Büyük israf! Çok yazık!   Ragıp Duran   Cumhuriyet Kitaplarında İnceleme dizisinde Ocak 2021 tarihinde çıkan Kurtuluşun Lideri ve Gazetecisi/Mustafa Kemal Atatürk ve Yunus Nadi başlıklı 192 sayfalık kitabın yazarı Doç. Dr. Mehmet Emin Elmacı. Genel olarak Cumhuriyet rejimine, ayrıca hem Londra’da hem de Istanbul’da görev yaptığım Cumhuriyet gazetesine merakımdan dolayı, ama daha çok da gazetecilik mesleği ve tarihiyle ilgilendiğim için kitabı aldım, okudum. Çalışmada, iktidar-basın ilişkileri, Osmanlı sansüründen Cumhuriyet dönemi sansürüne, Mustafa Kemal’den yana ve Mustafa Kemal’e karşı olan gazete ve gazetecilerin yaklaşımları hakkında ayrıntılı bilgi ve tahliller beklerken, sıradan, herhangi bir yeniliği olmayan geleneksel Kemalizm hayranlığıyla kar

TÜRK MİLLİ FUTBOL TAKIMI EURO 2020'DE NEDEN BAŞARISIZ OLDU?

·       Futbol bir çok unsurun, boyutun aynası aslında: Üst düzey yönetimi, teknik direktörü, oyuncusunun yanı sıra genel siyasi durum, ekonomik düzey, bilgi ve hoşgörü seviyesi, kamuoyunun bilinci… Ve daha bir çok faktör var işin içinde. 3 maçta tek gol atıp 3 mağlubiyet alıyorsanız, tüm unsurları sıkı bir şekilde gözden geçirmek lazım.   Ragıp Duran Başlıktaki sorunun kuşkusuz bir tek yanıtı yok. Çünkü futbol siyaset, ekonomi, kültür, kamuoyu, teknik… vs  .gibi çok boyutlu bir hadise, bir mecra. Aslında sosyal medyayı iyi izleyen bir yurttaş, başarısızlığın çeşitli nedenlerini bölük pörçük de olsa Tweet’lerden öğrenmiştir. Benim şimdi yapmaya çalışacağım bu bilgilerin bir derlemesi, bir sentezi. Futbol yönetimi, Tek Adam rejiminde artık mütteahitler aracılığı ile özerk yapısını çoktan kaybetti. Fenerbahçe’nin şike yapmadığını kanıtlamak için Platini-Erdoğan müzakeresini unutmadık. Gerçi UEFA, Fenerbahçe’nin şike yaptığını kayıt altına aldı ve ceza verdi, ardından Platin