Ana içeriğe atla

Kayıtlar

En Zengin İki Türk’ün Kavgası: Erdoğan'la Doğan Kapışıyor da...

· Siyasi iktidar ile medyatik iktidar bir kez daha karşı karşıya. Üstelik bu kez taraflar oldukça gergin, sert ve sinirli. Milyar dolarlık iktidar kavgası ahlak, namus, şeref kavramlarıyla birlikte pişiriliyor. Siz daha önce de kavga etmemiş miydiniz? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Doğan Holding Başkanı Aydın Doğan arasındaki çelişme/çatışma/savaş, siyasi iktidar ile medyatik iktidar arasındaki çok boyutlu bir mücadele. Meselenin ilk bakışta ortaya çıkan önemli boyutları var: Yan Faaliyet Olarak Medyacılık + Sorunun özü, temeli Türkiye’de medya mülkiyetinin yapısı. Medya işverenleri, gazetecilik/habercilik/yayıncılık faaliyetinin yanı sıra çeşitli sinai, mali, ticari etkinliklerini de sürdürdükleri müddetçe, gazetecilik, bildiğimiz klasik anlamda, ‘yurttaşı, kamuoyunu doğru, çok boyutlu, dengeli, inanılır, güvenilir ve hızlı bir şekilde bilgilendirmek’ tanım ve işlevinden uzaklaşıyor. Doğan grubu ve diğer grupların gazetecilik/habercilik/yayıncılık faaliyeti, esas olarak kendi dar g

Gazeteci iktidar ilişkileri ve Altemur Kılıç örneği

25 Ağustos 2008 Pazartesi, 06:34 AÇIK GÖRÜŞ Star Gazetesi Altemur Kılıç’ın anılarını gazeteci-iktidar ilişkileri perspektifinden okuduğunuzda, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana bu alanda çok fazla değişiklik olmadığını anlıyorsunuz. Gazetecilik, iktidarın bir müştemilatı mı yoksa özgün bir meslek mi? RAGIP DURAN* ANI kitapları, içtenliği ve zenginliği ölçüsünde, günlük gerçeği yansıtmanın yanı sıra geçmişe bakışı sunuyor ve bazen de günlük pratikte ya da teorik-akademik çalışmalarda göremeyeceğimiz/ bulamayacağımız bilgi ve fikirleri okura veriyor. Altemur Kılıç’ın Remzi Kitabevi’nden çıkan ‘Kılıç’tan Kılıç’a’ başlıklı anılarını yeni okudum. Kılıç, kendi anılarını yayınlamış olmanın yanı sıra babası, Atatürk’ün yakın çalışma arkadaşlarından Kılıç Ali’nin anılarını derleyip yayınlamış (İş Bankası Yayınları) olmaktan memnun ve mutlu olduğunu da belirtiyor. Baba Kılıç’ın anı kitabına henüz başlamadım, çünkü küçük yaştan beri gazetecilik tutkusu ile yanıp tutuşan ilginç bir şahsiyet olan

GÜNGÖREN BOMBALARININ KATODİK İZLERİ

Today Zaman’ın sorularına yanıt: (Telefonla yapılan bir söyleşinin bilahare genişletilmiş yazılı versiyonu) Türk egemen medyası, özellikle televizyon kanallarının çoğu, Güngören’de meydana gelen patlamayla ilgili görüntülerinde, yine ölçüyü kaçırdı, etik kuralları ihlal etti ve gösterilmemesi gereken ceset, kanlı ve yaralı yurttaşları gösterdi. Söz konusu kanalların bu terörist eylemin propagandasını yapmak gibi amaçları olduğunu düşünmüyorum. Ama bence iki temel neden sözkonusu: Birincisi, TV kanalları arasındaki rekabet, haber içeriğinin kalitesi değil sürat alanında gerçekleşiyor. ‘Önce ben verdim’ demek onlar için çok önemli. Yayınlanan haberin doğru olup olmaması onlar için birinci derecede önemli değil, çünkü onlar esas olarak haberi ilk önce, en hızlı, hemen, şimdi, az sonra vermenin derdindeler. Neredeyse haber yanlış da olsa önce biz verdik diye övünecekler. Bu konuda anlamlı iki slogan var: Biri CNN’in diğeri BBC’nin. İkisi de Anglo-sakson ekolün medya organları olmasına rağ

ABDÜLHAMİD GİTTİ AMA...

Dicle haber Ajansının sorusuna yanıt Sansürün resmen kaldırılmasının 100. yüzyıldönümünde ne yazık ki hala gerçek anlamda bir düşünce, ifade ve basın özgürlüğüne ulaşamadık. Abdülhamid gitti ama yerine sağcı/milliyetçi/militarist bir ulus-devlet geldi. Resmi ideoloji olan Kemalizmin, Kürt, Ermeni, İslamiyet ve özellikle de ordu konusundaki tabuları son zamanlarda nispi bir gevşeme/yumuşama göstermesine rağmen, Türkiye adliyelerinde ve cezaevlerinde bugün hala düşünce ve yazıları nedeniyle yargılanan gazeteciler var. Mevcut mevzuat, dört büyük tabu olan Kürt-Ermeni-İslamiyet ve Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında bazı görüş ve fikirlerin açıklanmasını yasaklıyor, cezalandırılıyor. İnternet’de Kürt sitelerine ulaşım mahkeme kararıyla yasaklanmış durumda. Atatürk hakkında gayrı resmi düşünceye paralel olmayan yaklaşımlar da mahkeme hatta yaptırım konusu olabiliyor. Türkiye’de hala gazeteler kapatılıyor, dergiler yasaklanıyor. Bu siyasi/ideolojik kısıtlamaların yanısıra medya alanında oluşa

TARAF'A MESAJ

Taraf'a Merhaba, Stajyer muhabirle stajyer editörün yanı sıra profesyonel yazı işleri yönetimine tebrikler ve teşekkürler. Çünkü Türk medyasında pek de adet olmayan hata kabul etme ve düzeltme yayınlanma olgunluğunu gösterdiğiniz için... Ahmet'e, Yasemin'e, Alev'e ve tüm Taraf çalışanlarına selamlar, başarılar. Ragıp DURAN PS: Öyle 'sürekli yakınmam' olmadı.Sadece bir yazı yazmıştım

APOLETLİ MEDYADAN KORSAN MEDYAYA

21 Temmuz 2008 Pazartesi, 22:32 AÇIK GÖRÜŞ, Star Gazetesi Siyasi kutuplaşmalarda, medya, siyasi ortam ve kurumlardan bağımsızlaşıp özgürleşemezse gazetecilik yapamaz. Kendinizi okur/yurttaş olarak AKP’ye ya da TSK’ya yakın hissedebilirsiniz. Ama bir medya organının böyle bir lüksü yok. RAGIP DURAN / Galatasaray Ün. Öğretim Üyesi Önce yakın geçmişe bir gönderme: 28 Şubat sürecinde yerleşik düzenin kadim temsilcileri, sivil-asker bürokrasi, sermayenin bir kesimi ve bu kümenin medyadaki mümessilleri elbirliğiyle, seçilmiş siyasi iktidarı yerinden etmişlerdi. Hoş, seçilmiş iktidar da, hangi siyasi-ideolojik tutumu benimsemiş olsa da, öyle çok da matah işler yapmamıştı hani... Ama tabi ki matah olmayan iş yapan her hükümeti bu tür manevralarla alaşağı etmek kabul edilir bir tutum değil demokrasilerde. Yalnız, kimi kafalarda bir kalıp var ki, doğru değil: Seçilmişlerin hepsi çok iyidir, ne yaparlarsa mübahtır, çünkü demokrasi, milli irade, sandık, halk... vs. Atanmışlar da sürekli gölge edi

Sabah Gazetesindeki Söyleşi

(Aşağıdaki metin söyleşinin edit edilmeden önceki halidir-RD) -BirGün ve Taraf gazetelerinin Ergenekon olayına yaklaşımında iki farklı tavır söz konusu. Siz bu fark konusunda ne düşünüyorsunuz? -Bu tavırlarda gazete yönetimlerinin genel siyasal-ideolojik tercihleri baskın oluyor. Taraf ve BirGün arasında yalnızca Ergenekon değil, daha önce başka konularda da, gerek köşeyazılarında, gerek haber konularında, ikisi de 'popüler' veya 'yaygın' dediğimiz medyanın dışında olmalarına rağmen aralarında bir zıtlık vardı. Ben, Taraf gazetesinin yayın politikasını olduğu gibi onaylamasam da, Alper Görmüş’ün BirGün eleştirilerine genel olarak katılıyorum. Benim mevcut medya ortamı için kullandığım ‘Korsan Medya’ benzetmem var. (Bkz. www.apoletlimedya.blogspot.com) Taraf’la BirGün belki tam olarak bu tarife denk düşmüyor ama her iki gazetenin de gözlerinin birinde, hadi siyah olmasın, gri birer bant var... -Bu durumda aradaki farkın sebebini ne olarak görüyorsunuz? -Mesleki özelli