Ana içeriğe atla

MEDYADA İŞLEV KAYMASI: HABER DEĞİL PROPAGANDA

Today's Zaman gazetesinin, mealen, 'Kafes operasyonuna ilişkin haberler, önce, başta Doğan grubu olmak üzere bazı medya organlarında hiç yer almadı. Savcılar olaya el koyduktan sonra bu kesimin medyası olayı görmeye başladı. Sizce neden?' şeklindeki sorusuna yanıt:

Türk egemen medyası çok uzun bir süreden bu yana, siyasal-toplumsal-ekonomik-ideolojik gelişmeleri, klasik gazeteciliğin gerektirdiği somut temel ölçütler yerine siyasi-ideolojik kıstaslar ile izleyip aktarıyor.
Bugün de, mevcut siyasi iktidar ile statükoyu korumaya çalışan kadim iktidar arasındaki güç mücadelesi, bir ölçüde bu iki iktidar kutbuna yakın medya organları aracılığıyla sürdürülüyor.
AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana netleşen ve giderek de yoğunlaşan kutuplaşma nedeniyle, egemen medya organlarının büyük bir çoğunluğu, okurlarını doğru, çok yanlı, dengeli ve hızlı bir şekilde bilgilendirmektense, tuttuğu kutbun görüşlerini yaygınlaştırmaya ve doğrulamaya çalışıyor. Kısaca İnformation (haber) yerine Formation(eğitim, kamuoyu oluşturma) yapıyor. Gazetecilikten çok siyasetçilik ağır basıyor. Haberciliğe değil ajitasyon-propagandaya yaklaşıyor.
Bu nedenle de, mesela bir kesimin ‘Asrın Davası’ ya da ‘Darbeciliğe Son Veren Büyük Hukuki Hamle’ olarak nitelediği Ergenekon soruşturmasını, rakip kesim ‘ Masum Milliyetçilerin, Atatürkçülerin, Vatanseverlerin, kahraman askerlerin haksız yere suçlanması’ olarak betimliyor.
Kutuplaşma siyasi-ideolojik temelde doğup geliştiği için, olay, olgu ve gelişmeler teknik olarak haber perspektifiyle değerlendirilmiyor.
Doğan grubu mesela, AKP’yi olumlu, haklı gösteren/çıkartan haberleri ya hiç yayınlamıyor, ya çok kısaca veriyor ya da tahrif ederek veriyor. AKP’ye yakın medya organları da, aynı şekilde, siyasi iktidarın olumsuzluklarını sayfalarına aktarmaktan kaçınıyor.
Bu durum ilk başta yurttaşlara, okurlara zarar veriyor. Çünkü yurttaş, hangi kutbun gazetesini okuyorsa, o kutbun haklılığına inanmak durumunda kalıyor. Böylelikle siyasal ve medyatik alandaki kutuplaşma, toplumsal düzeyi de etkilemiş oluyor.
Bu olumsuz durum keza, her iki kutbun medya organlarının güvenirliğini ve inandırıcılığını büyük ölçüde zedeliyor. Çünkü, meraklı ve bilinçli yurttaş, kendi gazetesinin vermediği haberleri, bir şekilde başka medya organlarından öğrendiği gibi, gizlenen ya da tahrif edilen hiç bir gelişme ilelebet gizli ve tahrifli kalmıyor.
Mevcut medya mülkiyet yapısı, devlet-medya, medya-siyaset ilişkileri nedeniyle çeşitli iktidarlar arasındaki çekişmelerde egemen medya organları, gazetecilik işlevi üstlenemiyor, görevlerini yerine getir(e)miyor. Her gazetenin, her televizyon kanalının, her radyo istasyonunun, her İnternet sitesinin tabuları var. Bir de övmekle neredeyse yükümlü oldukları kişi, kurum ve fikirler var.
Türkiye’de, gerçek anlamıyla bağımsız ve özgür, kamu çıkarını savunan bir medya organı, bence, olmadığı için, mevcut iktidarlararası çelişmeleri ve diğer tüm olay ve gelişmeleri doğru dürüst anlayabilmek/kavrayabilmek için yurttaşların iki kutba yakın yayın organlarını izlemesi, bilgi, bilinç ve vicdanını harekete geçirmesi gerekiyor.

Yorumlar

Redingot dedi ki…
Yeni bir beyanatınız mı? Takip ettiniz mi, acaba nasıl yayınlandı? Çünkü aşikâr ki bir gazete için, editör makasına uğratılacak kadar uzun bir görüş olmuş. O makasın bizzat kendisi bu beyanatınızı "formation" amaçlı kullanırsa epey ironik olur.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kemalizm’de Hyper Enflasyon

  * İçeriği pek muğlak, dün-bugün-yarın her derde deva olarak önerilen, dev heykel ve portreleri ile tahayyülümüzü baskı altına alan zihniyetin etraflı bir yapı sökümüne ihtiyacı var.   Yerine cazip, çağdaş, popüler yeni bir siyasi-toplumsal proje lazım. Ragıp Duran Sayıları giderek azalsa da Türkiye’ye gelen yabancılar/turistler bize en çok şu soruyu soruyor: ‘Sizde neden her yerde Atatürk heykelleri, posterleri, portreleri var?’. Biz belki içeriden bakıp anlayamıyoruz ama başka ülkelerle kıyaslama yapınca Türkiye’deki Atatürk tutkusunun ne kadar yaygın, ne kadar güçlü olduğunu saptayabiliriz. Her devletin saygıdeğer bir kurucu babası, sevgi ve minnetle anılan askeri ya da siyasi bir lideri tabi ki var. ABD’de G.Washington, SSCB’de pardon Rusya’da V.I.Lenin, Çin’de Mao Zedung, Kore’de Kim Il Sung, Fransa’da De Gaulle… Ama bu ülkelerin hiç birinde lider kültü bizdeki Atatürk düzeyinde değil. Bir başka çelişki d...

Şahin Alpay’ın Anıları / İlginç ve Zengin bir Hikâye ama…

  * 70’lerde Maocuların idolü sonraları Cemaatin kendi deyimiyle sosyal liberal yazarı başarılarını, düş kırıklıklarını, pişmanlıklarını kaleme almış. Parlak bir öztanıtım broşürü, zengin bir özkutlama kataloğu. Ragıp Duran   En eski ünvanı ‘’Maoculuğu Türkiye’ye getiren Adam’’ olan Alpay, Lejand yayınlarından çıkan 564 sayfalık anılarının birinci cildinde son 80 yılın Şahin Alpay’ını biraz da o dönemleri anlatıyor. Alpay, benden 10 yaş büyük. O, Aydınlık’tan ayrıldığı yıllarda ben yeni yeni PDA’cı oluyordum. 70li yılların başında Şahin Alpay ve Halil Berktay bizim için hareketin en önemli ideologları ve gerçek birer devrimci aydındı. Kendisini çok az tanırım. Ama bilgisi, kültürü, çalışkanlığı, içtenliği ve dürüstlüğü konusunda sanırım kimse olumsuz bir yargıda bulunamaz.     Kitap piyasaya çıktığında, Medyascope, Apaçık Radyo ve Serbestiyet’de anılar hakkında yayınlanan söyleşileri izledim. Cazipti. Ancak kitabı okuduktan sonra bu mecralarda söyleşi...

Çekingen Liberalin Tabu Altındaki Trajik Yenilgisi

  Prof. Hanioğlu/ Atatürk – An İntellectual Biography * Atatürk hakkındaki ilk eleştirel biyografi olma şansı varken, ‘’şeytanî kurucu unsur 1915’’in yanı sıra Pontos, Kürtler, Aleviler gibi tayin edici konuları, resmi tabuya uygun ve kasıtlı bir şekilde susarak geçiştiren Hanioğlu, yumurtasız omlet uzmanı olmuş.   Ragıp Duran Şükrü Hanioğlu’nun ‘ ’ Atatürk - An Intellectual Biography ’’ https://nes.princeton.edu/publications/ataturk-intellectual-biography    kitabını yeni bitirdim. 2011 yılında Princeton University Press’den yayınlanan eser 273 sayfa. Bağlam yayıncılık 2023 sonunda yani İngilizce orijinal versiyonun yayınlanmasından 12 sene sonra aynı başlık altında aynı yazarın Türkçe kitabını piyasaya sürdü. https://baglam.com/home/book/ataturk   Türkçe kitap 1024 sayfa! Ben Türkçe kitabı okumadım ama her iki dildeki versiyonları okuyan akademisyen bir arkadaşım, Türkçe baskının orijinal kitabın çevirisi olmadığını, Türkçe baskının çok daha zengi...