Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şahin Alpay’ın Anıları / İlginç ve Zengin bir Hikâye ama…

  * 70’lerde Maocuların idolü sonraları Cemaatin kendi deyimiyle sosyal liberal yazarı başarılarını, düş kırıklıklarını, pişmanlıklarını kaleme almış. Parlak bir öztanıtım broşürü, zengin bir özkutlama kataloğu. Ragıp Duran   En eski ünvanı ‘’Maoculuğu Türkiye’ye getiren Adam’’ olan Alpay, Lejand yayınlarından çıkan 564 sayfalık anılarının birinci cildinde son 80 yılın Şahin Alpay’ını biraz da o dönemleri anlatıyor. Alpay, benden 10 yaş büyük. O, Aydınlık’tan ayrıldığı yıllarda ben yeni yeni PDA’cı oluyordum. 70li yılların başında Şahin Alpay ve Halil Berktay bizim için hareketin en önemli ideologları ve gerçek birer devrimci aydındı. Kendisini çok az tanırım. Ama bilgisi, kültürü, çalışkanlığı, içtenliği ve dürüstlüğü konusunda sanırım kimse olumsuz bir yargıda bulunamaz.     Kitap piyasaya çıktığında, Medyascope, Apaçık Radyo ve Serbestiyet’de anılar hakkında yayınlanan söyleşileri izledim. Cazipti. Ancak kitabı okuduktan sonra bu mecralarda söyleşi...
En son yayınlar

Hans-Lukas Kieser’in Yeni Kitabı: Türkiye’de Şiddetin Oluşumu

  * Bugünkü siyasi, toplumsal ve kültürel şiddeti anlamak için özellikle Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş dönemindeki tohumlara bakmak lazım. Olaylar ve kahramanlar, Kieser’in anlatımıyla, bize bu oluşum hikâyesini sunuyor. Ragıp Duran Osmanlı’nın son dönemi ve Cumhuriyet’in ilk yılları konularında zengin araştırmalarıyla tanınan H-L Kieser’in 2024’de Tauris yayınlarından çıkan 287 sayfalık çalışmasının alt başlığı ‘’Osmanlı İmparatorluğunun Sonunda Ortaya Çıkan Yeni Toplumsal Sözleşmeler’’. İsviçreli tarihçi, bu son incelemesinde, daha önce yayınladığı en az üç kitabının içeriğinin (Talat Paşa, Demokrasi Öldüğünde ve Osmanlıların Sonu,1915 Soykırımı ve Türk Milliyetçiliğinin Politikaları), bu kez aşırı-milliyetçi şiddet ve azınlıkların tasfiyesi perspektifiyle yeni bir sentezini sunuyor. Türk boylarının Orta Asya’dan Batı’ya doğru talan ve yağmayla kaymasından (Komünistlikten yıllarca hapis yatıp, sürgünde ölen bir şair, bu durumu romantik ve zoolojik bir benzetmeyle, ‘’ D...

Leventnâme/Gündüz Vassaf

  Kişisel ve Çok Zengin Bir Semt Monografisi * Bir semti anlatırken/betimlerken tarihten etimolojiye, magazinden siyasete kadar farklı boyutları kaleme alan Vassaf, sadece semt sakinlerinin değil geniş okur kesiminin ilgisini çekebilir. Ragıp Duran Gündüz Vassaf’ı, Baskın Oran hoca’nın deyimiyle ‘’tanırım ve severim’’. Çok renkli, çok katmanlı bir yazı tarzı var. Savunduğu görüşler benim açımdan da çoğu zaman cazip. Çünkü yerleşik düzen dışından bakıyor her şeye. Üstelik iyi eğitim almış, dünyayı gezmiş ve bilen bir yazar kendisi. Radikal’deki köşe yazıları bir okur kuşağına aykırı olmak gerektiğini aşıladı. Bütün kitaplarını okumadım ama Caravaggio’yu anlattığı ‘’Ressamın İsyanı’’nı aldım, başladım, yarıladım. Kitap dünyaya, resme, ressama bin renkli bir çiçek dürbününden bakıyor. Din, siyaset, sanat, kültür, politika, gündelik hayat, seks…her şey var. Üslubu da akıcı, kolay okunuyor. Ama ben Vassaf kadar sabırlı olamadığım için her gün kiliseye gidip tablonun karşısına ...

Erdoğan, Suriye satranç tahtasında kazandı mı kaybetti mi?

  Ragıp Duran Öncelikle belirtmek gerekir ki, Türkiye'nin jeostratejik konumu zaten yeterince sorunlu. Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya'nın tam ortasında yer alan Türkiye'nin üç tarafı saatli bombalarla çevrili. İçeride de zaten büyük bir dinamit fabrikası var. Coğrafyanın ülkelerin ve toplumların kaderi/kederi olduğunu hatırlarsak,   bu bölgede huzurlu bir toplum ve istikrar içinde bir hayat düşlemek neredeyse imkânsız. Türkiye ile 911 km. ortak sınırı olan Suriye'de Esad rejiminin devrilmesinden bu yana, İstanbul'da sokaktaki adam bile kendisini Ortadoğu, Radikal İslam, Amerikan emperyalizmi ve benzeri konularda önde gelen bir uzman olarak görmeye başladı.   İktidar medyası kutlama yapıyor: “Esad Erdoğan'la barışmayı reddettiği için devrildi”, “Ankara artık iş başında”, “Halep binlerce yıldır bir Türk şehridir”.   Cumhuriyet'in kurulduğu 1923'ten bu yana Türk   devletinin ve bütün hükümetlerinin bir dogması, ülke içinde ve bölgede Kürt karşı...

Çekingen Liberalin Tabu Altındaki Trajik Yenilgisi

  Prof. Hanioğlu/ Atatürk – An İntellectual Biography * Atatürk hakkındaki ilk eleştirel biyografi olma şansı varken, ‘’şeytanî kurucu unsur 1915’’in yanı sıra Pontos, Kürtler, Aleviler gibi tayin edici konuları, resmi tabuya uygun ve kasıtlı bir şekilde susarak geçiştiren Hanioğlu, yumurtasız omlet uzmanı olmuş.   Ragıp Duran Şükrü Hanioğlu’nun ‘ ’ Atatürk - An Intellectual Biography ’’ https://nes.princeton.edu/publications/ataturk-intellectual-biography    kitabını yeni bitirdim. 2011 yılında Princeton University Press’den yayınlanan eser 273 sayfa. Bağlam yayıncılık 2023 sonunda yani İngilizce orijinal versiyonun yayınlanmasından 12 sene sonra aynı başlık altında aynı yazarın Türkçe kitabını piyasaya sürdü. https://baglam.com/home/book/ataturk   Türkçe kitap 1024 sayfa! Ben Türkçe kitabı okumadım ama her iki dildeki versiyonları okuyan akademisyen bir arkadaşım, Türkçe baskının orijinal kitabın çevirisi olmadığını, Türkçe baskının çok daha zengi...

Bu dönemde nasıl bir gazetecilik?

Ragıp Duran November 25, 2024 * Henüz hiç bir şey berrak değil. Haber mi duyum mu dedikodu ya da propaganda mı kesin olarak bilemiyoruz. Ama belli ki bir kıpırdanma var. Böyle bir ortamda hakiki gazeteci ne yapmalı? Önce başlıktaki iki kavramı biraz açalım: 1- ‘ ’Bu dönem ’’ – Aktüalite bize yeteri kadar ipucu veriyor. Meclis’te el sıkışma, MHP liderinin Öcalan’ı  TBMM’de konuşma yapmaya davet etmesi ve bu girişime yönelik çeşitli siyasi çevrelerin tepkisi, tahlilleri. 2-  ‘’ Gazetecilik ’’ – Neo-liberalizmin küreselleşmesi nedeniyle 1980’lerden bu yana büyük bir siyasi-ideolojik-kültürel-mesleki ve ticari bunalıma giren gazetecilik son 40 yılda içerik, yaklaşım ve teknoloji alanlarında büyük değişimler geçirdi geçiriyor.  Hatta bu dönüşüm o kadar büyük ki, gazeteciliğin temel ilke ve kuralları, mesleğin ve uygulamaların tanımları bile değişti, değişiyor. Başlığa verilecek ilk yanıt BARIŞ GAZETECİLİĞİ (BG) olsa gerek. Bizde, çok fazla ihtiyaç olduğu halde ne yazık ki akad...