Ana içeriğe atla

Kanlı hayalet aslında 104 yıldır tepemizde

* Talat Paşa’nın şahsından çok temsil ettiği ideoloji ve paradigma T.C açısından bugün hala hayati bir öneme sahip. Talat Paşa sadece İttihat Terakki ve 1915 ile organik olarak bağlantılı değil. O bugünkü T.C nebulasının belleği, kalbi ve beyni.

Ragıp Duran

Güncellikte sürekli olarak çıkmaza girince, ne geçmişi anlayabilir insan ne de geleceği tasarlayabilir. Osmanlı’dan T.C’ye geçiş çok sorunlu, çok zor ve çok kanlı. 102 yıl bir toplum için çok uzun bir süre değil. Ama yeni kurulan Kemalist rejim inatla ve ısrarla, bir asır boyunca iktidarın siyasi/ideolojik/kültürel/pedagojik aygıtlarını kullanarak geçmişi bağımsız, özgür ve nesnel bir şekilde değerlendirmedi. Kendi çıkarlarına uygun devletçi, milliyetçi hatta ırkçı bir ‘’hikaye’’ üretip yaygınlaştırdı. Geçiş sürecinin (1908-1923 ve sonrası) tüm olumsuzluklarını ya gizledi ya da tahrif etti. Ermeni Soykırımı, Kürt Sorunu ve Pontos Rum Konusu bu olumsuzlukların en bariz olanları. Kemalist ideoloji, iktidarının meşruiyetini sağlamak amacıyla tarihi gerçeklerle savaşmayı göze aldı.Yüzleşmeye hiç yanaşmadı. Rejim, kendi geçmişini tahrif etmek için  gözlerini ve kulaklarını kapatmak zorundaydı. Gerçekleri  gizlemek ya da değiştirmek için hakikat karşısında karşı kör ve sağır olmak lazımdı.

Ne var ki bir asır boyunca, bir süre Tek Parti Dönemi sayesinde, iletişimin bugüne oranla öksüz ve yetim olması, milliyetçi-ırkçı ideolojinin popüler ve güçlü olması, uluslararası ilişkilerin bugün kadar görünür ve etkili olmaması, tarih mecrasının devletçi/sağcı akademisyen ve uzmanların tekelinde kalması ve bir dizi başka nedenle resmi tez, gerçeğin tek versiyonu olarak anlaşıldı ve benimsendi.  Ama durum artık değişti, akademik çalışmalar, siyasi etkinlikler, STK’ların girişimleri gerçeğin yavaş yavaş su yüzüne çıkmasını sağlıyor. Son 20-30 yıldır özellikle yurtdışında yapılan  akademik yayınlar, İttihatçıların, Talat Paşa’nın ve Ermeni Meselesinin gerçek yüzünü, belgelere dayanarak bir bir ortaya çıkarıyor. Hovanissian, Dadrian, Minassian, Kévorkian ufkumuzu açtı. Akçam ile Kurt’a özel teşekkürler.

Talat Paşa hadisesi yeni değil. Yenilginin ardından 1918’de bir Alman torpidosuyla yurtdışına kaçan sabık Sadrazam, Osmanlı Divan-ı Harp Mahkemesi tarafından tehcirdeki sorumluluğu nedeniyle 1919’da gıyabında yargılanıp ölüm cezasına çarptırılmıştı. 1921’de Nemesis Operasyonunun hedefi olarak Berlin’de bir cinayete kurban gidene kadar Avrupa’da Mustafa Kemal’in Büyükelçisi gibi temas ve faaliyetlerde bulundu. 1943 yılında Almanya’da Nazi iktidarı döneminde Berlin’deki mezarda bulunan naaşı, Türk hükümetinin talebi üzerine Istanbul’a gönderildi. Ve devlet erkanının katılımıyla naaş resmi bir törenle Şişli’deki Abide-i Hürriyet tepesindeki özel mezarlığa defnedildi.

Talat Paşa ve liderliğindeki İttihat Terakki Cemiyeti, taraftarları ve karşıtları  tarafından proto-Kemalist olarak  kabul ediliyor. Yargıtay Onursal Daire Başkanı ünvanını taşıyan Hamdi Yaver Aktan da (https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/talat-pasa-yi-biliyor-musunuz-hamdi-yaver-aktan-2412339), Talat Paşa hakkındaki ilk ve tek akademik biyografinin yazarı Hans-Lukas Kieser de 2020’de yayınlanan ‘’Talat Paşa - İttihatçılığın Beyni ve Soykırımın Mimarı’’ (https://iletisim.com.tr/kitap/talat-pasa/10006?srsltid=AfmBOoqu6Bc3jXkI9JzjNJ50vc4HWuYDgX99XqUxFfN5Bw80nO2CK4tz)  başlıklı kitabında bu görüşte. Bu kitap hakkında bir tanıtım yazısı için Bkz.(https://apoletlimedya.blogspot.com/search?q=Talat+Pa%C5%9Fa)   

Aktan, herhangi somut bir kanıt öne sürmeden Kieser’in kitabının ‘’sipariş’’ olduğunu iddia ediyor. Üstelik de kitabın tam başlığını vermekten imtina ediyor. Çünkü Kieser’in kitabının Princeton University Press’den çıkan  İngilizce orijinal versiyonunda başlığı ‘’Talaat Pasha: Father of Modern Turkey, Architect of Genocide’’(Modern Türkiye’nin Kurucu Babası, Soykırımın Mimarı’’.  Kitabın İletişim Yayınlarından çıkan Türkçe çevirisinin başlığı ise, yazarın onayı alındıktan sonra ‘’Talat Paşa : İttihatçılığın Beyni ve Soykırımın Mimarı’’ olarak değiştirilmiş.

Aktan yaptığı tahrifat ve gizleme sayesinde hem Atatürk’ü korumuş oluyor hem de soykırım sözcüğünü sansür  etmiş oluyor. Yüzyıldır aynı çarpıtma !  

Mustafa Kemal, henüz Çanakkale’de iken Talat Paşa ile mektuplaşıyor.  Tanıklar, Mustafa Kemal’in Talat Paşa’nın ölüm haberini aldığında göz yaşı döktüğünü kaydetti. Çankaya Köşkünde Talat Paşa’nın eşi Hayriye hanımı kabul ettiğinde, hanımefendinin aktardığı ve Murat Bardakçı tarafından kaydedilen sözlerine göre, Atatürk ‘’Biz kendisine karşı değildik. Aksine Talat Paşa önümüzü temizledi’’ mealinde bir cümle sarf etti.    

Daha yakın bir dönemde MHP kökenli ve Kürt karşıtlığı ile tanınan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, geçtiğimiz Mayıs ayı sonunda Altındağ ilçesindeki Talat Paşa Bulvarı üzerinde bir Talat Paşa anıtı  açtığını duyurdu. Vartan Halis Yıldırım, konuyla ilgili yazısında meselenin can damarını teşhis etti.  https://bianet.org/yazi/mansur-yavasin-talat-pasa-aniti-tarihi-inkar-soykirima-selam-307986.  

İlginçtir, acaba neden Berlin’de bir Hitler bulvarı yoktur? Ya da Paris’te bir Avenue Maréchal Pétain? Roma’da Mussolini Strada ?

M.Yavaş’ın ardından, Türk Halk Müziği Sanatçısı,  CHP eski milletvekili, Alevi kültürünün önde gelen şahsiyetlerinden Sabahat Akkiraz, Talat Paşa’yı kahraman olarak savundu. Cihan Ekinci ‘’Talat Paşa’nın Gölgesinde Solculuk Oynamak’’  

(https://bianet.org/yazi/talat-pasanin-golgesinde-solculuk-oynamak-308705) başlıklı yazısında konuyu bütün çıplaklığıyla tahlil ve teşhir etti.

Ben Ekinci’nin bu yazısını önemli ve değerli bulduğum için sosyal medyada paylaştım. İki günde yaklaşık 40 bin okur tarafından tıklandı.

Devletçilik, milliyetçilik, ırkçılık gibi ideolojileri benimsemiş olan kesimler, kendini solcu, Atatürkçü, sosyal-demokrat olarak tanımlasa bile, milli ve yerli bir standart olarak TC’yi, Atatürk’ü, İttihat Terakki’yi (Bu da CHP’nin kurucu babası) savunurken Ermeni, Kürt ve Pontos Rum düşmanlığını da  gizli ya da açık bir şekilde kimliklerine nakşetmiş durumda. Hakiki yani bağımsız bir muhalefetin, özgür tartışmanın, düşünce, ifade ve basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede, egemen ideoloji ve iktidarın siyasi fikir ve tutumları kaçınılmaz olarak ve maalesef  geniş toplum kesimlerince sorgulanmadan, kolaylıkla benimseniyor. Talat Paşa vahim, ama en az onun kadar vahim olan, bir soykırımcıyı kahramanlaştıran mümtaz halkımız!

Toparlayalım : Talat Paşa sadece Ermeni Soykırımının mimarı değil. O aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülü, rol modeli.

Mustafa Kemal, uzun bir süre İttihat Terakki’nin kayıtlı üyesi. Ancak iktidarı eline geçirdikten yaklaşık 2 yıl  sonra İzmir Suikastını bahane edip eski arkadaşlarını darağacına gönderiyor. Talat Paşa hayatta olsaydı o da idam edilir miydi ?

M.K.Atatürk kimilerine göre pragmatist yani başka bir deyimle belirtmek gerekirse esnek ve oportünist. Talat Paşa ise taviz vermeyen, sert, katı bir ideolog.

Mustafa Kemal’in Ermeni ‘’tehciri’’ ile hiç bir ilişkisinin olmadığı çünkü o tarihlerde kendisinin Çanakkale’de savaştığı belirtilir. Oysa ki kendi denetimindeki Hakimiyet-i Milliye gazetesinin 21 Mart 1923 tarihli nüshasında Adana’da yaptığı bir konuşma kendi ağzından yayınlanmıştı:

“Ermenilerin bu feyzli ülkede hiçbir hakkı yoktur. Memleketiniz sizindir, Türklerindir. Bu memleket tarihte Türk’tü, o halde Türk’tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır’’.  

Atatürk’ün Lozan’a giden heyete talimat verirken Ermeni meselesinde ne kadar ‘’hassas’’ olduğu Lozan kayıtlarından bellidir. (Demokrasi Öldüğünde, H-L. Kieser https://www.folkitap.com/doc/269?srsltid=AfmBOoqkXG6kqb2hgyO_3xg0W0dSO9iecFgelIg_HX7vDSMZxL91BPM3.  

Bu nitelikleriyle Talat Paşa aslında Kieser’in saptadığı üzere T.C’nin Kurucu Babası. Bu nedenle Kemalist rejim açısından,  ve iktidardaki tüm rejimler açısından T.C’yi ayakta tutmak, suç ve günahlarından azade kılmak için 1921’den bu yana Talat Paşa’yı yaşatmak, kahramanlaştırmak şart.  Yoksa Alimallah! Önce İttihat Terakki sonra Talat Paşa ardından 1915 sonunda da M.K.A ve T.C’nin Kuruluş dosyaları açılırsa eyvah ki eyvah. İskambil kağıdından yapılmış şatolar berhava olur. Tanrı Türkü ve Talat Paşa’yı korusun! (SON/RD) 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kemalizm’de Hyper Enflasyon

  * İçeriği pek muğlak, dün-bugün-yarın her derde deva olarak önerilen, dev heykel ve portreleri ile tahayyülümüzü baskı altına alan zihniyetin etraflı bir yapı sökümüne ihtiyacı var.   Yerine cazip, çağdaş, popüler yeni bir siyasi-toplumsal proje lazım. Ragıp Duran Sayıları giderek azalsa da Türkiye’ye gelen yabancılar/turistler bize en çok şu soruyu soruyor: ‘Sizde neden her yerde Atatürk heykelleri, posterleri, portreleri var?’. Biz belki içeriden bakıp anlayamıyoruz ama başka ülkelerle kıyaslama yapınca Türkiye’deki Atatürk tutkusunun ne kadar yaygın, ne kadar güçlü olduğunu saptayabiliriz. Her devletin saygıdeğer bir kurucu babası, sevgi ve minnetle anılan askeri ya da siyasi bir lideri tabi ki var. ABD’de G.Washington, SSCB’de pardon Rusya’da V.I.Lenin, Çin’de Mao Zedung, Kore’de Kim Il Sung, Fransa’da De Gaulle… Ama bu ülkelerin hiç birinde lider kültü bizdeki Atatürk düzeyinde değil. Bir başka çelişki d...

Şahin Alpay’ın Anıları / İlginç ve Zengin bir Hikâye ama…

  * 70’lerde Maocuların idolü sonraları Cemaatin kendi deyimiyle sosyal liberal yazarı başarılarını, düş kırıklıklarını, pişmanlıklarını kaleme almış. Parlak bir öztanıtım broşürü, zengin bir özkutlama kataloğu. Ragıp Duran   En eski ünvanı ‘’Maoculuğu Türkiye’ye getiren Adam’’ olan Alpay, Lejand yayınlarından çıkan 564 sayfalık anılarının birinci cildinde son 80 yılın Şahin Alpay’ını biraz da o dönemleri anlatıyor. Alpay, benden 10 yaş büyük. O, Aydınlık’tan ayrıldığı yıllarda ben yeni yeni PDA’cı oluyordum. 70li yılların başında Şahin Alpay ve Halil Berktay bizim için hareketin en önemli ideologları ve gerçek birer devrimci aydındı. Kendisini çok az tanırım. Ama bilgisi, kültürü, çalışkanlığı, içtenliği ve dürüstlüğü konusunda sanırım kimse olumsuz bir yargıda bulunamaz.     Kitap piyasaya çıktığında, Medyascope, Apaçık Radyo ve Serbestiyet’de anılar hakkında yayınlanan söyleşileri izledim. Cazipti. Ancak kitabı okuduktan sonra bu mecralarda söyleşi...

Çekingen Liberalin Tabu Altındaki Trajik Yenilgisi

  Prof. Hanioğlu/ Atatürk – An İntellectual Biography * Atatürk hakkındaki ilk eleştirel biyografi olma şansı varken, ‘’şeytanî kurucu unsur 1915’’in yanı sıra Pontos, Kürtler, Aleviler gibi tayin edici konuları, resmi tabuya uygun ve kasıtlı bir şekilde susarak geçiştiren Hanioğlu, yumurtasız omlet uzmanı olmuş.   Ragıp Duran Şükrü Hanioğlu’nun ‘ ’ Atatürk - An Intellectual Biography ’’ https://nes.princeton.edu/publications/ataturk-intellectual-biography    kitabını yeni bitirdim. 2011 yılında Princeton University Press’den yayınlanan eser 273 sayfa. Bağlam yayıncılık 2023 sonunda yani İngilizce orijinal versiyonun yayınlanmasından 12 sene sonra aynı başlık altında aynı yazarın Türkçe kitabını piyasaya sürdü. https://baglam.com/home/book/ataturk   Türkçe kitap 1024 sayfa! Ben Türkçe kitabı okumadım ama her iki dildeki versiyonları okuyan akademisyen bir arkadaşım, Türkçe baskının orijinal kitabın çevirisi olmadığını, Türkçe baskının çok daha zengi...