Ana içeriğe atla

Kayıtlar

HEPİMİZİ ERDOĞAN YAPMAK İSTİYORLAR!

İktidarın Yeni Düşü: Tek Tip Gazetecilik ·         Siyasi iktidar, mesleğe standart getirmek adı altında, olmayan AB uygulamasını bahane ederek, Tek Tip Gazeteci’yi yaratmak için eğitim, yeterlilik mekanizması kurmaya çalışıyor. Oysa ki gazetecilik, düşünce ve ifade özgürlüğüne ve çok sesliliğe dayalı bir serbest meslek... Merhaba, 1983-87 yıllarında Londra’da BBC Türkçe servisinde çalışıyordum, aynı zamanda Cumhuriyet’in Londra muhabiriydim. Sanırım hepinizin tanıdığı Yalçın Bayer, o zamanlar Cumhuriyet’in Haber Müdürü idi. Bana misafir geldi. 2-3 gün kaldı. Ben ona her sabah İngiliz basın taramasını sunuyorum ayrıca televizyonda haberleri izliyoruz. 3. günün akşamüstü Yalçın abi hafif sinirli bir eda ile bana: - Ne biçim muhabirsin sen ya...Hala uyanmadın mı? - N’oldu abi, haber mi atladım? - Oğlum 3 gündür bana basın taraması çeviriyorsun, televizyon haberlerini aktarıyorsun, hiç dikkatini çekmedi mi? - Ne dikkatimi çekmedi mi abi? - Yahu 3 gündür Thatc

Zaman tünelinde kapsama alanı dışında

Nieman Reports ve bizim gündemimiz Yaşadığımız kenti, ülkeyi ister istemez başka kentler ve ülkelerle kıyaslıyoruz. İnternet sayesinde zaman ve mekân kavramları artık çok farklı, çok kaygan, çok belirsiz. Çok yakından tanıdığım bir hukuk profesörü, 70’li yıllarda Avrupa Konseyi’nin bir hukuk komitesinde danışman olarak görevliydi. Bir Strasbourg dönüşünde izlenimlerini aktarmıştı: “Bizim Avrupalıların düzeyine gelebilmemiz için daha yüz fırın ekmek yememiz lâzım. Ama ondan önce de ekmeğin ne olduğunu, nasıl pişirildiğini filan öğrenmemiz lâzım.” 12 Mart 1971 darbesinden sonra kurulan Bakanlar Kurulu’nda “beyin takımı” tabir edilen kadrodan Atilla Karaosmanoğlu da, “Elli yıl sonra bugünkü İtalya’nın düzeyine gelebileceğiz” mealinde bir söz etmişti. Tabii İtalya elli yıl sonra nerede olacaktı? O başka bir mesele. Her darbeden sonra, galiba 27 Mayıs hariç, toplumun on yıl geriye gittiği söylenir, yazılır. Tabii Batı ile kıyaslamalarda meşhur gemi metaforunu da unutmamak

Havuz medyasında ‘Cafer bez getir!’ çığlıkları...

Yandaş medyanın, Ahmet Hakan’a yönelik saldırıyı nasıl haberleştirdiğine bakarken, manşette kullandığı sözcüklerden haberin mizanpajına kadar çeşitli teknik-mesleki boyutlar, aslında işin siyasi-ideolojik yanını güzel teşhir ediyor. Erdoğanperver gazeteler, ya bu haberi birinci sayfadan görmedi ya da haber tahrifatı ile gerçeği çarpıtmaya çalıştı 04.10.2015 14:02 RAGIP DURAN Gazetelerde ‘Mutfak’ tabir edilen yazı işleri masası, gazetenin hem beyni hem de kalbi gibi işlev görür. Çünkü, bu birime dört bir yandan gelen bilgi, haber, görüş, fotoğraf, karikatür, yorum, söyleşi ve röportajlar, masanın çevresindeki editörler tarafından okunur, incelenir, süzgeçten geçirilir ve çok az bir kısmı yayınlanmak üzere, birinci sayfaya girmek üzere seçilir. Bir haberi birinci sayfadan manşetten yayınlamak ya da son sayfadan tek sütuna 10cm’den vermek ya da bir haberi hiç vermemek yani görmemek hep siyasi-ideolojik bir seçimin kararıdır. Yazı işleri, ‘Gazetecilik bir tercih mesleğidir’ sö

DEMEK Kİ KORKUYORLAR…(*)

DİHA’nın haberine göre, Diyarbakır’da ‘güvenlik’ güçleri, Kürt gazeteci ve yayıncı arkadaşlarımızı herhangi bir Savcı, Mahkeme kararı olmaksızın, bürolarını basıp gözaltına almış.  Seçimlerden önceki Diyarbakır mitingindeki bombayla başlayıp Suruç katliamı ile devam eden Kürt siyasi varlığına yönelik silahlı saldırılar, bebek ve çocuk katliamı, bombalama, sokağa çıkma yasakları, çok sayıda ilçeye topyekün taaruz olarak sürdü. Ne var ki bu saldırılar, saldırganların hala amacına ulaşamadığını gösterdiği için devam ediyor.  Kürt basınını susturarak, süregelen katliamı sessizce devam ettireceklerini sanıyorlar. Çünkü son dönemde, sokağa çıkma yasağı ilan edip, gizli-saklı Kürt kıyımı yapmak isteyenler bu amaçlarına da ulaşamadı. HDP’yi barajın altına çekmek için savaş açan zihniyet, 9. günün sonunda Cizre’ye giren HDP heyetinin nasıl karşılandığını mutlaka gördü ama görmek de istemedi. Cizre AKP İlçe teşkilatının kaderinden de haberi vardır ilgili kişinin herhalde. Kürtler,

Nokta Dergisinde Medya Söyleşisi

22 EYLÜL 2015 NOKTA HABER |  Müjgan HALİS NOKTA dergisinin ilk dönem muhabirlerinden ve şimdi Fransız Liberation gazetesinin Türkiye muhabirliğini yapan gazeteci  Ragıp Duran ’la Türkiye medyasının hali pür melalini konuştuk. Nokta Dergisi çıktığından beri muhalif bir yayın çizgisi izliyor ve Erdoğan’la ilgili ilk kapağı değil bu. Bu baskın, şehit cenazelerinde gösterilen tepkiyle birlikte okunabilir mi? Çünkü ilk defa asker cenazelerinde ‘Bu kimin savaşı?’ gibi sorulara tanık oluyoruz. Üstelik daha önceki seçimlerde PKK’nin ateşkes ilan etmesini bekleyen, isteyen, hatta talep eden AKP şimdi 1 Kasım’a savaşla girmek istiyor. Bu üçünü birlikte ele aldığımızda, nasıl bir yorum yaparsınız? Saydığınız her üç olgunun her biri de, başlı başına önemli. NOKTA’ya yönelik saldırı ve AKP’nin 1 Kasım’a savaşla girme tercihi çok yeni değil, Türkiye tarihi açısından. Bence yeni olan ve önemli olan, şehit yakınlarının tepkisi. Çünkü bu AKP’nin planının tutmadığının göstergesi. Siz