Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Zaman’dan Sansürlü Le Monde Çevirisi

Paris’deki Gülen Okulu hakkında Le Monde’un Istanbul muhabiri bir yazı yazmış. Orijinal metin iyi bir gazetecilik çalışması sayılır. Zaman gazetesi ise, Le Monde’daki haberi aktarırken, orijinal metinde Gülen Cemaati hakkındaki tüm eleştirel, olumsuz ve sorgulayıcı bölüm, cümle ve deyimleri temizlemiş. Ne gerek var? İnternet’de 29 Aralık tarihli Le Monde’da ‘Les eclaireurs de l’islam suscitent la controverse’ başlıklı bir yazı yayınlandı. (Bkz. http://www.lemonde.fr/societe/article/2009/12/29/les-eclaireurs-de-l-islam-suscitent-la-controverse_1285751_3224.html). Bu başlığın çevirisi ‘İslami Aydınlatmacılar tartışma yaratıyor’ . Le Monde’un Istanbul’da mukim Türkiye muhabiri Guillaume Perrier, zahmet edip Istanbul’dan kalkıp Paris’in banliyösüne gidip, oradaki Fetullah Gülen cemaatinin okulu hakkında bir inceleme yapmış ve sonuçlarını ‘Enquete’ (Araştırma) üst başlığıyla yayınlamış. Belli ki, Perrier davetli olarak Paris’e gidip kendi çalışma alanının dışında bir röportaj yapmış. L...

Mors mirabilis *

Ertuğrul Özkök’ün Hürriyet’ten ayrılması şahsi bir sorun değil. Siyasi iktidar ile Medyatik iktidar arasında bir süredir kızışan kavganın bir yan etkisi (Lateral Damage). Erken ve mutlu bir ölüm… Özkök’ün Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmenliğinden ayrılması önemli. Kişisel nedenlerini bilemeyiz. Belki yazar. Ama yazdıklarına inanmamız zor. Özkök, aslında bir süredir ‘günah çıkarma ile vasiyetname’ arasında bir şeyler yazıyordu. Ayrılma kararının yeni olduğunu iddia etmek doğru değil. Özkök’ün ayrılmasında üç önemli neden olabilir: - Maliye’nin Doğan Holding’e kestiği vergi cezası ile medya grubunun mali açıdan çok güç duruma düşmesi hatta bazı gazete ve televizyon kanallarını satmak zorunda kalması - AKP iktidara geldiğinden bu yana, özel olarak da Gül’ün Çankaya’ya çıkmasından sonra AKP ile Hürriyet arasındaki gerginlik had safhaya ulaştı - Hürriyet, bu ilk iki boyutta köşeye sıkışınca, geleneksel kimliği (Devlet gazetesi) ile benimsemesi gereken yeni kimliği (Popüler, siy...

DURUM VAHİM UMUT AZALIYOR…

Fransa’da da, Türkiye’de de, ABD’de de, kısacası bütün dünyada medya vahim bir bunalım geçiriyor. Varoluşsal/yapısal bir bunalım, diyor uzmanlar. Neden acaba? Ve ne yapmalı ? ‘’Her şey kötü. Basın da. Bu arada, hem okur, hem meşruluk, dolayısıyla da geleceğini yitiren medya hakkında kolokyumlar, sempozyumlar yapılıyor, raporlar yayınlanıyor. Gerçek anlamda varoluşsal bir bunalım yaşıyor medya.(…) Haber konusunda yoksul, ama alışkanlıklar konusunda zengin olan medya organlarını satın alanlar da bıktı ve artık başka alanlara bakıyorlar. Bu eski medyanın hiçbir işe yaramadığını görüp, İnternet sayesinde artık ‘Gazeteci-Yurttaş’ olan insanlar, ‘Bir Başka Basın’ı düşlüyor. Herkes için herkes tarafından yapılan bir gazeteciliği…(…) Habercilik yaparken; doğrulamak, çaprazlama bilgileri denetlemek, önem sırasını düzgün belirlemek, kısıtlayıcı bir sürü kurala uygun davranmak, yazdığı haberi kendisinden daha akil, daha kıdemli bir meslekdaşına okutmak, haberin cereyan ettiği sahaya gidip i...

Demokratik Açılım?

Dicle Haber Ajansının 24 Aralık günkü sorusuna yanıt: Mesleği, adresi belli, dolayısıyla kaçma şüphesi olmayan, seçimle işbaşına gelmiş belediye başkanları ya da benzer konumda olan bir siyasi partinin yerel yöneticilerini yasadışı bir örgüt suçlamasıyla sabahın erken saatinde gözaltına almak, demokratik hukuk devletinde normal bir uygulama değil. Sözkonusu kişiler, eğer herhangi bir suç şüphesi varsa, Savcılığa çağrılır, ifadesi alınır, mahkemeye sevkedilir ya da serbest bırakılır. Perşembe sabahı meydana gelen gözaltılar, hukuk çerçevesinde değerlendirilemiyorsa, siyasi olarak ele alınmalı. Açılımın yeni bir aşaması mı acaba? Yoksa Ankara’nın, belki de AKP hükümetinin ya da F tipi örgütlenmenin, DTP’nin TBMM’de kalmasına bir yanıt mı? Kürt siyasi hareketini olduğu gibi yasal alanın dışına çıkarma operasyonu mu? Sorunun yanıtı ne olursa olsun, siyasetin hukuktan ağır bastığı bir ülkede insanlar kendilerini güvende hissedemiyorsa vahim bir sorun var demektir. Gözaltı, tutuklama, öl...

MEDYADA İŞLEV KAYMASI: HABER DEĞİL PROPAGANDA

Today's Zaman gazetesinin, mealen, 'Kafes operasyonuna ilişkin haberler, önce, başta Doğan grubu olmak üzere bazı medya organlarında hiç yer almadı. Savcılar olaya el koyduktan sonra bu kesimin medyası olayı görmeye başladı. Sizce neden?' şeklindeki sorusuna yanıt: Türk egemen medyası çok uzun bir süreden bu yana, siyasal-toplumsal-ekonomik-ideolojik gelişmeleri, klasik gazeteciliğin gerektirdiği somut temel ölçütler yerine siyasi-ideolojik kıstaslar ile izleyip aktarıyor. Bugün de, mevcut siyasi iktidar ile statükoyu korumaya çalışan kadim iktidar arasındaki güç mücadelesi, bir ölçüde bu iki iktidar kutbuna yakın medya organları aracılığıyla sürdürülüyor. AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana netleşen ve giderek de yoğunlaşan kutuplaşma nedeniyle, egemen medya organlarının büyük bir çoğunluğu, okurlarını doğru, çok yanlı, dengeli ve hızlı bir şekilde bilgilendirmektense, tuttuğu kutbun görüşlerini yaygınlaştırmaya ve doğrulamaya çalışıyor. Kısaca İnformation (haber)...

LİBERATİON‘DA BİR SABAH YAZI İŞLERİ TOPLANTISI…

1972’den bu yana Fransa’nın en önemli gazetelerinden biri olan Libération’da 37 yılda çok şey değişti. Onlar da gazetecilik/habercilik yapıyor bizimkiler de. Sabah yapılan yazı işleri toplantısı bir gazetenin bir çok boyutunu anlatan bir ayna gibidir. Zamanda ve mekanda bazı kıyaslamalar… Geçtiğimiz hafta, ‘Fransa’da Türkiye Mevsimi’nin bazı etkinliklerine katılmak için Paris’teydim. Benim Libération’daki şefim, Marc Sémo da, Mevsim nedeniyle, ‘Boğaziçi Devrimi’ başlıklı bir kitap yayınlamış. Kitabı gözden geçirirken anladım ki, yaklaşık 25 yıldır Libération’un Türkiye muhabirliğini yapıyorum. Bu nedenle de ne zaman Paris’e gitsem, gazeteye mutlaka uğrar, merkezde (Evet, ne de olsa ben taşra muhabiriyim) olup biteni öğrenmeye çalışırım. Bu kez sabah erken gittim ve yazı işleri toplantısına da katıldım. En son 4-5 yıl önce Libération’da bir yazı işleri toplantısına katıldığımı hatırlıyorum. Yaklaşık 1.5 saat sürdü ve ben bir sürü not aldım. Hem Libération’un geçmişteki yazı işleri t...

GAZETECİ, NE POLİTİKACIDIR NE DE SAVCI

Askeriye haber üretip AKP karşıtı medyada yayınlatmış. İşin içine Güzin Abla bile girmiş.Medya, iki kutbun en bariz ideolojik çatışma platformu haline geldi. Artık gazeteler ve gazeteciler de çok siyasi, çok ideolojik. Halbuki… Star gazetesinin İnternet sitesinde 17 Kasım tarihli sayısında yayınlanan -‘Planlı Haberler’ Manşette- başlıklı haber tartışma yarattı. (http://www.stargazete.com/politika/-planli-haberler-mansette-haber-225897.htm). Gazete haberinin spotuna göre, ‘’Cunta, iktidar ve toplumla mücadele için haber üretmiş, yandaş medya manşet yapmış’’. Habere göre, ‘’2007 Bilgi Destek Planı’nda medyaya servis edilmesi istenen her haber, planın hazırlanmasından kısa bir süre sonra neredeyse plandaki başlıkla manşetlere çıkmış. Sonucu belli anketler de belli aralıklarla sayfalarda boy göstermiş’’. Haberde çeşitli somut örnekler de veriliyor. Meseleyi iki düzeyde ele almak mümkün: Siyasi ve teknik/mesleki. Siyasi açıdan bakıldığında öncelikle hatırlanması gereken, iktidarların h...