Ana içeriğe atla

Zaman’dan Sansürlü Le Monde Çevirisi

Paris’deki Gülen Okulu hakkında Le Monde’un Istanbul muhabiri bir yazı yazmış. Orijinal metin iyi bir gazetecilik çalışması sayılır. Zaman gazetesi ise, Le Monde’daki haberi aktarırken, orijinal metinde Gülen Cemaati hakkındaki tüm eleştirel, olumsuz ve sorgulayıcı bölüm, cümle ve deyimleri temizlemiş. Ne gerek var?




İnternet’de 29 Aralık tarihli Le Monde’da ‘Les eclaireurs de l’islam suscitent la controverse’ başlıklı bir yazı yayınlandı. (Bkz. http://www.lemonde.fr/societe/article/2009/12/29/les-eclaireurs-de-l-islam-suscitent-la-controverse_1285751_3224.html). Bu başlığın çevirisi ‘İslami Aydınlatmacılar tartışma yaratıyor’. Le Monde’un Istanbul’da mukim Türkiye muhabiri Guillaume Perrier, zahmet edip Istanbul’dan kalkıp Paris’in banliyösüne gidip, oradaki Fetullah Gülen cemaatinin okulu hakkında bir inceleme yapmış ve sonuçlarını ‘Enquete’ (Araştırma) üst başlığıyla yayınlamış. Belli ki, Perrier davetli olarak Paris’e gidip kendi çalışma alanının dışında bir röportaj yapmış. Le Monde’un Paris’te herhalde yeterli eğitim muhabiri vardır!
30 Aralık tarihli Zaman gazetesinde de Paris mahreçli, Emre Demir imzalı ‘Türkler, Fransa'da göçmenlerin eğitim sorununa çözüm sağlıyor’ başlıklı bir yazı yayınlandı. (Bkz. http://zaman.com.tr/haber.do?haberno=933864&title=turkler-fransada-gocmenlerin-egitim-sorununa-cozum-sagliyor&haberSayfa=1)
Bu yazı sözümona Le Monde’daki yazıyı aktarıyor. Atlaya zıplaya yapılmış bir çeviri. Le Monde’daki yazıda Fetullah Gülen cemaati hakkında ne kadar kuşku uyandıran cümle varsa ya olduğu gibi es geçilmiş ya da tahrifatlı bir şekilde çevrilmiş. Mesele, teknik bir çeviri hatası ya da çeviride özensizlik değil. Le Monde’da çıkan bir yazıyı tahrif etmek…Bunu yapanlar kendilerini çok uyanık sanıyorlar. Çünkü hiç kimse, özellikle Fransa’da yaşayan Türkiyeliler ya da Fransızca bilen Türkiyeliler, hem Zaman’ı hem de Le Monde’u okumayacaklar değil mi? Muhabir Perrier orijinal haberinin Zaman’daki Türkçe çevirisini okuyunca Gülen Cemaatine daha fazla güven duyacak değil mi?

Zaman’ın çeviri sansürüne tuttuğu birkaç bölümü aktarayım:

• Le Monde’daki orijinal yazıda, en az iki kez, okulun mali ve esin kaynağı konusunda yetkililerin ‘discret’ (kapalı, ağzı sıkı) davrandığı yazılı. Türkçe metinde bunlar hiç yok.
• Okuldaki disiplinden sözederken Fransızca metinde , öğrenciler için ‘Sigara içmek, tükürmek, küfür etmek, telefon etmek sözkonusu olduğunda cezalar yağıyor’ cümlesi Türkçe namevcut.
• Okuldaki Fransız öğretmenlerin Katolik okullardan geldiğini belirtmiş Le Monde. Zaman, bu bilgiyi nedense yazmamış.
• Fransa’daki Gülen okulunun yetkilileri yerel yöneticilerle temasa geçtiğini Zaman yazıyor da, Le Monde’un ‘Yerel yetkililer mesela komünist belediye okul yöneticilerine pek güven duymuyor’ cümlesi yok.
• Zaman, ek bilgi ya da reklam amacıyla herkül.org sitesinden bahsediyor,Le Monde ise sadece ‘Bir internet sitesi diyor’.
• Le Monde Gülen tarikatinden sözederken ‘Bu tartışmalı tarikat Türkiye’de toplumu İslamlaştırmakla itham ediliyor’ diyor. Zaman da bu cümle yok.
• Zaman, Le Monde’da yayınlanan okul yetkilisi Nihat Sarıer’in şu cümlesini de beğenmemiş olsa gerek ki Türkçe haberine koymamış:
‘Bizim amacımız farklı. Biz iyi yurttaşlar yetiştirmek istiyoruz, İslamiyetin promosyonu yapmak istemiyoruz’.

• Le Monde’daki orijinal metinde yer alıp Türkçeye aktarılırken pas geçilen bazı cümle ve deyimler de şunlar:
- Okul, her türlü cemaatçi girişimi redediyor
- Okullar, Gülen Cemaatinin vitrini
- Muhafazakar Zaman gazetesi
- Örgüt (Cemaat) özellikle ABD’de kök salmış durumda, oradaki okulların Amerikan hıristiyan üniversiteleri ile yakın bağları var
- Amerikan Adliyesinin bir raporuna göre Cemaatin 25 milyar dolar…
- Cemaat, laik cumhuriyetin sürekliliğini tehdit ediyor…
- Cemaat mensupları, Türkiye’de bürokrasinin ve polisin içine sızıyor
- Mali kaynakları bir sır
- Cemaat, ABD dış politikasının Orta Asya ve Orta Doğu’da sıradan bir piyonu
- Işık Evleri…


Bu cümle ve deyimler çeşitli kaynaklara atfediliyor orijinal metinde. Zaman ise bu hassas(?) konulara hiç girmemeyi tercih etmiş.
Zaman’ın çaresizliği ortada: Paris’deki okulun tanıtımını yapmak için Istanbul’dan koca Le Monde’un muhabirini davet edeceksin, ağırlayacaksın. Onun yazdığı yazı tam istediğiniz gibi çıkmıyor. İçinde hatta başlıkta bir sürü ‘olumsuzluk’ var. Açıkça aleyhimize bilgi ve görüşler var ayrıca da Cemaatimiz hakkında kuşku yaratacak yargılar var. Ne yapalım? Koskoca Le Monde bizden sözediyor. Biz bu yazıdaki olumlu bölümleri alalım, olumsuzları görmezden geliriz.
Zaman’ın gazeteciliği işte bu!
Tabusu olan doğru dürüst gazetecilik yapamaz.
İşin içine Gülen, cemaat, Işık Evleri vs… girince Le Monde da tahrif edilir, New York Times da. Sonra da televizyon reklamlarında ‘Önyargısız olalım, etiket takmayalım’ muhabbetleri. ‘Sahtekar ve sansürcü Zaman’ desek şimdi, kültürlerarası diyaloga ihanet mi etmiş olacağız!

Yorumlar

Alp dedi ki…
Yazı çok güzel, Zaman'ın işgüzarlığını görmüş olduk.

Ancak sizin de bir işgüzarlığınız var bu yazıda;
Türkiyeli ne demek ?
"Fransızca bilen Türkiyeli" ne demek?
---
Suni Amerikalılar'a bile bugün dünya American diyorken siz kendi ülkenizin insanlarına mahalle sakinlerine seslenir gibi niye "Türkiyeli" diyorsunuz. Kesinlikle kulak tırmalıyıcı, art niyetli ve akıl yoksunu bir terim.

Bu ülkede yaşayanlara, vatandaşlarına verilen bir isim vardı? Neydi o ?

Sahi bir Türk vardı ne oldu ona?
Azad dedi ki…
Alp, Ragıp hoca doğru kavram üzerinden konuşuyor. Biraz dar kafalı olma. Türkiyelilik kavramı doğru ve yerinde bir kavram...

Kulağın da bir sorun varsa git KBB'ye.
Koray Özdemir dedi ki…
Eleştiriye kapalılık az gelişmişlikle mümkün olabilir. Yazı için çok teşekkür ederim.
TÜRK dedi ki…
Haberi okudum çamur atmak isteyen insanlar için kaçırılmayacak bir fırsat ve sayın blog yazarı hemen safını belirlemiş ve hemen konuya balıklama dalmış. Sayın yazar ; Bir Dogan medyası yayın organında Aydın doganı kötüleyen yazı varmı ? neden olsunki. Zamandada Fetullah gülen hocayı veya okulları kötüleyecek yazı bulamazsınız. Şu gözlerinizdeki at gözlüklerinizi atın artık sizin adını bile duymadıgınız ülkelerde türk okulları açıldı bunlarla gurur duymanız lazımken siz gelmiş burda Tam ABD oyununa düşüyorsunuz.Sizin gibileri anlamıyorum başarıları görmemek için gözlerinizi kapatıyorsunuz duymamak içinde kulaklarınızı, peki bu neZAMAN'a kadar devam edecek ? Zaman gazetesinin yaptıgını türkiyede çogu hatrı sayılır gazete yapıyor ve daha bariz bir şekilde... Sizi objektif olmaya davet ediyorum...
Koray Özdemir dedi ki…
Türk'e katılmıyorum. Hem de hiç katılmıyorum. Aydın Doğan'ın gazetelerinde onu eleştiren şeylerin yayımlanmaması başka bir şey, bir haberi büsbütün kırparak yalan yanlış yayımlamak başka bir şey. Beğenmiyorsanız almazsınız, gazetenize koymazsınız. Bir insanın söylediğinin tam tersi biçimde yorumlayıp, tam tersini söyler biçimde yazamazsınız. Bu hangi ahlaka sığar? Ya da başka bir gazetenin ahlaka uygun davranmayışı böyle bir yalan haberin meşruiyetini garanti mi eder?

Ayrıca ismi duyulmamış ülkelerde bile açılan o okullar bir ırka değil, ırklarüstü bir kavrama, yani bilime hizmet etmeli. Ama Türkiye'de en başından beri eğitim bir propaganda amacı olarak kullanılıyor. Gülen okulları da farklı değil. Dogmalar üzerine kurulmuş bir eğitim sistemi. Bilime inanan kimse buna destek veremez. Bilimin vicdanı bunu kendiliğinden reddeder. Eleştiri kabulü bir gelişmişlik seviyesidir. Batıda roman eleştiriyle başlar, bilimin, felsefenin en büyük kaynağı eleştiridir. Siz bunları kabul edemiyorsanız, eleştiriye tahammül edecek kadar özgüveniniz yoksa hangi bilimden, hangi gururdan bahsediyorsunuz?
avni dedi ki…
Peki siz "dogru durust" gazeteciligi ayirt edebiliyor musunu Ragip bey?

Ornegin haberin hangi kismindan "yaratilmis tartisma"yi gorebildiniz? Kim itiraz etmis? Yazarin kendisi "islam" diye bir sey gorunce "tartisma" kelimesini de yanina ilistirme ihtiyaci falan mi hissetmis acaba?

E hal boyle olunca yapilana "dogru durust" gazetecilik diye bir tanimlamayi nasil ekleyebiliyorsunuz? Le Monde yazari yaptiysa cok guzeldir demek gibi bir sey bu. Ben de acikcasi buna sasirdim.

Ote yandan Zaman'in yaptigini da tasvip etmiyorum. Ancak Turkiye'deki hicbir gazetenin de bu siniflandirmadan yuzakiyla cikabilecegini sanmiyorum. Bu kisimda da ozellikle Zaman'a sallamak icin ugrastiginizi dusunuyorum.
Adsız dedi ki…
ragıp hocaya son noktasına kadar katılıyorum ayrıca ve de maalasef Gülen Cemaatini bu şekilde deşifre edecek insanlara ihtiyacımız çok fazla çünkü sayıları çok az
Unknown dedi ki…
Zaman gazetesinin yeni marifetleri sadece bu daha önceleri gazete artı tarafları var.İslami camiadanda bazılarına iftira edecek kadar ileriye gittiler.sevgi engin adlı kişiye koministleri de aşağılayarak hakaret ettiler.Zaman gazetesi stv paralelinde adlandırmak yetiyor.Haber programı değil sanki ergenekon belgeseli :)
Adsız dedi ki…
once sunu diyeyim hocam Kurdlerin degisiyle

SPAS

ha Alp SPAS nedir deme sakin sende TURK sun TURKIYELI degilsin ve bu ulkede yasiyan kardesinin dilini bilmen gerek yoksa kardes olamazsin

fethullah'a gelirsek ve onun devsirme evlatlarina birisi diyorki aydin dogan vs onada vermek isteyecegim cok guzel bir cevap var ama aslinda ona simdi yazdigi yazidan dolayi tesekkur ederim cunku en azindan bilincaltinda su gerceklik var bunu gordum
nedir bu gerceklik?
fethullah ile aydin doganin ayni karakterde kisilikler oldugu

ha unutmadan sizin ve fethullah hazretleriniz nerde yasiyor yahu sesi solugu cikmiyor neden?

eminim cok hasta ayaklariyla halen insanlari kandirmakla mesgulsunuz cunku hepiniz pastanin elinizden alinmasini iste,miyorsunuz?

neyse hocam dedigim gibi
SPAS JI BO KEDA TE
turkiyeli olmayip turk olan arkadaslarin anlamasi icin turkcesi
EMEGIN ICIN TESEKKURLER

dem bas
slav u hurmet
Ozkan dedi ki…
Evet Zaman isine gelmeyen yorumlari elekten gecirmis. Elestirinizde anayamadigim, celisik oldugunu dusundugum iki cumle var. '- Okul, her türlü cemaatçi girişimi redediyor
- Okullar, Gülen Cemaatinin vitrini'. Yazinin tamamini tercume etseydiniz ihtimal bu sorun olusmazdi. Zaman da siz de makaleyi degil yorumunuzu bize sunuyorsunuz.
Adsız dedi ki…
zaman ve cemaatin kirli yüzü ergeç ortaya çıkacaktır.kaleminize sağlık sayın duran.
Kürdiyeli-istantürk-menarap dedi ki…
'Okul, her türlü cemaatçi girişimi redediyor
- Okullar, Gülen Cemaatinin vitrini'
Aslında bu çelişki tam anlamıyla GC'nin özeti niteliğinde.'Var'ız da demiyorlar 'Yok'uz da.Bu ruh halini anlamak için Kemalist politikalara bir göz atmanız gerekiyor.Bu politikalar ki onları takiyeci iki yüzlülere çevirdi.Hatta bu örnekteki gibi 'Yüzsüz'leştirdi.Bu sansürcü zihniyetin altında tam olarak bu politikaların yarattığı korku var.
Hala yer altından çıkacak kadar kendilerini rahat hissetmiyorlar.
Sansürcü zihniyetin altında yatan diğer neden de ,biçimsel olarak modern görünmeye çalışırlarken-ki bunun altında da takkiye çabası vardır-,zihniyet olarak pek bir değişim gösterememeleridir.
obe dedi ki…
zaman gazetesiyle doğrudan ilişkili olmasa da yapılan yorumlardan yola çıkan bir yazı yazdım.

fethullah gülen yolunu bulmuş; amerika'da yaşıyor, bazısı var onu seviyor, ona inanıyor. öcalan insanlara insan öldürterek birşeyler yapabileceğine inanmış; diyelim ki devleti ona vurmuş ona gerisin geri devlete vurması gerektiğine inanmış, bazısı da onu takip ediyor. bazısı o partiye bazısı bu görüşe inanıyor. bazısı başbakanı, bazısı atatürk'ü, bazısı padişahları bazısı da fukarayı övüyor ya da yeriyor.

yorum yazan arkadaşlardan biri diğerine diyor ki 'kardeşinin dilini bilmen gerek, yoksa kardeş olamazsın'... zannedersem kendisi lazca da, rumca da, arapça da, boşnakça da ve kim bilir daha nice dilleri anadili gibi biliyor. e, biliyor ki böyle konuşuyor.

bence kardeş olmak, insanları da kardeşimiz gibi sevebilmek güzel birşey. ama kendimizi kardeşlerimizle kıyaslamaya başladığımızda, onları hatalarından dolayı cezalandırmaya çalıştığımızda yanlış yola girmiyor muyuz?

'evet ama sen bana yıllarca vurdun ben de şimdi sana vuracağım' derken yanlış yapmıyor muyuz? 'onca yıl itildik kakıldık' diye şimdi biz de geri itmeye başlarsak onca yıl bizi itip kakandan ne farkımız kalacak?

'kardeş, kardeş' demekle kardeş olunmadığı gibi ezilmiş olmakla da haklı olunmaz. insan olan, bir hata yaptığında bu hatasını önce fark eder. hatasını fark eden insan hatasını kabul eder. hatasını kabul eden insan bu hatasını düzeltir. o zaman da büyük insan olur. güzel insan olur.

olamazsa ne olur? kendisi gibi kullardan bir kul beğenir baştacı eder, 'liderim benim' der onun peşinden koşar savrulur gider. kendi gider saçma sapan itiş dalaş sonrakilere miras kalır. 'insan akıllı hayvandır' zanneder, 'ne akıllıyım' diye seğirtir durur.

selamlarımla,
emre akçaoğlu
okta dedi ki…
anlaşılan o ki ragıpduran yazıyı sonuna kadar okuma zahmetine girmeden kesin fikirliligiyle atlamış, zira sonuna kadar okusaydınız anlardınız ki tercumede bilirttiginiz eleştiriler yer alıyor. Gasteci istedigi gibi tercume etmez dogru, ama sonuna kadar okumasını da bilir herhalde.
Ali Dersim dedi ki…
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Mehgun dedi ki…
Sayın "Alp" ın dediklerine tamamen katılıyorum. Fransa' da oturan Fransızlara Fransalı diyor musunuz acaba ? Yoksa sadece modaya mı uyuyorsunuz ?!..
Mehgun
Adsız dedi ki…
Zaman'in haberinin birebir çeviri olmadığını ancak ikinci sayfasina tıklamış olsanız eleştirilerin de çevrildiğini görecektiniz:

Le Monde, Fethullah Gülen'in Türkiye'de 'tartışmalı bir figür' olduğunu iddia ederken, ülkedeki Kemalist elitlerin Gülen'e şüpheyle yaklaştığını kaydetti. Gülen'in İslami bir rejim kurma iddiasıyla hakkında dava açılmasının ardından 10 yıldır ABD'de sürgün hayatı yaşadığı belirtilirken, hakkında açılan davanın 2008 yılında sonuçlandığı ve Gülen'in temize çıktığı kaydedildi. Okulların harekete destek veren işadamları tarafından finanse edildiği belirtilirken, harekete yakın kurumların 25 milyar dolar değere sahip olduğu iddia edildi.
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=933864&title=turkler-fransada-gocmenlerin-egitim-sorununa-cozum-sagliyor&haberSayfa=1
Adsız dedi ki…
Ragıp bey yazı için teşekkürler Kaleminize saglık... Mehmet Fikri KOCAKÖSE
Unknown dedi ki…
Her iki orjinal yaziya da baktim. Su okudugunuz haber yalan yanlisla dolu. Le Monde'deki orjinal yazi gayet uzun, zamandaki ise kisa bir ozet haber, ceviri degil. Le Monde okullardan genel olarak ciddi bir ovgu ile bahsetmis, bir cok kisiyle yapilan roportojlara yer vermis, elestiren fikirleri de koymus. Zamanda da (orjinal haber sayfasina gidip bakin) her iki fikri ozet olmasina ragmen koymus. Allah askina biraz arastirin, yoksa bizi daha cok kandirirlar...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cumhuriyet gazetesi de Türkiye Cumhuriyeti gibidir:

  Kadim iktidar sahibi ama Cumhursuz ve bağnaz!   * Atatürk’ün emriyle kurulan Cumhuriyet gazetesi 100 yaşına bastı. Mustafa Kemal Atatürk ve T.C için olduğu gibi Cumhuriyet gazetesi için de şimdiye kadar elle tutulur, ciddi, çok yönlü, eleştirel perspektifli akademik ya da mesleki bir yayın yapılamadı. Ragıp Duran Cumhuriyet gazetesi hakkında şimdiye kadar yayınlanmış çeşitli yayınların çoğunu okudum. Büyük bir kısmı tek yanlı bir Kemalizm güzellemesi şeklinde kaleme alınmış. Kuşkusuz 100 yıllık tarihinde bu gazetenin gerçekleştirdiği sınırlı sayıda da olsa olumlu siyasi ve medyatik etkinlikler yok değil. Mesela Yaşar Kemal’in Anadolu röportajları. Ya da CUMOK’un ilk baştaki girişimleri. Okay Gönensin’in taslağını hazırladığı Vakıf yapısı. Celal Başlangıç’ın Kürt bölgesi haberleri… Cumhuriyet gazetesi herhangi bir günlük gazete değil. Adı, tarihi, mülkiyeti, yapısı, yayın politikası büyük ölçüde Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet rejimi (1923-2002)   ile neredeyse özdeş. Gaze

Midilli’den İzlenimler: Ada değil Memleket…

  * Kitap tanıtım toplantısı bahanesiyle Türkiye’den gelen kırk yıllık arkadaşlarımla şahane 5 gün yaşadım Midilli’de. Eski ve yeni fotograf kareleri… Ragıp Duran Midilli, Ege’de Türkiye’nin hemen yanı başında kocaman bir ada. İzmir, Ayvalık ya da Dikili’den motorla en fazla 1 saatte ulaşıyorsun.   Benim Yunanca kitabımın tanıtım toplantısı için Midilli’de göçmenlerle çalışan Birarada Derneğinin davetlisi olarak adaya vardık. Yayıncım Yorgo Giannopoulos, ben ve Yiğit Bener, ‘’Selanik Sürgünü’’ kitabının Midilli’deki tanıtım toplantısında 23 Mayıs 2024 Ben 15-20 sene önce, birisi Türkiye-Yunanistan Defne Dostluk Derneği ile ikincisi mektepten arkadaşlarımla gezmeye Midilli’ye gitmiştim. Öyle turistik bir Yunan adası değil. Dağları tepeleri, yeşil vadileri olan güzel bir kara parçası. Son zamanlarda Türkiye’den günde 4-5 motorla yüzlerce turist geliyor. Ada halkı özellikle de esnaf memnun. Çünkü, ‘ ’Türkiye’den gelenler bize (Yunanlılara) çok benziyor. Alman, İngiliz ya da Fran

Ümit Kurt - Kanun ve Nizam Dairesinde / SOYKIRIM TEKNOKRATSIZ OLMUYOR!

  *Kurt’un son çalışması, bir çok yeni gerçeği belgeleriyle su yüzüne çıkarıyor. M.R.Mimaroğlu örneği,   sadece 1915’i değil günümüzü de açıklıyor.   Ragıp Duran   Tarih kitaplarının amatör bir okuru olarak, bizim kuşak, Kürt Meselesini İsmail Beşikçi’nin, Ermeni Meselesini de Taner Akçam’ın çalışmalarından öğrendi.   1915 Ermeni Soykırımı Araştırmalarının öncüsü olan Akçam’ın açtığı yolda ilerleyen tarihçi Kurt, bir önceki kitabında soykırımın Antep somutunda hem mikro analizini yapmış hem de yerel eşrafın (Aktörlerin) konum ve katkısını incelemişti.   Son çalışması olan ‘’Kanun ve Nizam Dairesinde’’ (Aras, 2023, Istanbul, 255 s.) ise, orta hatta üst düzey bürokrat Mustafa Reşat Mimaroğlu’nun (1878-1953) mesleki ve siyasi yaşamını irdelerken, 1915’in bürokrasi boyutunu sergiliyor. Kurt’un kitabını okurken altını çizdiğim bir kaç özellik var: * Akademik çalışmalarının bir bölümünü Kudüs’de gerçekleştirdiği için Kurt, 1915 ile Holokost   arasındaki benzerlik ve farklılıkla