ÜSKÜDAR’DAKİ BÖCEĞİN KAYDETTİKLERİ
Her şeyi güllük gülistanlık göstermek de artık iyice güçleşti. İçeride
hadi yine bir derece ama, işler dışarıda bir acaip. Demem o ki, içerideki
işlerin dışarı yansımasını da kontrol edemiyorsun ki… Bak şimdi mesela bizim
bayraktar seçtiğimiz güreşçi dışarıda ceza alıyor, tıpkı Fener gibi, burada tam
kapatmıştık şike mike hadisesini, al sana uefa, al sana kas…Bir de şimdi
diyorlar ki Ergenekon mahkumiyetlerinin hepsi Strasbourg’dan döner! Çapulcu hakimler n’olacak ki!
Çok zaman oluyor,
şiddet içerikli dini bir şiir okuyup başını belaya sokmuştu. Son zamanlarda, o
da arada bir, bilmeden anlamadan, yerli yersiz, başını sonunu düşünmeden, uyanık
görünümlü gerzek danışmanlarının gazına gelip Ece Ayhan dizeleri yumurtlaması
hariç, kendileri şiir alanıyla pek ilgilenmiyorlardı. Ama bir gün, olur da
Orhan Veli okursa, konuya ilişkin
yazının başlığı herhalde bu olurdu.
Canım sıkkın bu aralar… Neyse ki yaz tatili, ama yakında
bitecek. Şöyle kendi başımıza bir tatil yapalım dedik, onu da burnumuzdan
getirdiler. Neymiş efendim, Şort giymişim… N’olucak ki… Zaten patlattım demeci
suratlarına: Biz futbolcuyuz eskiden beri şort giyeriz. Teknede takım elbise
giyecek halimiz yoktu herhalde. O fotografda
teknede bir sürü takım elbiseli adam vardı. Sırıttı yani biraz…
Bir de ikide bir sağlık sorunum varmış gibi kurcalayıp acaip
başlıklar kullanıyorlar ya, hasta olucam vallahi… Bu sefer dinlenmek için 4
günlük tatilin bir gününü hastanede geçirmişim, yine manşetler saçmalamış.
Yazmaya cesaret edememiş ama tanıdığım biri de, ‘Dinlenmek istiyorsa evinde
dinlensin, hastaneye gitmişse mutlaka bir şeyi vardır’ demiş. Utanmaz! Bu herif
benim ameliyatım sırasında da saçma sapan şeyler yazıp söylemişti. Bizim ofis
‘Sindirim güçlüğü çekiyor’ diye açıklama yapınca, bu kertenez de ‘Sindirim
güçlüğü çekiyorsa Dank alsın, bağırsağının 25 cm .’si alınıyorsa muhakkak
bir şey vardır’ demişti. Bizim doktor da, biliyor galiba zayıf yanımı,
‘Beyefendi aslında önemli bir şeyiniz yok, arada sırada çıkıp deniz kenarında
filan şöyle bir GEZİnseniz size iyi gelecek’ demez mi? GEZİnir miyim ben hiç?
Enayi miyim?
Turp gibiyim maşallah… Hiçbir şeyim yok Allah’a çok sükür,
hiç bir şeyim de olmayacak inşallah…
Tabi bu Gezi meselesi hala sevimsizliğini koruyor. Hele bir
de bizden biri çıkıp akademik makademik adı altında ‘Büyük Stratejik Hata’ diye
rapor yayınlamaz mı? Profesörmüş üstelik! Öperim ben böyle profesörü, bir daha
sefere nah alır o koltuğu. Besle kargayı
oysun gözü oldu yani. Bizim bütün tezler berhava. O kadar illegal örgütleri,
yabancı güçleri, faiz lobicilerini teşhir etmiştik ne güzel, sen gel bir çuval
inciri berbat et!
Ne olduysa bu Gezi belasından sonra oldu zaten. Biz ciddi
bir kurumuz ya, her ay geniş çaplı en az
3-4 kamuoyu anketi yaptırırız.
Bir nevi meşveret yani… Yalnız Haziran’dan sonraki neredeyse tüm
anketlerin sonuçları menfi. Kente yeni İmam seçeceğiz mesela, bizim adaylar, ki
hepsi aklı başında tecrübeli alimler, yüzde 20-25’lerde destek alabiliyor
ancak. Neyse ki matbuata yayınlatmıyoruz bu kötü neticeleri. Galiba benim Ebedi
Şef olma ihtimalim de yüzde 30’lara düşmüş. Anket yapıldı, bitti, en az bir ay
oldu, sonuçları soruyorum, ‘Arkadaşlar
derleyip toparlıyor, rapor yazılıyor efendim’ diyorlar.
Aslında bizim Emniyet bunların bir çoğusunu aldırdı ama o
melun adamın savcıları, demek ki hepsini yerlerinden edememişiz henüz, polisin
aldıklarını serbest bıraktırdı. Sonra benim talimatım üzerine, bizim istihbarat
ile polis, yine de bunları takip altına aldı
ama elimizde maalesef belge yok, bu Gezi’deki çapulcular, burada muvaffak
olamayınca kalkıp Mısır’a gittiler ve orada evet maalesef ve maatteessüf darbe
yaptılar. Bunlar önce aynı işi Brezilya’da denediler. Orada bir kadın var,
solcuymuş, onu da sonradan öğrendim, o kadın bunları yumuşatıp, elleri boş geri
göndermiş, ama Mısır’dakiler keleğe gelmiş. Mısır’a gidenlerin bir kısmı orada bir süre kaldıktan sonra
Rocove’ye (‘Rojava’ efendim!) gidip
orada karışıklık çıkarmışlar. Bunların belgesi var, teşhir ettik, kimse
umarsamadı. Ey BM, Ey AB, Ey Arap Birliği, Ey Agip diye bağırdık çağırdık, kimse ses vermedi…
Çok duyarsızlar yani! O ‘Rojava efendim’ diyen kimse, beni gelsin görsün sonra.
Esed’in adamı mıdır nedir?
Bizim muavin de kalkıp ‘Üç çocuk teorisine karşıyım.
Kimileri tek çocuk bile yapamıyor’ deyip aklınca bana çakmış. Jinekolokyum mu
sanıyor kendini? (Jinekolok efendim). Bak hala konuşuyor…
Bu arada Hakan, adadaki adam da çizmeyi aştı hani. ‘Tek
taraflı olmaz’ filan diye demeç veriyor. Söyle ona Taraf maraf diye gazete reklamı yapmasın.
Keserim resmi ilanları vallahi…
Bu arada sonra söylemedi demeyin, benim yanımda Taksim’di,
Gezi’ydi, Park’tı, Direniş’ti gibi laflar yasak. Anlaşıldı mı?
Anladınız değil mi?
Böyle bir gerginlik, böyle bir sinir, böyle bir aksilik atmosferi oluştu Büyük
Adamın çevresinde. Sanki sona çeyrek var.
Şimdi bir gerçeği daha gizlemek gerekiyor. Ya bir gün öğrenirse? Orhan
Veli’nin şiiri nasıl devam ederdi?
Böyle havada istifa ettim/Evkaftaki
memuriyetimden.
(*) Express dergisi Ağustos-Eylül 2013 sayısından
Yorumlar