So Long Leonard Donald Trump ABD’ye Başkan seçildikten birkaç gün, Bob Dylan’a Nobel Edebiyat Ödülü verildikten bir ay, Cizre-Şırnak-Sur yerle bir edildikten bir mevsim ve Galatasaray’ın Avrupa’ya çıkamadığı sezondan sonra, Leonard Cohen, Marianne’ın yanına gitti. Bizim kuşaktan da bir heybeyi yanında götürdü. Tam da bu aralar son CD’si ‘You Want İt Darker’ ı dinliyor, Brierre-Vassal’ın yazdığı ‘Leonard Cohen Kendi Ağzından’ kitabını okuyordum. CD otantik, patetik ve trajik bir vasiyetname. Sesinin her tınısında, dizelerin her sözcüğünde ‘masadan ayrılmanın’ hüznü var. Kitap ise Cohen hakkındaki en zengin çalışma. Son 30 yıl içinde bir kez Paris’te bir kez de Londra’da Cohen konseri izlemiştim. İki şarkı arasında çok konuşuyordu. Dylan, Istanbul Açık Hava konserinde hiç konuşmamıştı mesela… Cohen aslında konser şarkıcısı değil. Cohen, tek başına, odada, kulaklıkla dinlenen şarkıcılardan. Ya da en fazla bir sevdiğinle sakin, uzanırken… Fransa ile, Yunanistan ile
Ragıp Duran'ın Medya Eleştirisi Blogu