Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz 28, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Medyayı Penguenler de Kurtaramadı!

    1) Gezi sürecinde medyanın tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce  geleneksel medya  halkın haber alma hakkı bakımından nasıl bir sınav    erdi? Ragıp DURAN - Türk egemen medyası, Gezi Sürecinde kelimenin gerçek anlamıyla çöktü. Zaten uzun yıllardır iktidar yanlılığı nedeniyle, gerçekleri değil, iktidardakilerin irade ve düşlerini haberleştiren egemen medya, Gezi gibi beklenmedik, devasa, kitlesel, şaşırtıcı, mizah yüklü bir muhalefet dalgası karşısında yere serildi. Yakın dönemde Roboski ve Reyhanlı’da zaten çuvallamış olan bu medya, Gezi’de, dikkat edin haber tahrifatı bile  yapamayacak durum    daydı, bu nedenle de yaklaşık 48 saat boyunca üç maymunu oynadı. Penguen belgeseli de kurtaramadı egemen medyayı. Başbakan Erdoğan, Toma, gaz yetmeyince daha sonra Hülya Avşar, Necati Şaşmaz son olarak da Şafak Sezer adındaki penguenleri seferber etti ama egemen medyanın bu kahramanları, Gezi Direnişinin hakiki yüzünü karartmaya yetmedi. Egemen medyanın kaptan köşklerindeki ko

Egemen medya da Erdoğan da Değer Kaybetti

Özellikle direniş ile birlikte ana akım medyaya halk oto sansür uyguladığı için tepki gösterdi.  Siz medyanın üzerindeki  otosansür ve sansürün geldiği nokta hakkında ne düşünüyorsunuz?   Gezi Direnişi genel olarak iktidara, özel olarak Başbakan Erdoğan’a çok açık ve somut mesajlar verdi. İktidarın bir parçası ve önemli ideolojik aygıtlarından biri olan egemen medya da, bu ayağa kalkıştan nasibine düşeni aldı. Gezi sloganları arasında egemen medyayı eleştiren hatta onu maymuna çeviren sıkı, sivil, güçlü mesajlar vardı. Gezi Direnişi somut olarak medyakrasinin iktidarında, üstelik tepe yönetiminde sarsılmalara neden oldu. Mesela NTV’nin en üst düzey yöneticisi istifa etmek zorunda kaldı. Öte yandan Gezi Direnişini destekleyen bazı meslekdaşlarımız da işten atıldı. Egemen medya bir tek Gezi Direnişi darbesiyle birdenbire özgürlükçü ya da demokrat olmaz, olamaz. Ama egemen medyanın yazı işlerinde artık eskisi kadar sansürcülük hatta otosansürcülük yapmak da kolay değil. Ba

Ahmet, Mehmet, Ali, Kürşat, Yavuz ve diğerleri…

Etnik temizlik gibi meslekî temizlik yapıyorlar. “Ben gazetecinin şahsiyetsiz, yalaka ve sadık olanını severim” diyorlar. Dikkat edin, iş solcu, radikal, sıkı muhalif gazetecileri filan aştı, kendi gazetelerinde çalışan, yıllarca iktidara hizmet etmiş meslektaşları işlerinden atıyorlar. Bu ortamda bir sürü insan hâlâ gazeteciyim diye ortalıkta dolaşıyor. Müthiş bir yalnızlaşma, olağanüstü bir tedirginlik. Beyaz mendiller sallayacağız çocuklar, yakındır…     Başlıktaki meslektaşların soyadlarını vererek başlayayım: Altan kardeşler (Taraf ve Star), Akel (Yeni Şafak), Bumin (Yeni Şafak), Baydar (Sabah). Hepsi de uzunca bir süredir iktidar yanlısı olarak bilinen gazetecilerdi. Belki Erdoğan değişmese / bozulmasa, amiyane tabirle sapıtmasa, bu meslektaşlar bugün hâlâ iktidarı savunmaya devam edebileceklerdi. Böylelikle işlerinden olmayacaklardı. Ama oldular. Çünkü Erdoğan gerçekten fevkalâde bir hamle ile, bir süredir klasik, mütedeyyin, muhafazakâr, birleştirici bir lider olmaktan çık