2014 kışı. Her kış doğal olarak soğuktur ama bu kış cam kesiği soğuğu. Kızılcık şerbeti de kalmayınca kan kusuyor mesleğimiz. Tiksinç şeyler oluyor medya ortamında. İlk işaret fişeğini Haluk Şahin vermişti: Can Çekişen Bir Meslek Üzerine Son Notlar (Say, 2011). Doğduğunda belki tam olarak Hakiki Gerçeğin, Toplumsal Hakikatin, sessizlerin, mülksüzlerin sesi değildi ama, gazetecilik, hiç olmazsa 1960’ların sonlarına kadar zenaat olarak, yurttaşın, haklının, yoksulun daha çok yanında yer aldı. O zamanlar ‘Gazeteci’ denince, ayağa kalkılıp düğmeler bile iliklenirdi. Ayarı kaçırmayalım, gazete patronlarının bir kısmı mebustu, matbuatla basın da, kaçınılmaz olarak resmi söylemin üretim ve dağıtım merkezi gibi çalışırdı ama yine de o zamanki durum, bence her şeye rağmen bugünkü manzaradan iyi idi. Ahmet Emin Yalman’dı mesela gazete patronu. Bugün Ahmet Çalık! ‘T.C Mustafa’(?) Mutlu, işten atılınca kendine geldiğini sandı, içini döktü: ‘Dön Kardeşim’, (Kırmızı Kedi, 2013). Sonra Mustaf
Ragıp Duran'ın Medya Eleştirisi Blogu