Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
SELANİK VE GREVENA’DA  RAGIP DURAN’IN  YUNANCA  KİTAP TANITIM  TOPLANTILARINDA Ümit Öztürk (*) * Aralık başında , Kuzey Yunanistan’ın iki kentinde, Ragıp Duran’ın Yunanca yeni çıkan kitabının tanıtım toplantılarına katıldım. Değişik, ilginç, güzel anlardı…   Ragıp Duran’la bir kaç yıl aradan sonra yeniden karşılaşınca, asansörden kapıya kadar ağır çekimde yürüyerek kucaklaştık ve bu özlem dindiren buluşmayı ağır ağır yenen ağır bir kahvaltıyla pekiştirdik. 8 Aralık akşamı, onun Yunanca kitabının tanıtım paneli ve imza etkinliği olacaktı Selanik’te. Ragıp Duran’ın Yunanca ilk kitabı, "Selanik'te Sürgün: Modern Türkiye'nin Tarihçesi" (Exorístos sti Thessaloníki: chronikó tis sýnchronis tourkías  / ΕΞΌΡΙΣΤΟΣ ΣΤΗ ΘΕΣΣΑΛΟΝΊΚΗ: ΧΡΟΝΙΚΌ ΤΗΣ ΣΎΓΧΡΟΝΗΣ ΤΟΥΡΚΊΑΣ), okuyucularla ilk kez buluştu. Kitapta 60 kadar yazı/makale var. Bunlardan 40-45 kadarı, daha önce TVXS.GR sitesinde yayınlanmış yazılardan oluşuyor. Metinlerin bir kısmı da Selanik'te yayınlanan ENEKEN Kültür Derg

Zincirli Ördek sanıyordum, meğerse Sabıkalı Kazmış!

  * İki gazetecinin ‘’Le Vrai Canard - Les Dessous du Canard Encahainé’’ (Hakiki Canard - Canard Enchainé’nin Kirli Çamaşırları) başlıklı kitabı beni sinirlendirdi, kırdı, düşlerimi bozdu. Ragıp Duran Sizin başınıza hiç geldi mi bilemiyorum, ama ben bu kitabı (Stock yayınevi, Points dizisi) okuduktan sonra kötü oldum. Keşke okumasaydım mı? Son pişmanlık fayda etmez. 507 sayfalık kitabı, hem de çölden yeni gelen insanın su içmesi gibi okudum.   Sorun hem kişisel hem mesleki: 1915 doğumlu Canard Enchainé (Zincirli   Ördek/Zincirli Gaste)   gazetesi ile galiba 1972 yılında Paris’te lise 3. sınıf öğrencisi   iken tanışmıştım. Dile kolay tam 51 yıldır bu gazeteyi nerede olsam bulur, satın alır, okurum. Hakkında yazılmış bir kaç kitabı da heyecan ve zevkle okumuş, konuyla ilgili 3-4 belgesel film de görmüştüm. Dolayısıyla aramızda manevi, hissi bir bağ vardı. Çünkü bu gazete yakın zamana kadar benim idealimdeki gazeteydi. Mizah ile özel haberciliği çok güzel nikâhlamıştı. Yazılar

Pour le livre de Ragıp Duran ‘’Exilé à Thessalonique’’ Leonidas Karakatsanis L’avant-garde de l’autocritique

  Le livre de Ragıp Duran commence (à travers le texte introductif de Stelios Kouloglou) par l’histoire d’une amitié : l’amitié de Ragıp et Stelios alors qu’ils étaient jeunes étudiants en journalisme à Paris à la fin des années 1970. Cette histoire, cependant, est plus qu’une simple affaire privée. Au contraire, c’est le reflet de l’histoire des efforts collectifs plus larges pour « l’amitié gréco-turque d’en bas » : le début de son fil se trouve précisément dans ces petites avant-gardes amicales d’intellectuels, d’étudiants, d’ouvriers et d’artistes de gauche grecs et turcs qui se rencontrent en Europe dans les années 70 (en Angleterre, en France, en Allemagne) et réagissent à l’intolérance et au nationalisme qui les ont « divisés ». [1] Le renforcement de ces réseaux gréco-turcs basés sur les différentes versions du socialisme que suivent les différents groupes (avec des réseaux distincts étant ceux des maoïstes, des trotskystes, etc.), s’est intensifié après la vague de réfugiés

For the Book of Ragıp Duran ''Exiled in Thessaloniki'' Leonidas Karakatsanis The vanguard of self-criticism

Ragıp Duran's book begins, (through Stelios Kouloglou's introductory text) with the story of a friendship: the friendship of Ragıp and Stelios as young journalism students in Paris in the late 1970s. This story, however, is more than just a private affair. On the contrary, it is a reflection of the history of the broader collective efforts for "Greek-Turkish Friendship from below": The beginning of its thread lies precisely in those small friendly vanguards of Greek and Turkish left intellectuals, students, workers and artists who meet in Europe in the '70s (in England, France, Germany) and react to the intolerance and nationalism that "divided" them. [1] The strengthening of these Greek-Turkish networks based on the different versions of socialism that different groups follow (with distinct networks being those of Maoists, Trotskyists, etc.), intensified after the wave of refugees from Turkey to Greece in the 1980s. Then, in the 1990s, the new meet