Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık 25, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DEVLET KADAR IRKÇI, HÜKÜMET GİBİ MİLİTARİST

Türk egemen medyası, siyasi iktidarla ilişkisi ne olursa olsun, özellikle Kürt meselesine ilişkin bir olay meydana gelince, ırkçı, militarist, tahrifatçı, kör kimliğini bir refleks olarak hemen gösteriyor. Uludere katliamı hakkında yazılacak, tartışılacak çok şey var . Bu konuların önemli bir kısmı son 2 gün içinde sosyal medyada (ki giderek ‘yurttaş   medyası’ sıfatını hak etmeye başladı) yer aldı. Bir başka açıdan bakıldığında ise, yazılacak/ deşilecek çok fazla bir şey yok diyebiliyoruz. Çünkü katliamın her boyutu o kadar açık ve net ki… 29 ve 30 Aralık günleri medyanın hâki   ya da yeşil renkli apoletli   organlarını, özellikle de televizyon kanallarını ve internet sitelerini izlediğimizde ortaya çıkan manzaradan bazı tespitler: ·               * Genel Kurmay açıklama yapıncaya kadar haberi vermemek, bu medyanın olgular temelinde değil   siyasi hiyerarşi temelinde hareket ettiğini gösteriyor. Apoletli medya, emir-komuta zinciriyle yayın yapıyordu, yapıyor, yaptı.
Cezaevindeki bütün meslekdaşlara Silgiler silerken silinir de  Ece Ayhan

MUHALEFETİ VE MEDYAYI TASFİYE GİRİŞİMİ

  AKP devleti, Ergenekon ya da KCK adı altında, uzunca bir süredir, muhalefeti tasfiye etmeye çalışıyor. Siyasi iktidar, hakiki gazetecileri de muhalefetin bir ayağı olarak algılayarak, şimdi de onları, haksız-hukuksuz bir şekilde hapsetmeye başladı. 17. büyük ekonomi, ileri demokrasi, medeniyetlerarası ittifak, dinlerarası hoşgörünün gerçek yüzü ortaya çıkıyor. Muhalefeti ve medyayı tasfiye girişimi aslında iktidarın çaresizliğin bir marifeti olsa gerek... AKP devletinin, Pennsylvania Mescidi’nin bazen bağımsız girişimi bazen de desteği ile, önce BDP’li yerel yöneticileri KCK   gözaltı-tutuklama    kampanyasıyla içeri alması, ardından Ahmet Şık, Nedim Şener gibi gazetecileri tutuklaması, son olarak   da Kürt medyasında çalışan meslekdaşlarımızı hapse tıkaması, hem siyasi, hem hukuki   hem de medyatik olarak çok sorunlu bir süreç. Siyasi açıdan bakıldığında, mağdur kişi ve kesimin özellikleri göz önüne alındığında, ‘düz ovada siyaset’ yapmaya çalışan, üstelik de halk tarafın