(Vakit Gazetesinin sorusuna yanıt)
Yoğun siyasi kutuplaşma nedeniyle ayrıca siyasetin hukuku gölgelediği bir ortamda, Genel Kurmay Başkanlığının 18 Temmuz tarihinde yayınladığı bildirinin, 6. maddesinin son bölümünde yer alan ‘(...)onun gerçek sahibi yüce Türk milletinin de yasal ve demokratik tepki göstermesi doğal bir beklentidir’ ibaresinde en az üç sorun var:
- Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerçek sahibi ‘Yüce Türk milleti’ değildir. TSK, Anayasa’ya göre, ‘Demokratik, Laik, Sosyal’ nitelikleri haiz ‘Türkiye Cumhuriyeti’ adını taşıyan devletin resmi bir kurumudur.
- Beklentinin doğal olduğunun vurgulanarak belirtilmesi, tepkinin aslında doğal olamayacağını ima ediyor.
- ‘Yasal ve demokratik’ olması talep edilen tepkinin kime yönelik olması gerektiği açıkça belirtilmemiş (Kaynağı neresi olursa olsun?). Bir okuma, bu tepkinin ‘TSK’ya yönelik hukuk dışı saldırılara’ tevcih edilmesini talep ediyor. Medyaya karşı bir tepki mi istiyor TSK? Oysa ki Mustafa Kemal Atatürk, ‘Basın özgürlüğünden doğan sakıncaları bertaraf etmenin yolu yine basın özgürlüğüdür’ demişti. Hukuk dışı fiillerle, TSK ve ‘Yüce Milletimiz’den önce görevi gereği uğraşması gereken yargı olduğuna göre, siyasi otoritenin doğrudan denetimi altında, atanmış bir makam olan Genel Kurmay Başkanlığının bu ‘doğal beklentisi’, görev ve yetki alanına girmeyen, doğrudan siyasi bir içerik taşıyor.
(SON/RD)
Yoğun siyasi kutuplaşma nedeniyle ayrıca siyasetin hukuku gölgelediği bir ortamda, Genel Kurmay Başkanlığının 18 Temmuz tarihinde yayınladığı bildirinin, 6. maddesinin son bölümünde yer alan ‘(...)onun gerçek sahibi yüce Türk milletinin de yasal ve demokratik tepki göstermesi doğal bir beklentidir’ ibaresinde en az üç sorun var:
- Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerçek sahibi ‘Yüce Türk milleti’ değildir. TSK, Anayasa’ya göre, ‘Demokratik, Laik, Sosyal’ nitelikleri haiz ‘Türkiye Cumhuriyeti’ adını taşıyan devletin resmi bir kurumudur.
- Beklentinin doğal olduğunun vurgulanarak belirtilmesi, tepkinin aslında doğal olamayacağını ima ediyor.
- ‘Yasal ve demokratik’ olması talep edilen tepkinin kime yönelik olması gerektiği açıkça belirtilmemiş (Kaynağı neresi olursa olsun?). Bir okuma, bu tepkinin ‘TSK’ya yönelik hukuk dışı saldırılara’ tevcih edilmesini talep ediyor. Medyaya karşı bir tepki mi istiyor TSK? Oysa ki Mustafa Kemal Atatürk, ‘Basın özgürlüğünden doğan sakıncaları bertaraf etmenin yolu yine basın özgürlüğüdür’ demişti. Hukuk dışı fiillerle, TSK ve ‘Yüce Milletimiz’den önce görevi gereği uğraşması gereken yargı olduğuna göre, siyasi otoritenin doğrudan denetimi altında, atanmış bir makam olan Genel Kurmay Başkanlığının bu ‘doğal beklentisi’, görev ve yetki alanına girmeyen, doğrudan siyasi bir içerik taşıyor.
(SON/RD)
Yorumlar