Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Cumhurbaşkanı Adayı İmal Eden Televizyon!

  Oturma odalarımızda baş köşeye konduğu yetmiyormuş gibi Televizyon bizi bilgilendirmiyor (İnformer), zihnimizi, siyasal ve kültürel bilincimizi oluşturuyor, formatlıyor (Former). Yeni bir afyon gibidir TV. Ragıp Duran   Önce başımdan geçen bir hadise: Reklamcı Jacques Séguéla, ilk kitabının Türkçe çevirisi yayınlandığında Istanbul’a gelmişti.   O zamanlar özel TV’ler henüz devreye girmemişti. TRT’de Çetin Çeki ile Lale Dilligil’in hazırladığı , prime time ’da yayınlanan bir popüler kültür programı vardı. Kitabı ben çevirmiştim. Çeki ve Dilligil, tercüme güçlükleri nedeniyle, kamera önünde, Séguéla ile doğrudan benim söyleşi yapmamı önermişlerdi. Ben de yaptım sonra da üstüne Türkçe çevirisini okudum. 10-15 dakikalık kısa bir söyleşiydi.   Ertesi gün, zırrr telefon. Tanımadığım bir kadın, kırsal bölge şivesiyle, kendisinin benim askerlik arkadaşım Hüsnü’nün annesi olduğunu söyledi. Hüsnü’yü hayal meyal hatırladım. Çünkü ben Sıvas’ta sadece 3 ay askerlik yapm...

Pembe Gözlüklü Adamların ’’Evet Efendim Sepet Efendim’’ Dünyası

Son olarak okuduğum iki Büyükelçinin anı kitabında hala resmi, devletçi, hafif megaloman ve pembe gözlüklü şahsiyetlerin anlattıkları ama özellikle de yazmadıkları rahatsız edici… Ragıp Duran   Diplomat anıları bir kaç açıdan önemli ve değerli: Türkiye’nin dış politikası, uluslararası ilişkiler, yabancı meslekdaşları, farklı başkentler, sefaretlerin iç işleyişi gibi konularda yeni bilgiler, değişik görüşler öğrenebiliyoruz. Emekli Büyükelçiler, artık resmi görevlerinden ayrılmış oldukları için, yani herhangi bir hiyerarşiye artık tabi olmadıkları için, teorik olarak daha rahat, daha özgür bir şekilde geçmişlerine, mesleki pratiklerine bakabilir. Kurumun değil, yani devletin resmi görüşünü değil, kişisel değerlendirmelerini kaleme alabilirler. Bu beklentilerim ne yazık ki her iki kitapta da karşılığını bulamadı. Murat-Zeynep Ersavcı ile Hasan Göğüş’ün kitapları (1) emekli Büyükelçi anısından çok, misyon sonu raporuna benziyor. Her iki hatta üç yazar da 40 yılı aşkın göre...

Recep Tayyip Kılıçdaroğlu

   İki lider, iki zıt zihniyet gibi görünse de, Bay T. ile Bay K.’nın o kadar çok ortak niteliği var ki… Memleketin kader ve kederi maalesef Türkiye’de ve genel olarak bütün dünyada siyaset, ana unsur olarak liderler üzerinden, ana mecra olarak da televizyonlarda yapılıyor, gelişiyor, biçimleniyor. Dolayısıyla yurttaş, siyaseti, görsel-işitsel bir boyutta izliyor. Batı’da 1960’lardan itibaren TV ya da genel olarak tüm görsel mecralar, yani bugün İnternet ekranları, en yaygın en popüler   siyaset ortamları haline geldi. TV haber haber bültenlerindeki siyasi haberler ile siyasi tartışma programlarının sayısına, genel yayın akışı içindeki süre oranına baktığımızda, TV’nin siyasetteki önem ve ağırlığını kolayca saptayabiliriz. Yurttaş, özellikle seçim dönemlerinde, tercihlerini belirlerken, şeffaf, katılımcı, demokratik, adil ve hakiki bir bilgilenme/tartışma ortamı mevcut olmadığı için,   siyasi program, ideolojik perspektif gibi alan ve boyutlarla tanışamadığı iç...

SINIRÖTESİ 2. PARİS SALDIRISI?

·       Katliamın gerçekleşme sürecini, tarafların tutum ve açıklamaları ile arka plan bilgilerini irdelediğimizde bir dizi soru işareti çıkıyor ortaya. Ragıp Duran Fransa’nın başkenti Paris’te 23 Aralık günü meydana gelen, 3 kişinin ölümü en az 3 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan silahlı saldırı, Fransa siyaset dünyasında, kamuoyunda ve medyasında derin ve ayrıntılı bir şekilde değerlendiriliyor. Global medyada da konuya ilişkin çok sayıda haber ve yorum yayınlandı. İktidar yanlısı Türk medyası, konuyu genel olarak Kürt, özel olarak PKK karşıtlığı perspektifiyle, Fransa düşmanlığı açısından yansıtmaya çalıştı. İlk sorun, Fransız polis ve adliye makamlarının, saldırıyı önce sadece ırkçı bir eylem olarak nitelemesiyle ortaya çıktı. Bilahare aynı makamlar, saldırganın akıl ve ruh sağlığının gözaltına alınmasına uygun olmadığını saptayıp, zanlıyı Emniyet’in psikiatri kliniğine gönderdi. Bu tutum, yani saldırıyı terörist bir eylem olarak nitelememek, katliam...

Mesleğin hal-i pürmelali ve muhtemel çıkış yolları

  Belgrad’ta yapılan ‘’Popülist Otoriter Rejimlerde Bağımsız Gazetecilik’’ çalıştayında medyanın mevcut olumsuz yapı ve konumu   gündeme gelirken çıkış yolları da tartışıldı. Ragıp Duran Stockholm merkezli CRD (Sivil Haklar Savunucuları), 2021 Kasım sonunda Karadağ/Podgoritsa düzenlediği ilk çalıştayın devamı olarak 18-17 Aralık günleri Belgrad’ta bir toplantı düzenledi. CRD Türkiye sorumlusu Sinan Gökçen’in organizasyonunda, Polonya, Macaristan, Sırbistan, Tunus ile Ürdün ve Türkiye’den   gelen gazeteciler mesleğin mevcut durumunu, kısa ve orta vadede geleceğini ve çeşitli ülkelerdeki bağımsız gazetecilik faaliyetlerini ele aldı. Türkiye’den Kısa Dalga- Artı TV’de görev yapan Mehveş Evin ile iletişim akademisyeni ve Evrensel yazarı Ceren Sözer, iki gün süren çalıştaya sunumlarıyla katkıda bulundu. Altı ülkeden gelen meslekdaşlar kendi ülkelerindeki medya pratiklerini anlatırken, iktidarların baskı yöntemlerini ve buna karşı çıkan gazetecilerin benimsediği çalışma...