Ana içeriğe atla

Kayıtlar

KÖTÜLÜĞÜN MEDYASI

Medya mülkiyeti yayı n politikalarını saptıyor. Beyine, yüreğe, vicdana, bilgi ve düşünme yeteneğine ihtiyaç olmayan ortamda gazeteci, havuz medyasının mürettebatı oluyor. Medyanın üç sacayağı, patron-gazeteci-okur, sorunlu. Belki de bu toplum bu medyaya müstehak!  Engeli aşmak için engelin ne olduğunu iyi anlamak lazım. Yapı sökmek/bozmak için yapının derin, ayrıntılı tahlilini yapmak gerek. Yapının, mekanizmanın nasıl çalıştığını, boyutlarını, aktörlerini tek tek incelemek lazım. İşin teorik yanı ile pratik yanını ayırmak ve birleştirmek gerekiyor. Bu çalışmada, nispeten kısa ve yüzeysel de olsa, işin geçmişi, yani tarihçesi bize bazı ipuçları verebilir. Bu arada esasla taliyi de iyi ayırt etmek, ayrıntıya gereken önemi verip çok da üzerinde durmamak iyi olur. Çünkü mesele bütünü görmek. Sakat, aksayan, bozuk yanları saptadıktan sonra nedenler üzerinde durup çare üretmek de, çözüm yol ve yöntemlerini önermek de zengin bir tartışma platformu yaratmanın ilk adımları olabi...

Sıfır Sayı: Eco’da roman, bizde belgesel

Umberto Eco, İtalyan yakın siyasi tarihini anlatırken, gazetecilik manevralarını, komplo teorilerini, medya-iktidar ilişkilerini polisiye roman gibi anlatıyor. İşin içinde Türkiye, Gladio (Kontrgerilla) ve  ülkücüler de var... Umberto Eco, çağımızın çok-boyutlu aydınlarının belki de en önemlisi. Tarihten estetiğe, görsel iletişimden semiyolojiye, anlatıdan yoruma kadar çok çeşitli alanlarda akademik çalışmalarının yanısıra çok satan romanlarıyla ( Gülün Adı ,  Foucault Sarkacı ) da haklı bir ün kazanmış. Eco’nun Türkçede yeni yayınlanan kitabı  Sıfır Sayı,  arka kapak yazısında “Kötü gazetecilik konusunda bir rehber” cümlesiyle tanıtılıyor. İtalya’daki önemli günlük gazete ve haftalık dergilerde köşe yazmış bir aydın/akademisyen Eco. Gazetecilik dünyasını belli ki iyi biliyor. Kitap olumsuz gazetecilik pratiklerini arka planda tutarken, aslında İtalyan yakın tarihinin önemli olaylarını polisiye üslûbuyla anlatıyor. Bir gazetecinin on altı gün boyunca...

Gizli Belgeyle Gerçeği Değiştiremezsiniz!

Psikolojik Propagandanın Zaafları ·        İçişleri Bakanlığının Eylül 2015 tarihli gizli belgesi Kürt bölgelerinde halen sürmekte olan kırım harekatının medyaya nasıl yansıtılması gerektiği konusunda önemli ipuçları hatta bilgiler veriyor. İktidar-Gerçek-Medya ilişkilerinde onlarca kez denenip başarısızlığa uğramış olan bu psikolojik harekata hala ihtiyaç duymaları manidar... İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğünün 2015 Eylül tarihli ‘Gizli’ damgalı belgesi, siyasi iktidarın Kürt bölgelerinde halen sürmekte olan kırım harekatının medyada nasıl temsil edilmesi gerektiği konusunda önemli bir belge. Haber, biliyorsunuz, özellikle iktidarların yayınlanmasını isemedikleri bilgiler olduğuna göre, bu haber nedeniyle DİHA’yı ve Amed muhabiri  Çağdaş Kaplan’ı kutlamak gerekir. Sözkonusu belgenin, yayınlandıktan yaklaşık 48 saat sonra bile, resmi makamlarca tekzip edilmediğine göre, hakiki olduğunu kabul ediyoruz. Belgenin ...

YARIN YANDAŞ MEDYA İLE HESAPLAŞMAK LAZIM

Özgür Düşünce'nin sorularına yanıtlar: –AB’nin ve ABD’nin gazetecilere baskılar karşısında verdiği tepkileri yeterli buluyor musunuz? RD: Türkiye‘de basına yönelik baskılara karşı, AB ve ABD’den önce ve daha çok, meslek mensuplarının, kamu oyunun tepkileri önemli. Devletlerin göstereceği tepkiler, Türk devletine baskı açısından kuşkusuz önemli ama tayin edici olan iç dinamik. Son Brüksel Zirvesinde görüldüğü üzere AB, mülteciler kartı nedeniyle İnsan Hakları ve Basın Özgürlüğü konusunu gündemine bile almadı. ABD’deki resmi tepkiler daha derin olabilirdi. Bu tür baskılara karşı yurtdışında devletlerden çok meslek örgütlerinin tepkileri önemli. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF-Paris), Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ-New York), IPI (Uluslararası Basın Enstitüsü-Viyana) gibi kurumlar üzerine düşen görevi ve gösterilmesi gereken dayanışmayı gösterdi. Türkiye medya organlarında dış haberler servisleri var ama bizim medya organlarımızın yurtdışındaki refik ve meslekdaşlarıyla ilişk...

GAZETELER VE GAZETECİLER

Bir Kitap *Gazeteci Enis Tahsin Til, bu eseri 1950’de tefrika olarak yayınlamış. Şimdi 564 sayfalık kitapta mesleğin geçmişi, muhbirler, muharrirler, tashihçiler, mütercimler, dizgiciler, habercilik ortamı, iktidarlar anlatılıyor. Gazeteci Enis Tahsin Til (1889-1964), elli yıllık meslek hayatını, Hukuk Fakültesinde öğrenci iken başladığı gazetecilik serüvenini, çalıştığı gazeteleri, patronlarını, meslekdaşlarını, dönemin siyasi havasını, politikacıları, bürokratları kısacası Osmanlı’nın son dönemlerini ve Cumhuriyet’in yaklaşık ilk 40 yılını, 1949-50 yıllarında Akşam gazetesinde tefrika olarak yayınlamış.  564 sayfalık kitapta, editör İbrahim Şahin, yazarın özgün metindeki diline çok fazla  müdahale etmemiş ancak 1950’lerin Türkçesinde bugün artık kullanılmayan sözcük ve deyimlerin yeni Türkçelerini parantez içinde vermiş. Ciddi, başarılı bir edisyon. (Cümle Yayınları, 2015 Eylül, Ankara). Bu kadar uzun bir dönemi, bu kadar kalın bir kitapta betimleyince, ese...

Yazının yanında barış görüntüleri...

BARIŞ GAZETECİLİĞİ Gazetecilik, 1980'lerden sonra bütün dünyada neo-liberal ideolojinin bir aracı haline getirilirken, savaş ve çatışmaların yoğunlaşıp artması üzerine 90'lardan bu yana Barış Gazeteciliği gelişiyor. Yazısı, görüntüleri, kareleri, yerli ve yabancı örnekleri ile Barış Gazeteciliği... ''Kendimden geçmek üzereydim. Çöktüm, sırtımı bir kolona dayadım. Boş gözlerle etrafa bakınıyorum. Üstüm başım kan içinde, ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. Tam o sırada karşımda genç bir çocuk gördüm. Flulaşıyor çocuğun görüntüsü. Gazeteci yeleğini gördüm, yüzünü tam seçemedim.Tam karşıma geçmiş, o da hafif çökmüş, tık diye bir ses duyduğumda çocuğun foto muhabiri olduğunu anladım. Ve önce elindeki kamerayı seçebildim. Bir-iki kare çekti, sonra kamerayı sağına alıp, doğrudan bana baktı. Bir anda göz göze kaldık. O zaman gözümün önünden böyle bir film şeridi gibi, Afganistan'da, Lübnan'da, İsrail'de savaş bölgelerinde çektiğim insanların simaları geldi. B...