Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Charlie...Gülüyor Hep Zekice

 Leman Dergisi Charlie Hebdo Özel sayısı, 2015/03

Charlie’yi vurdular... Ölmedi!

Mizah, ezilenlerin güçlü bir kozu ya, siyasi mizah daha da etkili. Çizgiyle, gırgırla, ironiyle, alayla, fotomontajla, Tiranlara, egemenliğini meşrulaştırmak için kutsal giysilere bürünenlere kök söktürdü Charlie. Fikirleri yoktu, silahları vardı. Gülmeyi bilmezlerdi, ağlattılar bizi. Mizahları hiç yoktu, bundan sonra da olmayacak. Ama Charlie… ‘Ben başka bir memlekettenim Başka bir mahalleden Bambaşka benim yalnızlığım’ Fransız anarşist şarkıcı Léo Ferré’nin ‘La Solitude’ (Yalnızlık) şarkısındaki dizeler, belki Charlie Hebdo için yazılmamıştı ama Fransa’nın bu en fırlama, en cingöz, en başkaldıran gazetesi gerçekten de hiçbir refiğine/refikasına benzemez. Başka herhangi bir ülkede eşi benzeri yoktur. Hatta Fransa’daki amca oğlu Canard Enchainé (Zincirli Ördek) ile bile kıyaslanması zordur. Canard da anarşisttir, laiktir, Papa, Vatikan filan dinlemez ama Charlie aslında tam bir sokak çocuğudur. Küfürlü konuşur, ‘Ne Tanrı, ne Efendi’ tanır, tabusavardır, dogmayıkard...

Zaman Gazetesinin Trajedisi

Siyasi iktidar, ‘Paralel Yapı’, ‘Darbe’ söylemiyle, kendi hırsızlığını gizlemek amacıyla eski ortağı Gülen Hareketi’ne yönelik operasyonda Zaman gazetesi ile Samanyolu TV’yi de hedef aldı. Zaman nasıl bir gazetedir? Basın özgürlüğü ile ilişkisi nedir? İktidardan devrilince hemen muhalif olunur mu? Siyasi iktidar, 17-25 Aralık Hırsızlık ve Rüşvet Haftası’nın 1. yıldönümü arifesinde, 14 Aralık’ta bir operasyon yapıp aralarında gazetecilerin, televizyoncuların da bulunduğu 32 kişiyi,  “terör   örgütü kurmak, yönetmek   ve üye olmak”  suçlamasıyla gözaltına aldı. Bu operasyonun hukuki ve adli boyutunun çok sağlam olmadığı 4. gün ortaya çıktı: Çünkü sadece 4 kişi tutuklandı. Ayrıca operasyon yurtiçinde ve dışında geniş tepki yarattı. Mesela BBC, 17 Aralık tapelerini bir kez daha yayımladı.  Türkiye’de siyasi içerikli bir operasyonda ilk kez bir TV dizisinin yönetmen ve senaristleri gözaltına alındı. Somut gerçekle kurguyu ayırt etme konusunda...

Yalakaların yükseliş ve çöküş yılı olarak 2014

Evet onlar da insan ama bizim gibi değil. Çünkü onlar kaburgasız, şahsiyetsiz ve iktidarperver. Hayat onlar için de sürprizlerle dolu Başlığın karşılığı, belki de ancak bir kitap hacminde, hatta orta büyüklükte bir kentin telefon rehberi kalınlığında olacağı için, ilgi alanımızı daraltıp çerçeveleyelim ve muhabbeti “Medya’daki Yalakalar”  ile sınırlı tutalım. 2014, bir yıl öncenin aralık ayının zelzelesinin, yani Hırsızlık ve Rüşvet Operasyonunun, artçı şoklarının ve yan etkilerinin çok ağır bir şekilde hissedildiği yıl oldu. Erdoğan ile Gülen’in nikâh yüzüklerini birbirlerinin suratına fırlatmalarının ardından, medyatik yalaka mahallesinde müthiş sallanmalar, baş döndürücü sendelemeler, düşmeler, kalkmalar, taşınmalar oldu. Tek başına yalakalık sıfatı, bu olaydan sonra büyük ölçüde anlamsız, işlevsiz kaldı, çünkü bazı eski yalakalar, yalakalığa tam hız devam ederken, eski yalakaların önemli bir kısmı piyasaya yeni muhalif olarak çıktı. Yalakalık, biliyorsunuz, kendi ikbali...

Havf-ı makatat Taaruz-Ül matbuat (*)

Korkutmaya çalışıyor çünkü kendisi korkuyor Bu hafta Samanyolu TV ve Zaman’daki gazeteci, dizi yönetmeni ve senarist arkadaşlar gözaltına alındı. Hırsızlık Haftasıyla Medyaya Saldırı Haftası birleştirilmiş oldu. O, aslında AkSaray’a indiğinden beri her şey karma karışık. Çok kapışmalar cereyan ediyor, edecek. Tek Adam olacağım derken… Aslında bir süredir bir sürü işaret tezahür etmişti. Üstelik Fuat Avni nam zat, bunların tümünü de önceden haber edememişti. Hatta Hükümdar ya da herhangi bir yakını bile şimdi sayacağım önemli olayların olabilirliği konusunda çaktırmadan göz bile kırpmamışlardı. Gemide kaptandan habersiz işler oluyorsa bunun sonu isyana kadar gider. Zaman birlik beraberlik nutuklarının atılma zamanıdır. Filikaları indirdiniz mi? Makine dairesinde neden kimse yok? Bir süredir zuhur eden bir sürü işaret aslında kaptanın da, mürettabatın da, topyekûn  geminin de telaş, panik, endişe ve hatta korku içinde olduğunu gösteriyor. Kaptan herkesi korkutuyor çünkü ken...

SANAL GERÇEK MÜHENDİSLİĞİ BAZEN ÇOK HIZLI ÇÖKER

TÜRK VE DÜNYA MEDYASI  KOBANE’Yİ NASIL İZLEYİP AKTARDI * Savaş dönemlerinde medya, yayınladığı her başlığa, her sözcüğe, her fotograf karesine özel ihtimam göstermek zorunda. Yoksa  inandırıcılığını kaybeder, daha da vahimi yurttaşlar arasında düşmanlığı körükleyip ölümlere bile yol açabilir. Merhaba, Bu akşam burada bu salonda bulunan hepimiz çok şanslıyız. Çünkü son iki saat içinde gazeteci arkadaşlarımız Fehim Taştekin, Celal Başlangıç, Mete Çubukçu ve Veysel Altay bize Kobane’deki tanıklıklarını anlattılar.  Son dönemde Kobane’ye gidenlerden Celalettin Can ve Rojava ile Dayanışma Derneğinden Mazhar Zümrüt de bölge hakkında önemli bilgiler verdi. İletişim teknolojisi sayesinde biz burada biraz önce Kobane Başbakanı Enver Müslim daha sonra da PYD Eşbaşkanı Ayşa Abdullah’ı da ekranda naklen izledik ve dinledik. Global medyadan muhabir arkadaşlar da bu bağlantı sayesinde her iki yetkiliye sorular sorabildi. Tüm bunları 78liler Girişiminden arkadaşlar org...

‘Kürd düşmanlığı egemen medyanın motivasyonlarından biri

        Çimen Gümüş  BasNews / İstanbul -  Çözüm Süreci, Kobanê, Rojava’daki gelişmeler ve Duhok’ta yapılan toplantı sonrası Kürd birliği arayışları, IŞİD ve Türk Medyasının Çözüm Süreci’ndeki duruşu konularını değerlendiren Gazeteci Yazar Ragıp Duran Bashaber Gazete’nin sorularını yanıtladı. -Çözüm sürecinde Türkiye nerede? Bu süreç neden bu kadar ağır işliyor?   Pek iyi bir yerde değil. Başladığı andan itibaren iki  temel mesele vardı. Bu iki temel mesele hala çözülebilmiş değil. İki taraf var: Türk devleti ve Kürd hareketi. Müzakerenin olumlu sonuç verebilmesi için tarafların koşullarının eşit olması lazım. Bu eşitlik sağlanmadı. Bir taraf elleri kelepçeli, hükümlü, öbür taraf ise her türlü olanağa sahip, istediğini açıklıyor ve istemediğini açıklamıyor. Burada bir eşitlikten söz edilemez aksine bir eşitsizlik durumu var.  İkincisi ise iki yıl önce başlayan bu Süreçte, Türk devletinin samimi ve ciddi olmad...