Ana içeriğe atla

Futbolun F'si ve Faşizmin F'si!

 Ragıp Duran








Mutsuzluk asla tek başına gelmez. İşte geçtiğimiz hafta Türkiye'nin başına gelen uğursuzlukların kapsamlı olmayan bir listesi. Kabus günleri...

- 2 Temmuz, 35 aydın, sanatçı, solcu ve Alevi aktivistin İslamcı bir güruh tarafından ateşe verdiği bir otelde linç edilerek öldürüldüğü Sivas katliamının 31. yıldönümüydü. Güvenlik güçleri olaya müdahale etmemişti.









- Ahmet Handan El-Naif (17) adlı genç bir Suriyeli işçi, Antalya'nın  Serik ilçesinde bıçaklanarak öldürüldü. Irkçı cinayetle suçlanan üç Türk saldırgan gözaltına alındı.










- Ankara tarafından bölgenin Kürt sakinlere karşı örgütlenen, eğitilen ve finanse edilen yüzlerce silahlı cihatçı, Suriye’nin kuzeyinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin işgali altındaki bölgelerdeki polis karakollarına, bankalara ve diğer askeri binalara saldırdı. Türk bayrakları yakıldı ve Türk plakalı kamyonlar ve diğer araçlar kurşunlandı. Yerel kaynaklara göre çok sayıda İslamcı silahlı militan ve Türk askeri vurularak öldürüldü.  

- Suriyeli İslamcıların saldırılarının hemen ardından, Suriyelilerin ve göçmenlerin yeminli düşmanları olan Türk milliyetçisi kalabalık, Türkiye'nin 5'ten fazla ilinde

Suriyeli mültecilerin dükkanlarına ve evlerine saldırdı.








- Uzmanlar ve siyasi gözlemciler, Ankara'nın Şam rejimi ile anlaşmaya varma girişimlerinin ardından Türkiye'nin işgali altındaki bölgelerde faaliyet gösteren Suriyeli cihatçılar arasında Türkiye karşıtı duyguların arttığını saptıyor. Ayrıca, bir yandan Ankara ile İslamcı paralı askerler arasında ihtilaflar, diğer yandan da çeşitli İslamcı klikler arasında çelişkiler var.

- Terör örgütü propagandası yapmakla suçlanan ve 2022 yılında tutuklanıp geçen yıl serbest bırakılan 8 Kürt gazetecinin her biri 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.

- Liberal sol aydınların, aktivistlerin ve gazetecilerin kurduğu kooperatif medya organı Açık Radyo, "Ermeni Soykırımı" ibaresini kullandığı gerekçesiyle RTÜK tarafından yasaklandı. Oysa ki  yakın geçmişte , bir Türk mahkemesi  bu ibarenin "bir suç teşkil etmediğine" karar vermişti.

- Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü (Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan) toplantısına katılırken, Dışişleri Bakanı Fidan, BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ile temaslarını sürdürdü. Ankara'nın Batı bloğundan uzaklaşıp otoriter ülkeler bloğuna yöneldiğinin işaretleri.








- Türk milli futbol takımının Almanya'da düzenlenen Euro 2024'te Avusturya'ya karşı kazandığı zafer (2-1) ülkenin tüm medyasında manşetlere taşındı, ancak her şeyden önce 2 Temmuz'da Leipzig'de iki gol atan Türk oyunculardan Melih Demiral'ın iki eliyle bozkurt selamı gösterisi dikkat çekti. Bozkurt selamı, Türkiye’de MHP ve yan kuruluşu Ülkü Ocaklarının selamı olarak biliniyor. Ülkü Ocakları, Avrupa’nın bir çok ülkesinde yasaklanmış bir örgüt.  Bu teşkilat,  1970'lerden bu yana Türkiye'de işlediği çok sayıda siyasi cinayetten sorumlu tutuluyor. Örgütün onlarca üyesi yargılanmış ve ağır hapis cezalarına çarptırılmıştı.

Almanya İçişleri Bakanı sert tepki göstererek "Almanya'da  stadyumların aşırı sağcı propaganda mekanları olmadığını" açıkladı. Ayrıca UEFA'nın konu hakkında soruşturma açmasını talep etti. UEFA, Demiral hakkında, UEFA'nın ırkçılığa karşı kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle disiplin soruşturması açtı. Fransız spor gazetesi L'Equipe'e göre, hareketini kamuoyu önünde savunan Demiral, iki maç men cezası aldı.

Ankara'daki Alman Büyükelçisi Türk Dışişleri Bakanlığı'na davet edildi. Daha sonra Berlin'deki Türk Büyükelçisi de Almanya Dışişleri Bakanlığına çağrıldı.

Erdoğan'ın bütün sözcüleri, Türk ve yabancı tarihçilere göre Nazi selamına eşdeğer olan bu "Bozkurt Selamını" savunuyor. Ankara, Türk medyasının büyük çoğunluğu ve halkın bir kısmı da söz konusu selamın "sadece Türklüğün bir sembolü" olduğuna inanıyor.








Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumartesi günü Türkiye ile Hollanda arasında oynanacak maçı izlemek üzere Berlin'e gitme kararı aldı.

Milli Savunma Üniversitesi rektörü olan  tarihçi  Profesör Erhan Afyoncu, X hesabında şöyle yazdı:   

‘’Viyana 341 yıl sonra düştü. (Teknik Direktör) Montella başta olmak üzere bütün futbolcularımızı tebrik ediyorum. Viyana önünde Kızılelma için can veren Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ve bütün şehidlerimizin ruhu şad olsun’’.

(Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, 1683 Viyana Kuşatması döneminde Veziri Azam idi ve sahada Osmanlı ordusunun başında bulunuyordu)













Prof. Afyoncu, Viyana kuşatmasının, Türklerin tüm dünyaya hakim olmasını savunan bir ideoloji olan 'Kızıl Elma' ütopyasının bir parçası olduğunu iddia etti ama gayri resmi tarihçilere göre bu tamamen anakronik bir referans.

Milli takımın bir diğer oyuncusu Abdülkerim Bardakçı’nın sosyal medyadaki bir mesajı da anlamlı:

’Ben maçlardan önce genelde Mehter Marşı dinliyorum. Milli maçlardan önce. Beni çok motive ediyor. Savaşa gidiyormuşum gibi hissettiriyor’’

Türkiye'de toplumun önemli bir kesimi,  Almanya ve UEFA'nın Türkiye'nin "düşmanları" olduğuna ve Batı'nın Türklerin zaferlerini hazmedemediğine inanıyor.

Başta Kürt aktivistler olmak üzere az sayıda aydın ve uzman, yine de bu aşağılık kompleksinin, toplum içinde oldukça yaygın olan bu milliyetçi ve hatta ırkçı reflekslerin tezahürünü sosyal medya mesajlarında  deşifre etmeye çalışıyor.

Ana muhalefet partisinin (Kemalist CHP) bu konudaki tam sessizliği gözlemcileri şaşırtmadı, zira bu partinin Genel Başkanı Özgür Özel, kısa süre önce "Dış politikada muhalefetin her zaman hükümeti, yani Türk devletini desteklediğini" açıkladı.

Sporun teorik olarak bir barış, eğlence ve neşe aracı olması gerekirken, halk kitleleri ve resmi muhalefet tarafından desteklenen Türkiye’deki iktidar, futbolu milliyetçi ve ırkçı tepkinin bir sembolü ve diplomatik bir çatışma konusu haline getirmeyi az çok başardı.

(*) 6 Temmuz 2024 tarihinde Atina merkezli TVXS.GR internet sitesinde Yunanca olarak yayınlanmış yazının  https://tvxs.gr/news/kosmos/euro-2024-o-erntogan-dinei-pasa-sto-fasismo/  Türkçe çevirisi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kemalizm’de Hyper Enflasyon

  * İçeriği pek muğlak, dün-bugün-yarın her derde deva olarak önerilen, dev heykel ve portreleri ile tahayyülümüzü baskı altına alan zihniyetin etraflı bir yapı sökümüne ihtiyacı var.   Yerine cazip, çağdaş, popüler yeni bir siyasi-toplumsal proje lazım. Ragıp Duran Sayıları giderek azalsa da Türkiye’ye gelen yabancılar/turistler bize en çok şu soruyu soruyor: ‘Sizde neden her yerde Atatürk heykelleri, posterleri, portreleri var?’. Biz belki içeriden bakıp anlayamıyoruz ama başka ülkelerle kıyaslama yapınca Türkiye’deki Atatürk tutkusunun ne kadar yaygın, ne kadar güçlü olduğunu saptayabiliriz. Her devletin saygıdeğer bir kurucu babası, sevgi ve minnetle anılan askeri ya da siyasi bir lideri tabi ki var. ABD’de G.Washington, SSCB’de pardon Rusya’da V.I.Lenin, Çin’de Mao Zedung, Kore’de Kim Il Sung, Fransa’da De Gaulle… Ama bu ülkelerin hiç birinde lider kültü bizdeki Atatürk düzeyinde değil. Bir başka çelişki d...

Şahin Alpay’ın Anıları / İlginç ve Zengin bir Hikâye ama…

  * 70’lerde Maocuların idolü sonraları Cemaatin kendi deyimiyle sosyal liberal yazarı başarılarını, düş kırıklıklarını, pişmanlıklarını kaleme almış. Parlak bir öztanıtım broşürü, zengin bir özkutlama kataloğu. Ragıp Duran   En eski ünvanı ‘’Maoculuğu Türkiye’ye getiren Adam’’ olan Alpay, Lejand yayınlarından çıkan 564 sayfalık anılarının birinci cildinde son 80 yılın Şahin Alpay’ını biraz da o dönemleri anlatıyor. Alpay, benden 10 yaş büyük. O, Aydınlık’tan ayrıldığı yıllarda ben yeni yeni PDA’cı oluyordum. 70li yılların başında Şahin Alpay ve Halil Berktay bizim için hareketin en önemli ideologları ve gerçek birer devrimci aydındı. Kendisini çok az tanırım. Ama bilgisi, kültürü, çalışkanlığı, içtenliği ve dürüstlüğü konusunda sanırım kimse olumsuz bir yargıda bulunamaz.     Kitap piyasaya çıktığında, Medyascope, Apaçık Radyo ve Serbestiyet’de anılar hakkında yayınlanan söyleşileri izledim. Cazipti. Ancak kitabı okuduktan sonra bu mecralarda söyleşi...

Çekingen Liberalin Tabu Altındaki Trajik Yenilgisi

  Prof. Hanioğlu/ Atatürk – An İntellectual Biography * Atatürk hakkındaki ilk eleştirel biyografi olma şansı varken, ‘’şeytanî kurucu unsur 1915’’in yanı sıra Pontos, Kürtler, Aleviler gibi tayin edici konuları, resmi tabuya uygun ve kasıtlı bir şekilde susarak geçiştiren Hanioğlu, yumurtasız omlet uzmanı olmuş.   Ragıp Duran Şükrü Hanioğlu’nun ‘ ’ Atatürk - An Intellectual Biography ’’ https://nes.princeton.edu/publications/ataturk-intellectual-biography    kitabını yeni bitirdim. 2011 yılında Princeton University Press’den yayınlanan eser 273 sayfa. Bağlam yayıncılık 2023 sonunda yani İngilizce orijinal versiyonun yayınlanmasından 12 sene sonra aynı başlık altında aynı yazarın Türkçe kitabını piyasaya sürdü. https://baglam.com/home/book/ataturk   Türkçe kitap 1024 sayfa! Ben Türkçe kitabı okumadım ama her iki dildeki versiyonları okuyan akademisyen bir arkadaşım, Türkçe baskının orijinal kitabın çevirisi olmadığını, Türkçe baskının çok daha zengi...