Ana içeriğe atla

İlk Türk uzaya çıktı, geri kalan 84.779.999 yurttaş karada… (*)

 

Space X ekibinin bir üyesi olan Türkiye'nin ilk astronotu, Cuma sabahından beri gökyüzünde. Ülke nüfusunun geri kalanı ise yerde. Çok meşgul...

Ragıp Duran













Cumhurbaşkanı Erdoğan 4 yıl önce söz vermişti: "2023'te aya gideceğiz!" Biraz gecikmeli olarak, ilk Türk astronotu, kimilerine göre "yolcu", özel Amerikan şirketi Space X'in misyon üyesi Alper Gezeravcı (45), Cuma gününden beri, Ay'a ulaşmadan Erdoğan'ın sözünü yerine getiriyor.

Hükümet, Perşembe günü emekliler için yeni maaşı açıkladı: en az 10.000 Türk lirası (304 avro). Asgari ücret 17.000 LT iken. (516 Euro). 210 gr'lık en ucuz somun ekmek 8 TL (0,25 Euro).

Savaş uçağı pilotu Gezeravcı, uzay gemisinden ilk mesajını yayınladı. ''İstikbal Göklerdedir!’’'' Atatürk'ten bir alıntı.

2021'den bu yana mahkeme kararlarına itiraz eden 220.000 kişi bireysel başvuru için Anayasa Mahkemesi'ne gitti.

Florida'daki (ABD) Kennedy Uzay Merkezi'nden yola çıkan uzay aracı, Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) çevresinde 14 gün çalışacak.

Ermeni Soykırımı uzmanı Prof. Dr. Taner Akçam'ın son kitabı "Bir Yüzyıl Süren Apartheid - 1918-1923 Türkiye'nin Yaratılışı" başlığını taşıyor.

Türk astronota 4 uzman daha eşlik ediyor. Bir Amerikalı, bir İspanyol, bir İtalyan ve bir İsveçli.

 Cumhuriyet gazetesinin yayınladığı bir habere göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Erkan’ın babası ve annesi bankanın iç ve idari işlerine müdahale ediyor.

Astronot Gezeravcı, 2012 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edilmişti. O dönemde Gülen cemaatine yakın savcılar ve hakimler tarafından casuslukla suçlandı. Türk Hava Yolları'nda pilot olarak çalıştı ve beraat ettikten sonra 2020'de orduya döndü.

Terörle suçlanan HDP’nin eski eş başkanı Selahaddin Demirtaş, 2016'dan beri cezaevinde. Hükümeti devirmekle suçlanan işadamı Osman Kavala, 2017'den beri cezaevinde. Milletvekili seçilmiş olan avukat Can Atalay, 2022 yılından bu yana cezaevinde. Anayasa Mahkemesi bu üç kişinin derhal serbest bırakılması çağrısında bulunmuştu. Ama hala hapisteler.

Rejim medyası "bir Türk'ün uzayı fethini" kutluyor, ancak bunun özel bir şirketin faaliyeti olduğundan ve Türk devletinin bu seyahatin bileti için 55 milyon ABD doları (50 milyon avro) ödemek zorunda kaldığından bahsetmiyor.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya Cuma günü yaptığı açıklamada, "Ülkenin 81 vilayetinde  gerçekleştirilen operasyonlarda son beş gün içinde polis tarafından aranan 3.209 şüphelinin tutuklandığını" söyledi.

Çok romantik alaturka bir şarkı der ki:

"Biz Heybeli’de her gece mehtapa çıkardık"

(Heybeli=Halki).

(SON/RD)                                   

*TVXS.GR’de Yunanca yayınlanan  yazının Türkçe çevirisi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İKİ DÖNEM, İKİ GAZETECİ, İKİ KİTAP

  Nilay Karaelmas ve Timur Soykan İKİ DÖNEM, İKİ GAZETECİ, İKİ KİTAP İlki 1970-90 dönemini, ikincisi bugünkü medya ortamını anlatıyor. Çok değişiklik pek az gelişme var. Hatta işler kötüye gidiyor. Ragıp Duran Nilay Karaelmas’ın ‘’Sosyal Medya Öncesi 1970, 1980, 1990 yıllarında Gazetecilik’’ (SBFBYYO-DER, Ankara 2023) başlıklı kitabı ile Barış İnce’nin Timur Soykan’la yaptığı nehir söyleşi çalışması ‘’İyi Gazetecilik, İyi ki Gazetecilik’’i (DeliDolu, İzmir, 2023)   eşzamanlı olarak okudum. Birincisi 120, ikincisi 111 sayfa. Her iki gazetecinin kalemi/söylemi, uslubu rahat, düzgün, akıcı olduğu için bir oturuşta okunabilecek kitaplar. İki ayrı dönemde muhabir olarak görev yapmış, uzmanlık alanları farklı iki gazetecinin gözlem, anı ve mesleğe ilişkin değerli değerlendirmeleri var iki kitapta. 60+ meslekdaşların Soykan’ın kitabını,   yaşı -30 olan gazetecilerin de özellikle Karaelmas’ın kitabını okumalarında yarar var. Böylelikle gençler mesleklerinin yakın geçmişi hakkında b

YÜZ YILLIK AMA YÜZÜ YOK CUMHURİYET’İN

Derin ve ayrıntılı bir muhasebeye girişip,  Cumhuriyet’in yani son yüzyılın olumlu ve olumsuz yanlarını irdeleyip tartışacağımıza, geçmişle yüzleşeceğimize, kutlama törenleri saplantısına çakıldık kaldık. Lider kültündeyiz hala. Tek Adam rejiminin sinsi Cumhuriyet ve Atatürk karşıtlığı, Türk akademiasını, medyasını, STK’larını ve holdinglerini iyice Kemalperver hatta Kemalperest hale getirdi. Mutsuz ve çıkmaz, melankolik ve demode bir aşk!   Ragıp Duran   Siyasal İslam’ın yani Erdoğan rejiminin bu yıl Cumhuriyet’in ilanının 100. yılını kutlama etkinliklerini, Filistin yası bahanesiyle iptal etmesi hakiki, sahte, konjonktürel ve yapısal Kemalistleri, bu arada toplumun önemli bir kesimini fena halde kızdırdı. Rejim, 100. yıl için zaten kasıtlı olarak hiçbir hazırlık yapmamıştı, İsrail’in Gazze saldırısı olası etkinlik ve törenleri iptal etmek için iyi bir bahane olarak kullanıldı. Ne var ki, sözümona muhaliflerin, iktidarın bu hamlesine karşı çıkarken öne sürdükleri gerekçelerd

SİVİL DİKTA VE MEDYA

Analitik Bakış'ın sorularına yanıtlar: 1) ‘Sivil dikta’ iddialarının 20 yıl önce de yine medyada, Hürriyet’in manşetiyle yer aldığı basına yansıdı. Medyanın bu süreçteki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? RD: ‘Sivil Dikta’ sözcüğünün 20 yıl önce DENİZ BAYKAL tarafından sarfedilmiş olması manidar. Askeri diktatörlüklere pek ses çıkarmayanlar, sivillikten çok hoşlanmaz. Sivil sözcüğü bizde, Türkçe’de çoğu zaman yanlış kullanılıyor. Sadece ‘’asker’in karşıtı’’ imiş gibi algılanıyor. Oysa ki Latince kökenli sivil sözcüğünün mesela fransızcadaki anlamı ‘Uygar’; ‘civilisation’ da uygarlık yani medeniyet. 20 yıldır medyada sivil/askeri bağlamlarda dikta meselesi hala tartışılıyorsa, bu memlekette demokrasinin düzeyi konusunda karamsar bir konumdayız demektir. Medya ise, özellikle egemen/yaygın medya ise, siyaset/askeriye/ekonomi ve ideolojiden özellikle de bu dört kutbun iktidar kulelerinden bağımsız ol(a)madığı için, son 20 yılda sivil ya da askeri dikta konusunda öyle elle