· Videolar, taze ve ilginç bir siyasi fenomen ne var ki
iktidar yeni tepki verebildi, muhalefet pasif, medya 3 maymun. Sonrası ne olur?
Ragıp Duran
Tek Adam rejiminde hukuk, basın özgürlüğü olmadığı için memleket gündemi,
suç örgütü liderinin videolarına esir düştü. Pazar’dan Pazar’a merakla
bekliyoruz adamın diyeceklerini.
Suç ya da hiç olmazsa suç kuşkusu var ama savcı yok, soruşturma yok.
İktidarın etrafa saçılan haksız, hukuksuz faaliyetleri, skandalları ve
yolsuzlukları var.
Çok boyutlu bir süreçten geçiyoruz. Siyasi, iktisadi, ideolojik, kültürel
açıdan ve güvenlik perspektifinden memleketin perişan halleri ekranda. En
komiği de dürüstlükten bahseden bir suç örgütü liderinin açıklamalarından
geldik buralara.
Yakın dönem Türkiye siyasi tarihinde herhalde hiçbir iktidar bu kadar
sefil, rezil ve çaresiz duruma düşmemişti. Cumhurbaşkanı 7. videodan sonra
beklendiği üzere Bakanını savunduğunu açıkladı. Neden ve nasıl’ını anlatamadan.
Çok geç değil mi? Bu kadar gecikme, hesaplaşmanın henüz bitmediğini
gösteriyor.’’Benden önceki İçişleri Bakanının oğlunun evinde para sayma
makineleri çıkmıştı’’ cümlesi çok ilginç değil mi Soylu’nun ağzında.
İşin içinde olan biri, yani yasadışı ve gayrı meşru işleri yapan birisi
çıkıyor, bizzat kendi gerçekleştirdiği saldırıları, bilgi sahibi olduğu
cinayetleri, yolsuzlukları, sahtekarlıkları, ahlaksızlıkları teşhir ediyor. İsim
vererek eski ve şimdiki resmi yetkilileri, yakınlarını suçluyor. İktidar, kimi
zaman belgeleriyle çoğu zaman da kişisel tanıklarıyla anlatılan bu cinayetler
konusunda somut en küçük bir itiraz, bir tekzip yayınlayamıyor. Yalanla tekzip
etmeye kalkınca da en geç 24 saat içinde yalanı ortaya çıkıyor
Cumhurbaşkanı uzun süre kendi bakanı ile suç örgütü lideri arasında sıkıştı kaldı.
İfşaatların üzerine somut olarak giden, yani videolarda söylenenleri
doğrulayacak, eksiğini giderecek ya da yanlışını düzeltecek, bir gazeteci de
yok ortalıkta. Türkiye’nin en güvenilir şahsiyeti, ‘’Babayiğit bir savcı’’
aradığını ilan etti.
Öte yandan, özellikle Kürtlere yönelik cinayet ve katliamlar nedeniyle en
fazla mağdur olan dolayısıyla da en fazla ilgilenmesi gereken HDP birkaç
açıklama yaptı, o kadar.
Oysa ki bölgeden son gelen duyumlara göre TSK şimdi Kürtlere karşı büyük
bir operasyon başlatıyormuş. Sıkışınca vur Kürtlere, milli birlik ve
beraberlik, vatan, millet, Sakarya ama kahrolsun Dicle ve Fırat… e nasıl olsa
sayın Mafya lideri de PKK aleyhinde görüş beyan etti. O zaman toparlarız
durumu… Bayraklar, Mehter Marşı hazır mı?
HDP dışındaki partiler de başarılı bir sınav veremedi.
Aslında SP’nin ifşaatları Tek Adam rejimini fena salladı hatta Saray
dökülüyor. Ne var ki, toplayan yok.
Mezopotamya Ajansında yayınlanan bir söyleşide http://mezopotamyaajansi29.com/tum-haberler/content/view/135519, videolarda yayınlanan
konuşmaların anlamını değerlendirmeye çalışmıştım. Yeni Yaşam gazetesinde
yayınlanan bir söyleşide de https://www.youtube.com/watch?v=undlJQN7cPk
yurttaşların bu videolara neden bu kadar merak sardığını, SP’nin nasıl
kahraman haline getirildiğini anlatmıştım.
Süreç henüz bitmedi. Hatta sıra henüz yeni geldi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a.
Son tweet’lere göre abi-kardeş ilişkisinde, Tayyip Bey, Biden amca
karşısında mahcup duruma düşmesin diye SP, helalleşmeyi NATO Zirvesi sonrasına
bırakmış. Diplomasiyi de hesaba katan bir mafya liderimiz var. Milletini ve
devletini ne kadar sevdiğini de böylece göstermiş oldu. Ne mutlu Türküm diyene!
Her yeni videoda yeni konular gündeme geliyor. Bugüne kadar yayınlanan
konuşmalarda üç önemli nokta var:
-
SP, seçici
davranıyor. İktidarın tüm pisliklerini dökmek gibi bir derdi yok. İstediği yani
işine gelen konuları anlatıyor.
-
Bu düzenin bu
iktidarın parçası olan ve bu aralar konjonktürel olarak iktidarın bazı
isimleriyle ihtilafa düşen video yıldızından topyekün bir rejim eleştirisi
beklemek safdillik olur herhalde. Yine de SP’nin ne zaman nerede duracağı,
kiminle nerede nasıl uzlaşabileceği ve bu ifşaatları ne kadar ve nereye kadar sürdürebileceği
meçhul. İfşaatların ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğunu da henüz tam olarak
bilemiyoruz. Erdoğan’ın SS’nin arkasında olduğunu açıklamasından sonra SP,
acaba Reis’e yönelik gizli bilgileri teşhir eder mi? İlk emareler özel hayata
ilişkin olduğu için cazip değil.Erteleme ile hem yurtseverlik taslamış oldu hem
de ‘’teasing’’ yapıyor SP.
-
SP, son
olarak Doğu Perinçek’e twitter üzerinden verdiği yanıtta da tekrar etti.
‘’Benim derdim kişisel’’ dedi. ‘’Devletime zarar vermem’’ temasını yineledi.
Zaten son videosundaki Alevi ve Kürt meselesi konusundaki tutumu da devlete
zarar vermeyeceğinin iki somut kanıtı olmuştu.
Konu açılmışken geleceğe dair hissiyatımı da yazayım. Saray’ın bir sözcüsü
zaten açıkladı: Devlet gereğini yapacaktır, dedi. Bunun tercümesi şudur: SP
susturulacak. Nasıl? Belki uzlaşarak belki de uzlaşmadan, yani şiddetle.
Erdoğan zaten zor da olsa SS tercihini açıklayarak SP’ye taviz
vermeyeceğini beyan etmiş oldu. Gerçi SS’i harcasa bu sefer de ‘’Reis’i Mafya
yönlendiriyor’’ diyeceklerdi.
Devlet kendisini, kendi içinden gelen kliklere karşı da korumasını bilir.
İç rakipleri de elimine eder.
Cinayetler, rüşvetler, yolsuzluklar, yasadışı ve gayrı meşru ama resmi
faaliyetler diz boyu, adam kayırmalar, usulsüzlükler gırla, almış başını
gidiyor… Böyle bir manzara romanlarda ya da sinema filmlerinde olur da, gerçek
hayatta pek olmaz. Gel gör ki Türkiye’de oldu, oluyor, bu gidişle de daha
olacağa benzer.
Global medyanın bazı organlarındaki haber ve değerlendirmelerde özellikle
7. videodan sonra Türk devletine yakıştırılan kartvizitte bir değişiklik oldu.
Son 5 yıl içinde, global medyada ayrıca akademik literatürde Türkiye
Cumhuriyeti devleti, Amerikan siyasal bilgiler terminolojisiyle kronolojik
olarak ‘’Failed State’’ ("Düşkün devlet", "Aciz
devlet", "Çökmüş devlet", "Batık devlet","İflas etmiş devlet"deniyor. Ancak diplomatik olarak ,
"Başarısız devlet" deyimi yaygın kabul görüyor), ‘’Rogue
State’’
(Haydut devlet, Eşkiya devlet ya da Serseri devlet) olarak nitelendiriliyordu. Son
zamanlarda artık ‘’Narco-state’’ (Uyuşturucu Kaçakçılarının devleti) olarak
adlandırılıyor. Son Başbakan’ın oğlu ‘’merak’’ ya da ‘’insani yardım’’ saikiyle
Latin Amerika’ya gidip uyuşturucu trafiği konusunda planlar yapmakla itham
edilirse o devlet de uyuşturucu devleti olarak anılıyor.
Bunları hep yabancı basından öğreniyoruz.
Gazetecilik, Tek Adam rejiminde
çoktan yerlerde, çünkü sallandı ve döküldü. Onu da toplayan çıkmadı henüz.
(SON/RD)
Yorumlar