Ana içeriğe atla

Ragıp Duran: 
Özgürlükçü Demokrasi listenin başındaymış, 
sıra diğerlerinde
·         güncel
·         09:03 29 Mart 2018
·     
ANKARA - Gazeteci ve medya eleştirmeni Ragıp Duran, Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi’ne polis baskınıyla el konulmasına ilişkin, “Özgürlükçü Demokrasi, anlaşıldı ki, listenin başındaymış. Yarın öbür gün, bağımsız gazetecilik yapmaya çalışan, Saray’a biat etmeyen diğer yayın organlarını da benzeri bir gelecek bekliyor” dedi.
Gazeteci ve medya eleştirmeni Ragıp Duran, Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi ve gazetenin basımının yapıldığı Gün Matbaası'na polis baskınıyla el konulmasını değerlendirdi. Duran, “Muhalefet ya da aykırılık değil, farklı sesler tek adam istibdatına bir fiske bile vursa kendileri açısından tehlikeli. Çok sağlam ve dirençli bir mevkide durmadıklarının farkındalar. Bu nedenle her alan dümdüz edilmeli. Cizre’yi, Sur’u yıkanların, Kürt haklarını savunan bir gazeteye düşmanca yaklaşmaları beklenir” dedi.

‘TMSF’Yİ ARAYA SOKMALARI MANİDAR’

Gazetenin, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’ndan  (TMSF) görevlilerin araya girmesiyle yayın hayatına son verilmesinin “manidar” olduğuna vurgu yapan Duran, “Ne var ki KHK ile ya da herhangi bir mahkeme kararı ile bu gazeteyi yasaklamak mümkün iken, araya TMSF’yi sokup kayyım marifetiyle Özgürlükçü Demokrasi’nin yayım hayatına son vermeleri de manidar. Yurtiçinde özellikle de uluslararası alandaki tepkileri ciddiye mi alıyorlar ki” diye konuştu.

‘ANKA KUŞU GİBİ HER SEFERİNDE KÜLLERİNDEN DOĞDU’

Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi’nin daha öncede yasaklama ve kapatmalara maruz kaldığını ve buna karşı gazetenin köklü mücadele geleneğine değinen Duran, “Bu trajik durum onların başına ilk kez gelmiyor. Ama bu gazete Anka Kuşu gibi her seferinde küllerinden yeniden doğdu. Çünkü yayım politikası ile ya da yayım tarzı ile hemfikir olalım olmayalım, bu gazetenin, ardılları ve çocukları Türkiye toplumunda, Türkiye siyaset dünyasında bir değerler manzumesine tekabül ediyor. Gazeteye kayyım atamakla bu değerleri, bu zihniyeti, bu mücadele ruhunu ortadan kaldırmak mümkün değil” diye konuştu.

‘SARAYDA AYNA OLMAYINCA…’

İktidarın medya üzerindeki yöneliminin devam edeceğini vurgulayan Duran, “Özgürlükçü Demokrasi, anlaşıldı ki, listenin başındaymış. Yarın öbür gün, bağımsız gazetecilik yapmaya çalışan, Saray’a biat etmeyen diğer yayın organlarını da benzeri bir gelecek bekliyor. Çünkü bütün medya manzarasında toplam tiraj içinde belki en fazla yüzde 5 oranına ulaşabilen 5-6 gazete, Tek Adam’ın gözünde terörist, komünist, vatan haini… İnsanın evinde, pardon Saray’ında ayna olmayınca böyle suçlamalar yapabiliyor.”

‘GÖKKUŞAĞI YARATMALIYIZ’

Bu anlamıyla bağımsız gazetecilik yapmak isteyen gazeteciler için yeni bir dönemin başladığını belirten Duran, “Türk, Kürt, Marksist Sosyal-Demokrat, Anti-kapitalist Müslüman, Liberal Sosyalist ayrımı yapmadan tek adamın, tek medyasına karşı, bütün muhaliflerin, barış ve özgürlük ilkesi altında gökkuşağı yayın organını yaratmakla görevliyiz” diye belirtti. 

MA / Diren Yurtsever 
(Mezopotamya Ajansı)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Apo 1999/Öcalan 2025

* Soleimani ve Şocai, Öcalan’ın ‘’Demokratik Konfederalizm’’ ve ‘’Türkiyelileşme’’ tezlerini, PKK liderinin 1999 öncesi ve sonrası açıklama, demeç ve kitaplarına dayanarak eleştiriyor. Sonuçta sahneye çok farklı bir Öcalan portresi çıkıyor. Ragıp Duran İran Kürdistan’ı yani Rojhilatlı iki akademisyen Kamal Soleimani ve Behruz Şocai ’nin ‘’Kürtlerin Devletsizlik Paradoksu - Öcalan’ın Konfederalizm ve Türkiyelileşme Stratejileri’’ başlıklı 247 sayfalık ve 2025 tarihli kitabı Palgrave Macmillan(Springer) tarafından yayınlandı. Kitabın Türkçe çevirisi de DOZ yayınlarınca Temmuz 2025’de Türkiyeli okura sunuldu. Bu akademik çalışmanın özü, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Misak-ı Milli, Ulus-Devlet, Türk-Kürt ilişkileri, KCK, sosyo-politik bir araç olan Kürtçe konularında İmralı öncesi ve İmralı sonrası yayınladığı kitap, demeç ve açıklamalarının kıyaslanması. İki akademisyen, Öcalan’ın bu temel konularda son 26 yılda büyük değişimler gerçekleştirdiğini ayrıntılı alıntılarla kanı...

Kanlı hayalet aslında 104 yıldır tepemizde

* Talat Paşa’nın şahsından çok temsil ettiği ideoloji ve paradigma T.C açısından bugün hala hayati bir öneme sahip. Talat Paşa sadece İttihat Terakki ve 1915 ile organik olarak bağlantılı değil. O bugünkü T.C nebulasının belleği, kalbi ve beyni. Ragıp Duran Güncellikte sürekli olarak çıkmaza girince, ne geçmişi anlayabilir insan ne de geleceği tasarlayabilir. Osmanlı’dan T.C’ye geçiş çok sorunlu, çok zor ve çok kanlı. 102 yıl bir toplum için çok uzun bir süre değil. Ama yeni kurulan Kemalist rejim inatla ve ısrarla, bir asır boyunca iktidarın siyasi/ideolojik/kültürel/pedagojik aygıtlarını kullanarak geçmişi bağımsız, özgür ve nesnel bir şekilde değerlendirmedi. Kendi çıkarlarına uygun devletçi, milliyetçi hatta ırkçı bir ‘’hikaye’’ üretip yaygınlaştırdı. Geçiş sürecinin (1908-1923 ve sonrası) tüm olumsuzluklarını ya gizledi ya da tahrif etti. Ermeni Soykırımı, Kürt Sorunu ve Pontos Rum Konusu bu olumsuzlukların en bariz olanları. Kemalist ideoloji, iktidarının meşruiyetini sağlama...

Şahin Alpay’ın Anıları / İlginç ve Zengin bir Hikâye ama…

  * 70’lerde Maocuların idolü sonraları Cemaatin kendi deyimiyle sosyal liberal yazarı başarılarını, düş kırıklıklarını, pişmanlıklarını kaleme almış. Parlak bir öztanıtım broşürü, zengin bir özkutlama kataloğu. Ragıp Duran   En eski ünvanı ‘’Maoculuğu Türkiye’ye getiren Adam’’ olan Alpay, Lejand yayınlarından çıkan 564 sayfalık anılarının birinci cildinde son 80 yılın Şahin Alpay’ını biraz da o dönemleri anlatıyor. Alpay, benden 10 yaş büyük. O, Aydınlık’tan ayrıldığı yıllarda ben yeni yeni PDA’cı oluyordum. 70li yılların başında Şahin Alpay ve Halil Berktay bizim için hareketin en önemli ideologları ve gerçek birer devrimci aydındı. Kendisini çok az tanırım. Ama bilgisi, kültürü, çalışkanlığı, içtenliği ve dürüstlüğü konusunda sanırım kimse olumsuz bir yargıda bulunamaz.     Kitap piyasaya çıktığında, Medyascope, Apaçık Radyo ve Serbestiyet’de anılar hakkında yayınlanan söyleşileri izledim. Cazipti. Ancak kitabı okuduktan sonra bu mecralarda söyleşi...