Ana içeriğe atla

MAVİ TULUM /Renaud (*)

Suphi Nejat Ağırnaslı’nın anısına….

Yavaşça kapattı kapıyı
‘’Anne’’ uyanmasın diye
Fırlattı Humanité’yi kanapenin üstüne
Kedinin yanına
Gitti çöktü bir köşeye
Başı ellerinin arasında

50 yaşında, ihtiyar sayılmaz
Ama n’apacak bu mavi tulumunu
Sefertasını ve kasketini
Bütün hayatı o torbanın içindeydi…

Hep kederli yıllarını düşündü
Ellerinde hala makine yağı
Sonra bir de oğlu aklına geldi
O berhava etmek istemişti her şeyi
Oğlan yokken patladı her şey
Acısız gürültüsüz

Allah’tan hayır gelmez
N’apacak bu mavi tulumunu
Amele kollarını
Bütün hayatı alın terindeydi

Neden bugün aklına geldi oğlu
On yıl olmuştu çekip gideli
‘’Ben kaçıyorum, sen bitmişsin,
Bir köle gibi kalacaksın’’
Görüyor musun evlat
Bugün ben bir hiç’im…

Hala canı çok sıkkın
N’apacak bu mavi tulumunu
Kızıl Bayrağını, Lenin’ini
Bütün hayatı üzerinde çalıştığı makinedeydi

Belki de uyandıracak ‘Anne’yi
Ve diyecek ki ona:
‘’Yine mektup yok ama dönecek bir gün
O hep bizi düşünüyordur, merak etme
Orada Nikaragua’da, Gerilla’da’’

‘Lanet olsun bu insanlara, lanet olsun Tanrı’ya’
Dedi içinden, asarken tulumunu duvara
Benim oğlum benden iyi anladı
Bu rezilliği berhava etmenin mutluluğunu


(*) Renaud’nun 1994 tarihli ‘A la Belle de Mai’ başlıklı albümünden ‘Son Bleu’.

http://www.dailymotion.com/video/xqonf_renaud-son-bleu_music

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kanlı hayalet aslında 104 yıldır tepemizde

* Talat Paşa’nın şahsından çok temsil ettiği ideoloji ve paradigma T.C açısından bugün hala hayati bir öneme sahip. Talat Paşa sadece İttihat Terakki ve 1915 ile organik olarak bağlantılı değil. O bugünkü T.C nebulasının belleği, kalbi ve beyni. Ragıp Duran Güncellikte sürekli olarak çıkmaza girince, ne geçmişi anlayabilir insan ne de geleceği tasarlayabilir. Osmanlı’dan T.C’ye geçiş çok sorunlu, çok zor ve çok kanlı. 102 yıl bir toplum için çok uzun bir süre değil. Ama yeni kurulan Kemalist rejim inatla ve ısrarla, bir asır boyunca iktidarın siyasi/ideolojik/kültürel/pedagojik aygıtlarını kullanarak geçmişi bağımsız, özgür ve nesnel bir şekilde değerlendirmedi. Kendi çıkarlarına uygun devletçi, milliyetçi hatta ırkçı bir ‘’hikaye’’ üretip yaygınlaştırdı. Geçiş sürecinin (1908-1923 ve sonrası) tüm olumsuzluklarını ya gizledi ya da tahrif etti. Ermeni Soykırımı, Kürt Sorunu ve Pontos Rum Konusu bu olumsuzlukların en bariz olanları. Kemalist ideoloji, iktidarının meşruiyetini sağlama...

Kemalizm’de Hyper Enflasyon

  * İçeriği pek muğlak, dün-bugün-yarın her derde deva olarak önerilen, dev heykel ve portreleri ile tahayyülümüzü baskı altına alan zihniyetin etraflı bir yapı sökümüne ihtiyacı var.   Yerine cazip, çağdaş, popüler yeni bir siyasi-toplumsal proje lazım. Ragıp Duran Sayıları giderek azalsa da Türkiye’ye gelen yabancılar/turistler bize en çok şu soruyu soruyor: ‘Sizde neden her yerde Atatürk heykelleri, posterleri, portreleri var?’. Biz belki içeriden bakıp anlayamıyoruz ama başka ülkelerle kıyaslama yapınca Türkiye’deki Atatürk tutkusunun ne kadar yaygın, ne kadar güçlü olduğunu saptayabiliriz. Her devletin saygıdeğer bir kurucu babası, sevgi ve minnetle anılan askeri ya da siyasi bir lideri tabi ki var. ABD’de G.Washington, SSCB’de pardon Rusya’da V.I.Lenin, Çin’de Mao Zedung, Kore’de Kim Il Sung, Fransa’da De Gaulle… Ama bu ülkelerin hiç birinde lider kültü bizdeki Atatürk düzeyinde değil. Bir başka çelişki d...

Şahin Alpay’ın Anıları / İlginç ve Zengin bir Hikâye ama…

  * 70’lerde Maocuların idolü sonraları Cemaatin kendi deyimiyle sosyal liberal yazarı başarılarını, düş kırıklıklarını, pişmanlıklarını kaleme almış. Parlak bir öztanıtım broşürü, zengin bir özkutlama kataloğu. Ragıp Duran   En eski ünvanı ‘’Maoculuğu Türkiye’ye getiren Adam’’ olan Alpay, Lejand yayınlarından çıkan 564 sayfalık anılarının birinci cildinde son 80 yılın Şahin Alpay’ını biraz da o dönemleri anlatıyor. Alpay, benden 10 yaş büyük. O, Aydınlık’tan ayrıldığı yıllarda ben yeni yeni PDA’cı oluyordum. 70li yılların başında Şahin Alpay ve Halil Berktay bizim için hareketin en önemli ideologları ve gerçek birer devrimci aydındı. Kendisini çok az tanırım. Ama bilgisi, kültürü, çalışkanlığı, içtenliği ve dürüstlüğü konusunda sanırım kimse olumsuz bir yargıda bulunamaz.     Kitap piyasaya çıktığında, Medyascope, Apaçık Radyo ve Serbestiyet’de anılar hakkında yayınlanan söyleşileri izledim. Cazipti. Ancak kitabı okuduktan sonra bu mecralarda söyleşi...