Ana içeriğe atla

ESKİ ASİ/YENİ ASİ


kurt

Galatasaray’ın ‘asi’ futbolcusu Engin Baytar’ın  Ferrari’si ile korkunç bir kaza yaptığı haberini, Metin Kurt, bu sabah  (24 Ağustos Cuma) gazetelerde herhalde okuyamadı. Çünkü Metin, Spartaküs’ün ve Di Stefano ile Metin Oktay’ın yanına doğru yolculuğa çıkmıştı. Çok uzun bir dönem ‘Asi’ sıfatı öncelikle ve esas olarak Metin Kurt için kullanılırdı.
1966 yılında başlayıp 1979 yılında sona eren futbol hayatında, Metin Kurt kadar renkli futbolcu pek gelmedi. Onun Ferrari’si yoktu, öyle zırt pırt  kırmızı kartla sahadan atılmazdı, aksine hem futbolu hem şahsiyeti son derece ince, nazik ve efendiydi.  80’li yıllarda önce Spor-Sen’i  sonra Devrimci Spor Emekçileri Sendikasını kurdu. Endüstriyel   futbola karşı mahalle futbolunu, ‘6’da devre, 12’de biter, 3 korner bir penaltılı baklava’ maçlarını savundu.  Klüplerdeki  ağalara karşı oyuncuların sigorta, emeklilik,  parasız izin  gibi sosyal koşulları için mücadele etti.  Aslında Türkiye’nin erken bir  Jean Marc Bosman’ı idi.
Bugün aramızdan ayrılan  Metin Kurt’un değerini anlamak için şunu da eklemek gerekir: 37 kez milli olmuş bu futbolcu, sendikal mücadele nedeniyle Galatasaray klubünden  ve neredeyse tüm resmi futbol dünyasından adeta aforoz edilmişti. Ama bugün hakkında kitap yazılıp(*) şarkı bestelenen Metin Oktay, Lefter Küçükantonyadis’in yanına 3. büyük efsane futbol emekçisi olarak kayda geçti. 2011’de  rock grubu Kesmeşeker’in ‘Doğdum  Ben Memlekette’ CD’sindeki bir şarkının adı ‘Metin Kurt Yalnızlığı’.(**)
(*) M.Kurt hakkındaki kitabın yazarı Vecdi Çıracıoğlu. Başğı ‘Gladyatör: Futbol Arenalarında Bir İsyanın Hikayesi, Metin Kurt’. Everest Yayınları 2009
Bu yazı, BBC Türkçe Servisinin spor haberleri sayfasında da yayınlandı. http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/08/120824_duran_metin_kurt.shtml



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kanlı hayalet aslında 104 yıldır tepemizde

* Talat Paşa’nın şahsından çok temsil ettiği ideoloji ve paradigma T.C açısından bugün hala hayati bir öneme sahip. Talat Paşa sadece İttihat Terakki ve 1915 ile organik olarak bağlantılı değil. O bugünkü T.C nebulasının belleği, kalbi ve beyni. Ragıp Duran Güncellikte sürekli olarak çıkmaza girince, ne geçmişi anlayabilir insan ne de geleceği tasarlayabilir. Osmanlı’dan T.C’ye geçiş çok sorunlu, çok zor ve çok kanlı. 102 yıl bir toplum için çok uzun bir süre değil. Ama yeni kurulan Kemalist rejim inatla ve ısrarla, bir asır boyunca iktidarın siyasi/ideolojik/kültürel/pedagojik aygıtlarını kullanarak geçmişi bağımsız, özgür ve nesnel bir şekilde değerlendirmedi. Kendi çıkarlarına uygun devletçi, milliyetçi hatta ırkçı bir ‘’hikaye’’ üretip yaygınlaştırdı. Geçiş sürecinin (1908-1923 ve sonrası) tüm olumsuzluklarını ya gizledi ya da tahrif etti. Ermeni Soykırımı, Kürt Sorunu ve Pontos Rum Konusu bu olumsuzlukların en bariz olanları. Kemalist ideoloji, iktidarının meşruiyetini sağlama...

Kemalizm’de Hyper Enflasyon

  * İçeriği pek muğlak, dün-bugün-yarın her derde deva olarak önerilen, dev heykel ve portreleri ile tahayyülümüzü baskı altına alan zihniyetin etraflı bir yapı sökümüne ihtiyacı var.   Yerine cazip, çağdaş, popüler yeni bir siyasi-toplumsal proje lazım. Ragıp Duran Sayıları giderek azalsa da Türkiye’ye gelen yabancılar/turistler bize en çok şu soruyu soruyor: ‘Sizde neden her yerde Atatürk heykelleri, posterleri, portreleri var?’. Biz belki içeriden bakıp anlayamıyoruz ama başka ülkelerle kıyaslama yapınca Türkiye’deki Atatürk tutkusunun ne kadar yaygın, ne kadar güçlü olduğunu saptayabiliriz. Her devletin saygıdeğer bir kurucu babası, sevgi ve minnetle anılan askeri ya da siyasi bir lideri tabi ki var. ABD’de G.Washington, SSCB’de pardon Rusya’da V.I.Lenin, Çin’de Mao Zedung, Kore’de Kim Il Sung, Fransa’da De Gaulle… Ama bu ülkelerin hiç birinde lider kültü bizdeki Atatürk düzeyinde değil. Bir başka çelişki d...

Şahin Alpay’ın Anıları / İlginç ve Zengin bir Hikâye ama…

  * 70’lerde Maocuların idolü sonraları Cemaatin kendi deyimiyle sosyal liberal yazarı başarılarını, düş kırıklıklarını, pişmanlıklarını kaleme almış. Parlak bir öztanıtım broşürü, zengin bir özkutlama kataloğu. Ragıp Duran   En eski ünvanı ‘’Maoculuğu Türkiye’ye getiren Adam’’ olan Alpay, Lejand yayınlarından çıkan 564 sayfalık anılarının birinci cildinde son 80 yılın Şahin Alpay’ını biraz da o dönemleri anlatıyor. Alpay, benden 10 yaş büyük. O, Aydınlık’tan ayrıldığı yıllarda ben yeni yeni PDA’cı oluyordum. 70li yılların başında Şahin Alpay ve Halil Berktay bizim için hareketin en önemli ideologları ve gerçek birer devrimci aydındı. Kendisini çok az tanırım. Ama bilgisi, kültürü, çalışkanlığı, içtenliği ve dürüstlüğü konusunda sanırım kimse olumsuz bir yargıda bulunamaz.     Kitap piyasaya çıktığında, Medyascope, Apaçık Radyo ve Serbestiyet’de anılar hakkında yayınlanan söyleşileri izledim. Cazipti. Ancak kitabı okuduktan sonra bu mecralarda söyleşi...