Ana içeriğe atla

‘’MGK Kararları 1984’ü, davalar 1981’i andırıyor’’



29 Ekim 2010 YENİ ÖZGÜR POLİTİKA


Deneyimli gazeteci Ragıp Duran, PKK’nin eylemsizlik kararının TSK’yi rahatsız ettiğini söyledi.

Sorularımızı yanıtlayan Ragıp Duran, MGK’nin son kararlarına dikkat çekerek, PKK’ye ağırlık verilen iki sayfalık bildirinin, 1984’deki ve sonraki dönemdeki sıradan, klasikleşmiş bildirilere çok benzediği yorumunu yaptı. “Üstelik MGK toplantısı yetmemiş olsa gerek ki, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve kuvvet komutanları bir zirve daha yapmışlar. Bu bildiri sayesinde AKP’nin İkinci Kürt Açılımı da ciddi herhangi bir adım gerçekleştiremeden sona ermiş oldu” şeklinde konuşan Duran, “MGK bildirisi ile TSK, AKP’ye mi mesaj gönderdi” sorusunu yöneltti.



“PKK’nin eylemsizlik kararı kaçınılmaz olarak TSK’yı rahatsız etti” diyen gazeteci Ragıp Duran, bunun nedenini ise, “Çünkü bu karar saldırganın kim olduğu, savaşı kimin daha çok istediği konusunda belirli bir işaret ve adres gösteriyordu” sözleriyle açıkladı. TSK’nin ve AKP’nin Kürt meselesini esasen ve neredeyse sadece bir asayiş meselesi olarak algılamaya eğilimli olduğunu dile getiren Duran, “TSK, savaş biterse, varlık nedeni sorgulanır endişesinde. AKP, çatışmalar sona ererse, bölgede etkinliğini kaybeder kuşkusuyla hareket ediyor” dedi. Türk medyasını da eleştiren Ragıp Duran, “Türk egemen medyasının da desteği ile ve bir dizi milliyetçi/Kürt karşıtı gelenek, önyargı yüzünden, Türk toplumu içinde de zaman zaman linç boyutuna ulaşan bir savaş yanlılığı var” tespitinde bulundu.

‘KCK davası, nispi bir tasfiyedir’

KCK davası konusunda ise Ragıp Duran, “İddianameyi okuyan her yurttaş, bu davanın hukuki değil siyasi olduğunu anlıyor” diyerek, şu değerlendirmede bulundu: “Kürt dünyasının seçilmiş yerel yöneticilerini, kapatılmış partinin önde gelenlerini, eski milletvekili ve belediye başkanlarını tutuklayarak, sahayı boşaltmak istiyorlar. Nispi bir tasfiye bu. Böylelikle gerek AKP gerekse F tipi teşkilat, Kürt bölgesinde güç kazanmayı amaçlıyor. KCK davası, Kürt dünyası içindeki barışçı eğilimleri de ortadan kaldırıp bir provokasyonla savaşçılara göz kırpmak istiyor. Davanın ilk duruşma günü, Diyarbakır’daki Adalet Sarayı’nın önü, KCK mağdurlarıyla dayanışma açısından başarılı bir mesajdı.”

Gazeteci Duran son olarak, AKP’nin Türkiye’deki Kürt meselesini, Suriye, Irak ve Irak Kürdistan Özerk İdaresi aracılığıyla çözebileceğini sandığına vurgu yaparak, “Konunun birinci sıradaki doğrudan muhatapları olan BDP, Kandil ve İmralı hesaba katılmadan, ciddiye alınmadan gerçekleştirecekleri hiçbir girişimin başarı şansı yok” diye konuştu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Apo 1999/Öcalan 2025

* Soleimani ve Şocai, Öcalan’ın ‘’Demokratik Konfederalizm’’ ve ‘’Türkiyelileşme’’ tezlerini, PKK liderinin 1999 öncesi ve sonrası açıklama, demeç ve kitaplarına dayanarak eleştiriyor. Sonuçta sahneye çok farklı bir Öcalan portresi çıkıyor. Ragıp Duran İran Kürdistan’ı yani Rojhilatlı iki akademisyen Kamal Soleimani ve Behruz Şocai ’nin ‘’Kürtlerin Devletsizlik Paradoksu - Öcalan’ın Konfederalizm ve Türkiyelileşme Stratejileri’’ başlıklı 247 sayfalık ve 2025 tarihli kitabı Palgrave Macmillan(Springer) tarafından yayınlandı. Kitabın Türkçe çevirisi de DOZ yayınlarınca Temmuz 2025’de Türkiyeli okura sunuldu. Bu akademik çalışmanın özü, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Misak-ı Milli, Ulus-Devlet, Türk-Kürt ilişkileri, KCK, sosyo-politik bir araç olan Kürtçe konularında İmralı öncesi ve İmralı sonrası yayınladığı kitap, demeç ve açıklamalarının kıyaslanması. İki akademisyen, Öcalan’ın bu temel konularda son 26 yılda büyük değişimler gerçekleştirdiğini ayrıntılı alıntılarla kanı...

Kanlı hayalet aslında 104 yıldır tepemizde

* Talat Paşa’nın şahsından çok temsil ettiği ideoloji ve paradigma T.C açısından bugün hala hayati bir öneme sahip. Talat Paşa sadece İttihat Terakki ve 1915 ile organik olarak bağlantılı değil. O bugünkü T.C nebulasının belleği, kalbi ve beyni. Ragıp Duran Güncellikte sürekli olarak çıkmaza girince, ne geçmişi anlayabilir insan ne de geleceği tasarlayabilir. Osmanlı’dan T.C’ye geçiş çok sorunlu, çok zor ve çok kanlı. 102 yıl bir toplum için çok uzun bir süre değil. Ama yeni kurulan Kemalist rejim inatla ve ısrarla, bir asır boyunca iktidarın siyasi/ideolojik/kültürel/pedagojik aygıtlarını kullanarak geçmişi bağımsız, özgür ve nesnel bir şekilde değerlendirmedi. Kendi çıkarlarına uygun devletçi, milliyetçi hatta ırkçı bir ‘’hikaye’’ üretip yaygınlaştırdı. Geçiş sürecinin (1908-1923 ve sonrası) tüm olumsuzluklarını ya gizledi ya da tahrif etti. Ermeni Soykırımı, Kürt Sorunu ve Pontos Rum Konusu bu olumsuzlukların en bariz olanları. Kemalist ideoloji, iktidarının meşruiyetini sağlama...

Volkan Vural’ın Anıları: Tozpembe Gözlüklü Olağan Bir Büyükelçi

* Büyükelçi Volkan Vural anılarında, çocukluk, ilk gençlik, tahsil hayatı ile Seul, Moskova, Tahran, New York, AB Genel Sekreterliği görevlerinde bulunduğu yılları yazmış. Diğer meslektaşları gibi üstün başarılarını, diplomatik zaferlerini anlatıyor. Neyse ki iki perçem itiraz ve eleştiri de var yazdıklarında. Ragıp DURAN Volkan Vural’ın Doğan Kitap’tan çıkan, 2. baskısı 2025 Temmuz ayından yapılmış 429 sayfalık ‘’Olağanüstü ve Tam Yetkili Bir Büyükelçinin Belleğinde Kalanlar’’ başlıklı kitabını okudum. Aslında kitabın henüz ortalarına gelmeden içimden bir ses ‘’Sen bu kitabı okumuştun!’’ dedi. Yoo emindim, ilk defa okuyordum. Biraz yoklayınca belleğimi anladım: Son dönemde okuduğum sefirlerin anı kitapları, birçok bölümde, aynı tornadan çıkmışçasına birbirine çok benziyor. Hepsi çok çalışkan, çok idealist, usta diplomatların yanında yetişiyorlar, atandıkları yabancı başkentlerde hemen onur ve gururla   ‘’Yüce Devletimizi’’   temsil ederken fevkalade önemli işlere imza ...