Ana içeriğe atla

Kayıtlar

SPOTLİGHT: GAZETECİLİĞİN İTİBARLI VE IŞIKLI YILLARI

Boston’un yerel gurur kaynaklarından Globe gazetesi, Katolik Kilisesinin 34 yıldır süren çocuk taciz skandallarını, adliyenin, bazı avukatların, hemşehrilerin ve tabi ki kilisenin sıkı engellemesine rağmen ortaya çıkardı. Din ya da dindarlık gerçek karşısında ne yapıyor? ABD’nin Doğu Kıyısının entellektüel kenti Boston’un bir kaç özel simgesi var: Basket takımı Boston Celtics, beyzbol takımı Red Sox, Harvard Üniversitesi, MIT, Wellesley College ve 1872’den beri yayınlanan Boston Globe gazetesi. WASP (Beyaz, anglo-sakson, protestan) nufus ile Katolik İrlandalı göçmenlerin de kenti olarak bilinen Boston, 2015 yapımı ‘Spotlight’ filmi ile gündemde.  Boston Globe’a yeni atanan Genel Yayın Yönetmeninin ‘Yahudi’ olması, filmde, kentin önde gelenleri arasındaki muhabbetlerde, pek sık geçiyor. Genellikle de olumsuz bir eda içinde... Keza Spotlight ekibinden bir muhabirin Boston’da doğmuş olmasına rağmen Portekizli olması,  gazeteci dostu sıkı avukatın kendi Ermeniliğini açıkça ifa

İç dinamikler sorunu çözemezse dış dinamikler müdahale eder

Gazeteci- medya eleştirmeni Ragıp Duran'la medyanın bugünü ve geleceği üzerine söyleşimizin ikinci bölümünde dış politika turu yaptık ve AKP hükümetinin Kürt politikasını konuştuk. 1978'den bu yana Hürriyet, Cumhuriyet ve Gündem gazetelerinin yanı sıra AFP’de ve BBC’de görev yapan Duran, halen Libération gazetesinin Türkiye muhabiri. 40 yıla yaklaşan gazetecilik yaşamı boyunca İstanbul ve Ankara'nın yanı sıra Londra, Amsterdam, Paris ve Boston gibi dünyanın önemli merkezlerinde bulunan Ragıp Duran, bu birikimden bakarak, "Mevcut dünya sistemi, yerel unsurların sapmalarına bir ölçüye kadar izin verebilir, ama bir yerden sonra, özellikle kendi çıkarlarını da tehdit etmeye başladığı zaman, bir şekilde müdahale eder" diyor. Esat PALA 06 Mart 2016 Siz gazeteciliğin yanı sıra Türkiye’deki siyasi gelişmelere ve Türk dış politikasına da hayli ilgilisiniz. Önce, özellikle dış politikada durumu özetleyerek başlayalım. Türkiye, nasıl oldu da bugün yedi düvelle kavgalı

Bir kararla Türk yargısı bağımsız oldu diyemeyiz

Gazeteci- medya eleştirmeni Ragıp Duran, Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki ‘hak ihlali’ kararının halen tutuklu bulunan 32 gazeteci için bir içtihat olması gerektiği düşüncesinde. “Ama ne yazık ki, yapısal olarak HSYK’yı hesaba katarsak, yandaş medyanın baskılarını hesaba katarsak, bu beklentinin bir güvencesi yok” diyen Ragıp Duran’la medyanın bugünü ve geleceğini konuştuk. Esat PALA Öncelikle, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün serbest bırakılmalarıyla başlayalım. 3 ayı aşan bir tutukluluk süresi… Davanın yarattığı tartışma ortamı ve sonrasında gelen Anayasa Mahkemesi’nin “kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğine” ilişkin kararı. Tüm bu yaşananlara ilişkin neler söyleyeceksiniz? Gerek gözaltına alınmaları gerekse tutuklanmaları hukuki kriterlere göre bakıldığında bir skandal. Özellikle iddianame yayınlandıktan sonra bu tutuklamanın ne kadar vahim bir olay olduğu ortaya çıktı. Çünkü Ca

Büyük Korku, Büyük Gözaltı

Mavi Daktilo: Türk Medyasının Vesikalık Resmi Peki, siyasi iktidar neden medyaya karşı bu kadar çok baskı uyguluyor? Tüm bu anti-demokratik, yasadışı ve gayrı meşru baskıların nedeni nedir? Siyasi iktidar, başta Erdoğan olmak üzere, çok ağır ithamlar altında ve korku içinde. Bu nedenle siyasi iktidarın büyük bir medya mekanizmasına ihtiyacı var. Bu mekanizma en az suçlamalar kadar büyük olmalı ki, iktidar kendisini tüm bu suçlama ve eleştirilerden koruyabilsin. Peki, medya niye bu kadar teslimiyetçi ve niye iktidarın gönüllü hizmetçisi? Totemi, tabusu ne, Aşil Topuğu neresi? Ragıp Duran’ın 27 Ocak’ta Avrupa Parlamentosu Sol Grubu tarafından  düzenlenen konferansta yaptığı konuşmaya(*)  bağlanıyoruz, egemen Türk medyasının vesikalık fotografına bakıyoruz 2 yıl aradan sonra yeniden günyüzüne çıkan Express dergisinin Şubat 2016 tarihli 141. sayısının kapağı . Bugün Türkiye’de medyada ve kamu alan ında Kürt meselesi hakkında yazmak ya da konuşmak zordur,

SİZ BU MEDYA HEP BÖYLE Mİ GİDECEK SANIYORSUNUZ?

Restorasyon Dönemi Hazırlıklarına Başlamak Gerek Erdoğan ve AKP devleti, insanlarda, doğada, hukukta, ekonomide, eğitimde, medyada ve diğer sektörlerde büyük tahribatlar yarattı. Bu yıkımı temizleyip yeni bir gelecek kurabilmek için tüm olumsuzluklarla yüzleşmek gerekir. Bilanço çıkaracağız, döküm yapacağız, ayrıntılı ve somut bir sorgulama gerek. Sonra da yaptırımlar uygulanacak ki, bu olumsuzluklar bir daha yaşanmasın. Medya alanı için bir dizi öneri... Türkiye’de R.Tayyip Erdoğan ve AKP yönetimi,  özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra, insanlık, hukuk, ekonomi ve maliye, doğa, çevre, eğitim, medya gibi çok çeşitli alanlarda olağanüstü büyük tahribatlar gerçekleştirdi. AĞIR TAHRİBAT BİLANÇOSU Kürdistan’da ve diğer bölgelerde onlarca çocuk, genç ve yaşlı insan öldürüldü. Bu katliam ve cinayetlerin çoğu, ciddi bir soruşturmaya tabi tutulmadan gündemden düşürüldü. Kürtler, Aleviler, solcular Gezi’den bu yana morg kapılarında, cenazelerde, taziyelerde bir araya gelebi

Charlie Hebdo’nun Aylan Şoku!

Fransa’da yayınlanan   ‘aptal ve yaramaz’ ayrıca ‘Sorumsuz’ dergi, Charlie Hebdo (CH), 13 Ocak tarihli sayısında yer alan   Aylan(*) karikatürü ile ‘yine    şok yarattı’. Google’da ‘Aylan ve   Charlie Hebdo’ yazınca 124.000 kadar alıntı çıkıyor. Bunların çoğu da CH ve karikatürü çizen derginin yeni yöneticisi Riss’in ‘ırkçı’ , ‘rezil’ olduğu yönünde. CH bu eleştirilere sayfalarında doğrudan yanıt vermedi ama Yazı İşleri Müdürü Gérard Biard,  M100 Medya ödülünü Berlin’de alırken yaptığı konuşmada bu tür karikatürlere değinirken dedi ki, ‘Bu karikatürlerde hiciv var. Hiciv bir şok yaratmalı. Şok yaratmıyorsa iyi bir karikatür değildir’. Biard ayrıca, sosyal medyada Aylan karikatürünü kınayanların önemli bir çoğunluğunun 7 Ocak saldırısını sürdürdüğünü  söyledi. Keza, ‘Barış İçin Karikatür’  kollektifi sözcüsü, Le Monde’un 1. sayfa    karikatürcüsü Plantu da, ‘Bu karikatür aslında Avrupalı ırkçıları inceden kınıyor’ görüşünde. Libération’un medya eleştirmeni Daniel Schneid

Fransız siyasi mizah dergisi Charlie Hebdo

Düşünce, İfade, Basın Özgürlüğü mü Dini De ğerlerle Alay Etmek mi? Baskından sonra çıkan ilk sayı 7 milyon sattı. ''Her şey affedildi- Ben Charlie'yim'' 2015 y ılının 7 Ocak günü Paris’te siyasi mizah gazetesi Charlie Hebdo’nun merkezine yönelik silahlı saldırı sonucunda,  haftalık yazı işleri toplantısını yapmakta olan on karikatürist, yazar, gazeteci ve iki polis memurunun öldürülmesi, Müslümanlık, Terörizm, Batı’da yaşayan Doğulular yani Göçmenler, Entegrasyon, Asimilasyon gibi zaten tartışılan konuları yeniden gündeme getirdiği gibi, ‘DİN ve MEDYA’ temasını da tartışmaya açtı. Gerek Fransa ve Bat ı Avrupa’da, bir nebze daha az ve farklı da olsa Müslüman toplumlarda, Charlie Hebdo örneğinden yola çıkarak, bir dizi soruya yanıt aranmaya başlandı. Aynı sorulara çok farklı hatta bazen tamamen zıt içerikli yanıtlar önerilmiş olması, konunun kolay kolay kapanamayacağını, tartışmanın süreceğini gösteriyor. Üstelik tarafların giderek birbirinden uzak