Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Elimizdeki kitap, yüzümüzün karşısındaki ekran

  Dünya Kitap Günü Sohbeti * Yurttaşların basılı kitap ve elektronik medyadaki metinlerle ilişkisi ne tür farklar içeriyor? Her geçen gün kitap okuyan insan sayısı azalıyor, kitapçılar kapanıyor.   Kitapsız bir topluma doğru mu gidiyoruz? Ragıp Duran   Merhaba, Dünya Kitap Günü nedeniyle düzenlediğimiz bu söyleşiye Goethe’den bir alıntıyla başlamak istiyorum: ‘ ’İki ömrüm olmasını isterdim. Biri yaşamak, diğeri okumak için!’’ . Tartışılması gereken bir söz bu.   Çünkü yaşam ile okumak iki ayrı, iki farklı hatta iki zıt kavram değil. Okumak, yaşamın bir parçası. Hatta okumak, yaşamın tamamlayıcısı. Ancak okuyunca yaşamın gerçek anlamını kavrayabilir, ancak okuyunca yaşamın tadına varabiliriz. Goethe belki de okumanın hayat kadar önemli olduğunu belirtmek için bu sözü sarfetmiştir. Canlı varlıklar arasında, yani insanlar, hayvanlar, bitkiler, doğal hücreler arasında sadece insanlar kitap okuyor. Ne yazık ki bütün insanlar kitap okumuyor. Hayatında satın aldığı makinenin k

Haluk Şahin: Babıali’ye Son Tren

Kıdemli Bir Teorisyen/Pratisyenin Anıları * Kıdemli iletişim akademisyeni ve medya yöneticisi Haluk Şahin’in 3 ciltlik anılarının birinci kitabı çıktı. Olay, olgu, karakter ve portreler açısından zengin bir çalışma. Bursa’dan, Istanbul’dan, TRT Ankara’dan ve Nokta Istanbul’dan,   ABD’den, yakın dönem Türkiye medyasından ve siyaset sahnesinden renkli fotograflar…   Ragıp Duran Haluk Şahin’in son kitabı, ‘’Babıali’ye Son Tren’’ ‘’Yarım yüzyıllık medya yolculuğundan anılar ’’ (Önkapakta anılar, iç sayfada notlar(1) denmiş)   ve ‘’1957-1985’’ altbaşlıklarını taşıyor. İlgi ve merakla okudum. Şahin’in kalemi velut ayrıca hızlı ve akıcı. Ben iki oturuşta bitirdim kitabı.(Biz Kitap, 2024, İzmir,271 s.) Şahin, Türkiye’nin ilk iletişim akademisyeni. İşin hem teorik/akademik kısmında hem de mesleki cenahta yıllarını vermiş bir uzman. Kendisini az çok tanırım ve saygı duyarım. Gazetecilerin anılarını yazmalarını da büyük memnuniyetle karşılıyorum. Şahin’den, kendi açıkladığı üzere,

Ankara, 109 yıldır Ermeni soykırımını tanımayı reddediyor çünkü...

* Demokratik ülkelerin parlamento ve hükümetlerinin çoğu 1915 soykırımını tanımış olsa da, Türk rejimi anma törenlerini yasaklamaya devam ediyor ve Ermeni tabusunu muhafaza etmek  istiyor.   Ragıp Duran   23 Nisan Türkiye'de resmi olarak Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, çünkü aynı gün 1920'de Ankara’da   Mustafa Kemal'in Millet Meclisi açılmıştı. Ancak 24 Nisan 1915, İstanbullu 270 Ermeni aydın, sanatçı ve siyasetçinin Dâhiliye Nazırı Talat Paşa'nın emriyle tutuklandığı ve Ermeni soykırımının başladığı gün olarak kayıtlara geçti.   Bu kişiler Suriye çöllerine sürüldü ve çoğunluğu yollarda öldü ya da öldürüldü. Anadolu'nun dört bir köşesinde yaşayan yüz binlerce Ermeni de aynı akıbeti paylaştı. Ermeniler 1915'in ‘’İyileşmesi mümkün olmayan bir yara” olduğuna inanıyor. Türk rejimi bu yıl da, 1915’de Osmanlı İmparatorluğu'nda hayatını yitiren “1,5 milyon Ermeni” onuruna düzenlenen anma törenlerini yasakladı. Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdo

AMERİKA’DA BİR FENERBAHÇELİ

  Okumasını Bilirsen İyi Bir Kitap * Galatasaray Liseli ama Fenerbahçe futbolcusu Hasan Kamil Sporel’in ABD hatıratı (1913-20) dönemin Amerika’sını, oradaki üniversite ile spor dünyasını bir de önemli bir gerçeği anlatıyor: Batı’da Türk imajı… Ama bir başka hayati hakikat namevcut. Ragıp Duran Anı kitaplarının akademik, siyasi eserlere oranla çoğu zaman bir avantajı var: Yazar, mevki-makam sahibi değilse, hatıratını yazarken de yaşadıklarını, gördüklerini, duyduklarını hesap kitap yapmadan aktarıyorsa okura yeni, ilginç, değerli ve önemli bilgi ve bakış açıları sunabiliyor. Hasan Kamil Sporel’in Hatıraları ‘’Amerika’da Bir Fenerbahçeli’’ başlıklı kitap da (Yeditepe Yayınevi, Istanbul, Ocak 2024, 128 s.) bu kategoriye giren bir eser. Hatıralar, aslında ilk olarak 1928 yılında Resimli Gazete ’de tefrika edilmiş. Fenerbahçe Spor Klubü kongresi üyesi olan iki genç tarihçi Kenaroğlu ve Eymen tarafından yeniden yayına hazırlanmış. Köklü bir ailenin belli ki iyi terbiye ve eğitim

Sosyal Medya Gazeteciliği Nasıl Bozdu?

* İnternet, günlük yaşamımızda bir çok şeyi değiştirdi. Bu arada, özellikle bizde, sosyal medya, gazeteciliğin temel ilkelerini, misyon ve çalışma yöntemlerini fena halde bozdu. Keşke bozulan sadece medya olsaydı… Ragıp Duran   Baştan belirteyim: ‘’Eskiden her şey daha iyi idi’’ diyenlerden değilim. Teknolojik ilerleme ve yeniliklerin kişisel ve toplumsal hayatımıza neler kattığını, neleri değiştirdiğini izlemeye anlamaya çalışıyorum. Yeniliklerin olumlu yönlerini kavramaya, kullanmaya meyilliyim.   Tarih’e meraklıyım. TV ekranlarında ya da sosyal medyadaki milliyetçi-devletçi hatta ırkçı medya maymunlarının geçmişe güzellemeler düzen, resmi tarihi öven, hakiki tarihi tahrif eden ya da gizleyen yayınlarını öfkelenerek de olsa arada sırada izliyorum. Tarih, benim için esas olarak bugünü anlamak hatta yarını öngörmek açısından önemli ve değerli.    Tarih aslında geçmişte yapılan gazeteciliğin sentez ve analizi. Bugün yapılan gazetecilik de, zaten yarın tarihi yazmak için kulla