GÜNDEMİN TARİHİ
Charlie Hebdo biraz da Fransa’dır. Villon’un, Proudhon’un, Brassens’in,
Coluche’ün Fransası… Acımasız, iğneleyici üslubuyla zengin bir geleneği temsil
eden “gazi dergi”nin soyağacını anlamak için, Fransız tarihinde kültürel,
siyasi bir gezinti...
Nevi şahsına münhasır bir dergi Charlie Hebdo. Paris’teki amcaoğlu Canard Enchainé ile bir çok ortak
noktası olmasına rağmen, Charlie
mahallenin sapanla camları kıran, küfürbaz veledi; Canard ise galiba biraz ağır abi. Londra’da Private Eye, Moskova’da vakti zamanında Krokodil, New York’ta Mad
ya da burada Gırgır-Leman hepsi
farklı içerikte ve yaklaşımda mizah dergileri ama, hiçbiri Fransız Charlie’si gibi baldırı çıplak değil.
Galiba zaten bu nedenle de Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, “Charlie
Fransa’dır” derken bunu kastediyordu. Egosantrik yanları pek zayıf olmayan
Fransızların çoğu, öyle gelişigüzel her şeye “bu Fransa’dır” demez.
7 Ocak’tan sonra Fransa’da ve
dünyanın bir çok yöresinde yer gök ‘Je Suis Charlie’ diye inlerken, Champs-Elysées
bulvarının sonundaki ünlü Arc de Triomphe’un tepesine olduğu gibi Paris
Belediye binasının ön cephesine ve başkentte daha bir çok mekana dev harflerle
‘Je suis Charlie’ ya da ‘Paris c’est Charlie’ (Paris Charlie’dir) sloganı
yazıldı.
En son 68 öncesinde Jean-Paul
Sartre, Quartier Latin’de bizim Libération
gazetesinin illegal dedesi sayılan La Cause du Peuple’ü (Halkın Davası) alenen ve
militanca satarken, polis kendisini gözaltına almaya kalkışmış; amirim, genel müdürüm,
valim, bakanım derken iş dönemin cumhurbaşkanım Charles de Gaulle’e kadar
gitmiş, o da kibirli sesiyle “Katiyyen dokunmayın, Sartre demek Fransa demektir”
demiş.
Charlie hakkında 7 Ocak’tan sonra
yerli ve yabancı basında herhalde binlerce yazı yayınlandı. Birkaç tane de ben
yazdım (bkz. www.apoletlimedya.blogspot.com).
Charlie ile Fransa arasında
yakınlaşma/benzeşme ötesindeki bu özdeşleşme, aslında Le Monde’un kurucusu Hubert Beuve-Méry’nin ünlü “Her ülke layık
olduğu gazeteyi çıkarır” saptamasını da doğruluyor. New York Times nasıl ki ancak ABD’de, Der Spiegel Almanya’da yayınlanabiliyorsa; Le Monde, Libération ve
esas oğlan Charlie Hebdo da ancak
Fransa’da yayınlanabilir. Tıpkı bizde yayınlanan bazı gazeteler gibi…
Charlie,
sadece entelektüel ve kültürel Fransa’nın bir sembolü değildi. 7 Ocak’tan sonra
o dünyanın bir ikonu oldu. Sıradan ya da özellikle çoğunluğu oluşturan Fransızın
da aynadaki biraz deforme imajı idi. O kategoriye mensup olanlar yemeye içmeye
düşkündür, bir de sürekli dırdır yapar, hiçbir şeyden memnun değildir, hep daha
iyisini ister, keyfine düşkündür, gülmeye de…
7 Ocak’tan önce toplam tirajı 45-55
bin civarında olan Charlie, siyahlara
bürünmüş kalaşnikoflu teröristlerin saldırısına neden uğradı? Resmî gerekçe İslâmiyet’e
ve Hazreti Muhammed’e sövgü… Oysa ki bu gerekçe doğru olsa bile, Avrupa’da,
mesela Hollanda’da ve Fransa’da sabah akşam yabancılara, göçmen işçilere,
özellikle de Müslümanlara hakaret eden, onları aşağılayan politikacılar ve bu
ırkçı görüşleri temel yayın politikası olarak benimsemiş aylık, haftalık neyse
ki marjinal yayın organları var. Bunlar
aşırı-sağcı, yabancı düşmanı, ırkçı, antisemit politikacılar ve yayın
organları. Kalaşnikofluların gerekçesi doğru olsa bu tür hedefler seçilirdi
değil mi? Charlie ise sadece siyasi
mizahın değil aynı zamanda basın özgürlüğünün bir nevi sembolü. Hedef olmasının
bir nedeni de bu… Marjinal ırkçıların etkisi zayıf. Charlie ise düşük tirajına
rağmen, iç tutarlılığı, bağımsızlığı ve özgürlüğü sayesinde kaçınılmaz olarak
daha fazla dikkate alınıyor.
Jean-Marie Le Pen, son olayda ‘Ben
Charlie değilim’ diyerek safını belli etti. İlginçtir, Arap ve Müslüman
oldukları için saldırganları açıkça savunamıyor ama, mağdur Charlie ile bir arada anılmak da işine
gelmeyince, ‘Ben Charlie değilim’! İyi ki değilsin zaten… Charlie’ye karşı açıp kaybettiği kaç dava var?
Charlie’nin
kültürel/entelektüel kılcal damarlarına girip tarihine indiğimizde çok zengin
bir birikimle karşılaşıyoruz. Şimdi şurada karşımıza geçip uzun künye çekse
bile, belki kendisinin bile hatırlayamayacağı isimler, akımlar, kitaplar var
söyleminde.
Şarapla peynir Fransız mutfağında
ne ise, akıl ve mizah da Fransız kültüründe, tarihinde, basınında o…Fransızcada
‘esprit’ sözcüğü boş yere hem ‘ruh’, hem ‘zeka’ anlamına gelmiyor.
Ortaçağ Fransa’sında Kilise’nin ve
Katolik inancının altında ezilmiş bir aydın kitlesi var. Dogmanın bini bir
para. Kırsal Fransa henüz gülmüyor, mizah pek çekingen, komik bile değiller
henüz. Yine de Charlie’nin tozlu,
örümcek ağlı arşivinde, etrafı biraz temizlesek, Rutebeuf (1230-1285), François
Villon (1431-1463) ve François Rabelais’ye (1483-1553) rastlayabiliriz. Bu üç
şair düzene bir şekilde başkaldırmış yazdıklarında. Aralarında katil, hırsız
olanı da var, üniversite hocası olan da. Hepsi de inancın körlüğüne karşı,
aydınlığın, bilimin ilk ışıklarını çakmaya çalışmış. Ortada henüz laiklik yok,
ama Tanrı ile ruhban sınıfı ile kapışmalar var ince ince: ‘Ey gökteki Tanrı
Baba/ Sen orada kal/ Biz burada rahatız”.
Bu üç şairle ama galiba en çok
Villon’la Charlie arasında çok sayıda köprü, arabulucu var.
Yani Villon’u en az beş yüzyıl ileriye taşıyanlar. Brecht’ten Debussy’ye,
Brassens’ten Léo Ferré’ye, Bob Dylan’dan Joan Baez’e, Félix Leclerc’den
Renaud’ya kadar yüzbir sanatçı Villon’a selam çakmış. Üstelik Beaudelaire,
Rimbaud ve Verlaine’de de kah Villon’dan, kah Rutebeuf’den bazen de
Rabelais’den dizeler, çağrışımlar var. Aynı kültür ailesinin bireyleri yani.
Fransız Charlie’nin Fransız ideolojik babalarından biri de hiç kuşkusuz
Pierre-Joseph Proudhon (1809-1865). Anarşizmin ilk teorisyen ve ideologlarından
biri olan Proudhon, işçi kökenli bir aydın. “Mülkiyet hırsızlıktır” sloganının
mucidi.
Bugün Belçika ile birlikte
çizgi-romanın anavatanı sayılan Fransa, siyasi karikatür alanında önemli bir
ülke. Fransız gazetelerinin neredeyse hepsinde hâlâ birinci sayfada siyasi
karikatür yayınlanır. Bu alanın önemli isimlerinden biri de Honoré Daumier
(1808-1879). O da İmparator’u bir “garip” çizdiği için 6 ay kodese tıkılmış
eski bir Charlie.
İşin sırrı laiklikte
Bütün mesele, Ortaçağ’ın bu
durağan/tutucu/dinci toplumunu zelzeleyle yıkan 1789 Büyük Fransız İhtilali. Kilisenin
malı mülkü arazileri sıfırlanıyor, daha da önemlisi dinin ve din adamlarının
zihinlere taktığı kelepçeler çözülüyor.
Mesela 1791’de “Blasphème” suç
olmaktan kanun marifetiyle çıkartılıyor. “Blasphème”in en kısa tanımı, “dinî,
kutsal olana yönelik saygısız söylem”. Çünkü artık laik Fransa’dayız. Herkesin
dinî vecibelerini özgürce yerine getirmesini sağlayan laiklik, aynı zamanda
inanç sahibi olmayanların özgürlüğünü de güvence altına alıyor. Ama eskiden
neredeyse resmî din olan Katolikliğin önündeki koruma kalkanı kaldırılıyor. Çünkü
laik devlet, yurttaşlarının zaten özel hayatının bir parçası olan dinî
aidiyetleri konusunda tamamen kör durumda. Devletin Katolikliği ya da başka
herhangi bir dini koruması söz konusu değil laik rejimlerde. Yani Fransa’da “PeygamberiMİZ”,
“Peygamber EfendiMİZ” muhabbeti yok.
Charlie’ye
yönelik olarak, yayınları özellikle de karikatürleri nedeniyle şimdiye kadar
Müslüman, Katolik, Musevi cemaatlerinin temsilcileri ile makaraya sardığı
tarikatlerin avukatları onlarca dava açtı, büyük kısmını kaybettiler. Çünkü
Fransız yasal düzeni ve adliyesi, Diyarbakır 2. Asliye Ceza gibi “dinî değerler
basın özgürlüğünden daha önemlidir” tezini benimsemiyor. Düşünce, ifade ve basın
özgürlüğü, ayrıca bu konudaki AİHM içtihadı ve nihayet son yıllarda yavaş yavaş
hukuki zemine kavuşmaya başlayan “alay etme/mizah hakkı” sayesinde Charlie yüklü tazminatlardan kurtuluyor.
Charlie,
evet baştan beri anarşist ve tanrıtanımaz bir yayın çizgisini sürdürüyor. Ama
sanıldığının aksine herhangi bir dine özel olarak gıcığı yok. Charlie’nin derdi dogmalar ve tabular.
Dolayısıyla dogmaların ve tabuların en müsait yatağı olan tüm dinlere eşit
mesafede ve bu dinlerin şiddet yanlısı yönleri, rasyonalite karşıtı tutumları
ile alay ediyor.
Charlie’nin
en önemli özelliklerinden biri de bizzat kendisinin hiçbir tabusu ve dogması
olmaması. Bu da derginin iç tutarlılığı açısından önemli, hatta tayin edici.
Tek derdi bağımsız ve özgür olmak. Bu nedenle de çıktığından bu yana bir santim
olsun paralı ilan/reklam almaz. Yayın yönetmeni Charb, son olarak derginin fiyatını dokuz yıl boyunca 2 euro’da
tuttuktan sonra 2010 Haziran’ında 2.5 Euro’ya çıkarttıkları sayıda şöyle
demişti: “Tek gelirimiz abone ve satış. Bir de arada sırada yayınladığımız
derleme albümleri. Reklam almıyoruz, çünkü reklam alırsak yayın politikalarımız
bağımsızlığını yitirir, biliyoruz. Piyasada sadece reklam geliriyle çıkan bir
sürü ‘bedava gazete’ var, ama onların yayın politikasında bu reklamların
ağırlığı açıkça görülüyor. Biz bedava değiliz sadece 2.5 euro’ya bağımsız bir
gazete yapıyoruz”.
1789’dan sonra Fransa tarihindeki
bütün ilerici, devrimci gelişmelerin bir şekilde Charlie’ye yansıdığını görüyoruz. 1871 Paris Komünü’nün ruhu, Charlie’nin hem mülkiyet yapısında hem
de yazıişleri atmosferinde yaşamaya devam ediyor. Derginin sahibi sadece çalışanlar,
yazıişleri ise yatılı erkek okulu yatakhanesi havasında. İçeriden gelen
bilgilere göre Philippe Val’in genel yayın yönetmenliği döneminde bu hava biraz
kışladakine benzediği için başta Willem olmak üzere bir çok çizer yazıişleri
toplantısına katılmamış. “Prof. Choron ve Cavanna varken bizim toplantılar acaip neşeli/gırgır
geçerdi. Val geldi uzun monologlar devri başladı”demişti Willem.
68 Baharı’nın politik gençliği
1789’dan sonra Charlie’yi Charlie yapan
ikinci büyük siyasi-tarihî-toplumsal hadise 1968. Aslında Charlie’nin
1960’da yayına başlayan babası Hara-Kiri’nin
kurucu, yönetici ve çalışanları 68’de öyle pek genç filan değillerdi; hatta
tohuma kaçmaya bile başlamışlardı. Ama 68’in devrimci, tabu sorgulayan, yenilik
arayan, yaratıcı, gırgır atmosferi kaçınılmaz olarak Hara-Kiri’yi de etkisi altına aldı. Hatta 68 Baharı’na kadar daha
çok toplumsal ve kültürel yergi konusunda uzmanlaşan Hara-Kiri, sonrasında daha siyasi, daha ideolojik içerikli bir
mizah anlayışı geliştirdi.
Hara-Kiri
olsun aylık ya da haftalık (Hebdo) Charlie
olsun, bu akımın çıkardığı yayın organlarının tarihi aslında biraz da Fransa’da
sansürün tarihi. Yasaklamalar, matbaadan ya da bayiden toplatmalar, açılan kamu
davaları, devlet yöneticilerinin hakarete uğradıklarını öne sürüp açtıkları
şahsi tazminat davaları, aşırı-sağcı ve bazı hafif solcuların Charlie’ye karşı yürüttükleri
aşağılama/karalama kampanyaları, hep dergiyi susturmaya yönelikti.
Aslında kalaşnikofluların da amacı
aynı idi. Ama sonuç Streisand etkisi ya da bumerang etkisi oldu. Charlie, bütün Fransa basın tarihinin
rekorunu kırıp 7 milyonluk satışa ulaştı. Son sayı 25 ülkede satışa sunuldu,
internetde Türkçe dahil olmak üzere 16 dile çevrildi. Bir karikatürün balonunda
kalaşnikoflu siyahlı adama karşı kocaman bir dergi satan dağıtımcı çocuk
bağırıyordu: Charlie Ekber!
Charlie Hebdo’nun nüfus
kağıdından tarihler
1960 Prof. Choron, Cavanna, tıfıl mizahçıları eğitmek üzere
kurdukları Zéro (Sıfır) dergisinden
sonra genç Cabu ve Wolinski’yle aylık Hara-Kiri’yi
yayınlamaya başlıyor. 2 bin satış.
1969 Hara-Kiri haftalık
yayına başlıyor. De Gaulle’ün 1970 Kasım’ında ölümünden sonra yasaklanıyor.
23 Kasım 1970 Charlie
Hebdo’nun ilk sayısı.
1969-81: Eski Hara-Kiri, Charlie Hebdo adıyla yayına devam
ediyor. Satış 150 bin
1981 Charlie, şarkıcı Renaud’nun
da arkadaşı anarşist şaklaban Coluche’ün cumhurbaşkanlığı seçimleri 1. turunda
yarı-resmî yayın organı oluyor.
23 Aralık 1981: Charlie
Hebdo 580. sayısını yayınladıktan sonra geçici olarak kapanıyor.
1992 Ekonomik zorluklar nedeniyle 10 yıl yayınına ara vermiş olan Charlie, Renaud ve müzisyen Philippe
Val’ın mâli desteğiyle yeniden yayına başlıyor.
2006 Danimarka’nın Jyllands-Posten
gazetesinde çıkan Hazreti Muhammed karikatürleri iktibas ediliyor. Bu sayı 400
bin satış yapıyor.
2006 Fransız Kültür Bakanlığı, Daumier adına düzenlenen bir törende
çizgi-roman ve karikatürün önemine vurgu yaparken Charlie’nin çizerlerine saygı gösterisinde bulunuyor.
2009 Toplam satış 13 bini abone olmak üzere 53 bin.
2011 Yine Muhammed karikatürleri yayınlayan ‘Sorumsuz Dergi’ Charlie’nin
binası kundaklanıyor. Ertesi sayı “Şeriat Hebdo” başlığı ile ve “Yazı İşleri
Müdürü: Muhammed” künyesi ile çıkıyor.
2014 Dergi ekonomik olarak zor duruma düşüyor. Yayın yönetmeni
Charb, yardım kampanyası açıp 200 bin Euro topluyor.
(*) #tarih dergisi Şubat 2015 sayısından
Yorumlar