Dicle Haber Ajansının sorusuna yanıt:
14 Kasım 2009
Kürt meselesinin TBMM çatısı altında tartışılması önemli ve anlamlı. Ne var ki AKP’nin hazırlıksız ve beceriksiz bir şekilde gündeme getirdiği Kürt meselesi vesilesiyle, CHP ve MHP’nin ırkçı-devletçi özelliklerinin bir kez daha ve bariz bir şekilde ortaya çıkmasının yanı sıra Türk resmi ideolojisinin yani Kemalizm görüntülü milliyetçi militarizmin saldırgan niteliği ve mevcut gücünün ortaya çıkması sağlanmış oldu. Sadece Batılı milletvekillerinin değil, Türk aydın ve yurttaş nufusunun önemli kesiminin Kürt meselesi konusunda hem ne kadar bilgisiz hem de –dolaylı olarak- ne kadar önyargılı olduğunu anladık.
AKP kurmayları ise, ciddi, ayrıntılı, uzun vadeli bir planları olmadığı için, ayrıca belki de daha önemlisi, Kürt meselesini çözebilecek demokratik ve entelektüel birikim ve yeteneğe sahip olamadıkları için TBMM oturumunu muhalefetle uğraşma arenası haline getirdi.
Kürt meselesini çözmek için sorunun köken, neden, tarihçe, aktör ve dinamiklerini incelemek/irdelemek/tartışmak gerekirken, İç işleri Bakanının koordinatörlüğünde sanki sıradan bir asayiş sorununu çözmeye yönelik zayıf bir proje dosyası oluşturan AKP, bir yandan DTP/PKK/İmralı öte yandan TSK/MHP/CHP’nin arasında sıkışıp kalmışa benzer. Bu nedenle de bir yandan meseleyi çözmek için ‘gerekirse 550 milletvekilini feda ederiz diyor’, Habur karşılamasının ardından da efelenip ‘İlk başa geri döneriz’ tehdidini savuruyor. AKP çelişkiler denizinde boğulma tehlikesiyle karşı karşıya: Hem Kürt sorununu çözecek hem de 1982 Anayasa’sına dokunmayacak; Hem Kürtlerin taleplerini karşılayacak hem de üniter devlet, milli birlik beraberlik, arslan ordumuz sloganlarından vazgeçmeyecek.
Açılım fikri çok iyi. AKP’nin açılım uygulaması çok kötü.
14 Kasım 2009
Kürt meselesinin TBMM çatısı altında tartışılması önemli ve anlamlı. Ne var ki AKP’nin hazırlıksız ve beceriksiz bir şekilde gündeme getirdiği Kürt meselesi vesilesiyle, CHP ve MHP’nin ırkçı-devletçi özelliklerinin bir kez daha ve bariz bir şekilde ortaya çıkmasının yanı sıra Türk resmi ideolojisinin yani Kemalizm görüntülü milliyetçi militarizmin saldırgan niteliği ve mevcut gücünün ortaya çıkması sağlanmış oldu. Sadece Batılı milletvekillerinin değil, Türk aydın ve yurttaş nufusunun önemli kesiminin Kürt meselesi konusunda hem ne kadar bilgisiz hem de –dolaylı olarak- ne kadar önyargılı olduğunu anladık.
AKP kurmayları ise, ciddi, ayrıntılı, uzun vadeli bir planları olmadığı için, ayrıca belki de daha önemlisi, Kürt meselesini çözebilecek demokratik ve entelektüel birikim ve yeteneğe sahip olamadıkları için TBMM oturumunu muhalefetle uğraşma arenası haline getirdi.
Kürt meselesini çözmek için sorunun köken, neden, tarihçe, aktör ve dinamiklerini incelemek/irdelemek/tartışmak gerekirken, İç işleri Bakanının koordinatörlüğünde sanki sıradan bir asayiş sorununu çözmeye yönelik zayıf bir proje dosyası oluşturan AKP, bir yandan DTP/PKK/İmralı öte yandan TSK/MHP/CHP’nin arasında sıkışıp kalmışa benzer. Bu nedenle de bir yandan meseleyi çözmek için ‘gerekirse 550 milletvekilini feda ederiz diyor’, Habur karşılamasının ardından da efelenip ‘İlk başa geri döneriz’ tehdidini savuruyor. AKP çelişkiler denizinde boğulma tehlikesiyle karşı karşıya: Hem Kürt sorununu çözecek hem de 1982 Anayasa’sına dokunmayacak; Hem Kürtlerin taleplerini karşılayacak hem de üniter devlet, milli birlik beraberlik, arslan ordumuz sloganlarından vazgeçmeyecek.
Açılım fikri çok iyi. AKP’nin açılım uygulaması çok kötü.
Yorumlar