Ana içeriğe atla

Akil İnsanlar: Berktay memnun, Doğan kızgın





Süreç ilerledikçe gariplikler yoğunlaşıyor. Yasa yerine söz, akil insanlar yerine iktidar yanlıları kumpanyası… Bakalım daha neler göreceğiz. Böyle barış olur mu? Ya da bu olup bitene barış denir mi? Kürt sözcüğünü hiç duydunuz mu siz bu süreç başlayalı beri? 

Akil insanlar beklerken, hepsi de apaçık iktidar yanlısı adamlarla kadınlar listesi yayınlandı.
Neresinden tutsanız sakat, hatta komik bir durum.
Dikkat ettiniz mi, nasıl düzenli ve disiplinli halletmişler her şeyi… Halletmişler dedim ama, başbakan bizzat uğraşmış listeyle. Bu kadar insanı yedi bölgeye dağıt, sonra her bir gruba bir başkan, bir başkan yardımcısı, bir de sekreter ata… Kolay iş değil yani… Birini atarsın, öteki alınır, diğerini atamazsın, AKP’li bozulur… Ama serde Kemalist disiplin olunca, ben yaptım oldu.
Bu grupların hedefi ve çalışma süresi de belli oldu. Bir ay içinde konferans, seminer ve muhabbetlerle yurdun dört bir yanında Çözüm Süreci konusunda halkın olumlu algıya ulaşmasını sağlayacaklarmış.
Neden acaba? Bunca medyatik bombardıman yetmedi mi insanların ikna olmasına? Kamuoyu anketleri Erdoğan’ın yüzünü pek güldürmemiş galiba.
Neden acaba? Son oylamada seçmenlerin yüzde 50’sinin oyunu alan AKP, medyadaki yüzde 90’lara varan gücü mevcut iken, neden şimdi kalkıp Akil İnsanlar grubu kurup, memleketin dört bir yanına salıp ideolojik-siyasî seferberlik ilan ediyor?
Bir ay sonra CHP ve MHP de sürece destek verecek. BDP ve Öcalan da tüm hak, hukuk ve yetkilerini Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a teslim edecek değil mi? Inınınnııııııın!
Sinop’ta ya da Çorum’da Akil İnsanlar grubuna BDP muamelesi yapılırsa ne olacak?
Gruplardaki gazetecilere bakıyorum, onlar zaten yaklaşık on yıldır AKP’nin ne kadar başarılı, ne kadar olumlu bir iktidar olduğunu yazıp söylüyorlar. Anlaşılan yetmemiş, şimdi aynı misyonu belirli bir grup disipliniyle ve resmî olarak yapacaklar. Bizden bir arkadaş “bunlar bir şirketin Pazarlama/Halkla İlişkiler Departmanı gibi çalışmaya teşne” mealinde bir tespit yapmış. Doğru. Ne var ki bu çürük malı satmak o kadar da kolay olmasa gerek. Gazetelerinde şimdiye kadar yazdılar da, çizdiler de ne oldu? Yeni Şafak, Star, Bugün, Sabah ya da Taraf tiraj patlaması mı yaşadı?
Hakkını yemeyelim, medya içinde rekor atama Taraf gazetesinden. Tam beş akil insan bulmuş kim tayin etmişse. Bunlar daha kendi gazetelerini doğru dürüst çıkaramazken, halka gidip, Erdoğan’ın Çözüm Süreci’ni anlatıp insanları mı ikna edecekler Allah aşkına?
Akil grubun toplantılarında aşırı güvenlik önlemleri olacak mı? Çünkü sonra densizin biri çıkıp, akil insanların pek de akil olmadığını teşhir edip kanıtlayan bir soru sorar ya da tartışma açarsa ne olacak? Bir başkası sağdan ya da soldan süreci eleştirirse durum vahim değil mi? İdeoloji polisi derhal müdahale edecek mi? Aman sürece zarar gelmesin!
Herkes kendi işini yapsa daha iyi olmaz mı?
Taraf yazarı Halil Berktay pek memnun. Bir yerde, “Taraf’tan beş akil var” diye bir şey yazmış. Ne kadar övünse az!
Buna karşılık Halil Berktay’ın cahil versiyonu Nihat Doğan, kızgın. Çünkü onu listeye almamışlar! Bence Doğan haklı!
Bu gruba üye olmayı kabul edenler arasında şimdiye kadar kendini gazeteci ilan etmiş varsa, bilsinler, bu şaklabanlığın, bu iktidar show’unun meslekleriyle uyuşmadığını açıklayarak üyelikten istifa etmezlerse, gazeteci kimliklerini kaybederler. “İş yoğunlukları” ve sağlık durumlarını gerekçe gösteren Mehmet Barlas ve Taha Akyol’a da bravo! Diğer gazeteciler bu iki kişi kadar yoğun değiller anlaşılan!
Kürt cephesinden iki tepki okudum. Birincisi Altan Tan’dan. “Cüneyt Arkın neden yok? Rahmetli Danyal Topatan da olsa iyi olurdu” demiş. Helal olsun! Bu rezalete ancak bu cevap verilir.
Bir başka BDP yetkilisi, “Liste bizi pek tatmin etmedi. Tek tek değerlendirme yapmayacağım” diye yumuşak bir çıkış göstermiş. Etkisiz! Çözüm Süreci aslında baştan beri Erdoğan Süreci idi, bu durum her adımda daha çok ön plana çıkıyor.
Daha önce yazmıştım. Süreç, zaman geçtikçe, açık veriyor. İkili bir sorun nasıl olur da tek tarafın iradesiyle çözülür? 63 kişi içinde PKK’nin görüşlerini yansıtacak bir babayiğit neden yok? Bir komisyonun misyonu belirlenmeden üyeleri nasıl atanır? Yıldıray Oğur akil adam ise, Yaşar Kemal ya da Vedat Türkali sübyan cahil midir? Sinema sanatçıları ne arıyor çözüm sürecinde? Senaryo mu yazacaklar, yoksa rol mü kesecekler?
Öcalan, PKK, BDP ve haklı olarak Kürtler (çünkü geri çekilecek olan onların oğulları, kızları) geri çekilme için yasal teminat talep ediyor. Erdoğan, “gerek yok, ben söz verdim, yetmez mi?” diye karşılık veriyor.
Öcalan’ın kafasındaki akil insanlar komisyonu, iktidarın görüşlerini popülarize edecek bir grup değildi. O, iki taraf, yani TC Devleti ile PKK arasında diyaloğu, ilişkileri yumuşak, demokratik ve sürdürülebilir hale getirecek insanları kastediyordu. Dolayısıyla ya her iki tarafın ortak akil insanları ya da her bir tarafın seçeceği akil insanların bir araya gelmesiyle oluşacak bir komisyondu.
Zaten Öcalan “Kürt meselesinin çözümünden” ve “barış”tan söz ediyor. Erdoğan ise “terörle mücadele”den.
Akil insanların her birine, görevlerini kolaylıkla ifa edebilmeleri için acaba Terörle Mücadele Dairesi’nden birer kimlik mi çıkartmak gerekecek?


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İKİ DÖNEM, İKİ GAZETECİ, İKİ KİTAP

  Nilay Karaelmas ve Timur Soykan İKİ DÖNEM, İKİ GAZETECİ, İKİ KİTAP İlki 1970-90 dönemini, ikincisi bugünkü medya ortamını anlatıyor. Çok değişiklik pek az gelişme var. Hatta işler kötüye gidiyor. Ragıp Duran Nilay Karaelmas’ın ‘’Sosyal Medya Öncesi 1970, 1980, 1990 yıllarında Gazetecilik’’ (SBFBYYO-DER, Ankara 2023) başlıklı kitabı ile Barış İnce’nin Timur Soykan’la yaptığı nehir söyleşi çalışması ‘’İyi Gazetecilik, İyi ki Gazetecilik’’i (DeliDolu, İzmir, 2023)   eşzamanlı olarak okudum. Birincisi 120, ikincisi 111 sayfa. Her iki gazetecinin kalemi/söylemi, uslubu rahat, düzgün, akıcı olduğu için bir oturuşta okunabilecek kitaplar. İki ayrı dönemde muhabir olarak görev yapmış, uzmanlık alanları farklı iki gazetecinin gözlem, anı ve mesleğe ilişkin değerli değerlendirmeleri var iki kitapta. 60+ meslekdaşların Soykan’ın kitabını,   yaşı -30 olan gazetecilerin de özellikle Karaelmas’ın kitabını okumalarında yarar var. Böylelikle gençler mesleklerinin yakın geçmişi hakkında b

YÜZ YILLIK AMA YÜZÜ YOK CUMHURİYET’İN

Derin ve ayrıntılı bir muhasebeye girişip,  Cumhuriyet’in yani son yüzyılın olumlu ve olumsuz yanlarını irdeleyip tartışacağımıza, geçmişle yüzleşeceğimize, kutlama törenleri saplantısına çakıldık kaldık. Lider kültündeyiz hala. Tek Adam rejiminin sinsi Cumhuriyet ve Atatürk karşıtlığı, Türk akademiasını, medyasını, STK’larını ve holdinglerini iyice Kemalperver hatta Kemalperest hale getirdi. Mutsuz ve çıkmaz, melankolik ve demode bir aşk!   Ragıp Duran   Siyasal İslam’ın yani Erdoğan rejiminin bu yıl Cumhuriyet’in ilanının 100. yılını kutlama etkinliklerini, Filistin yası bahanesiyle iptal etmesi hakiki, sahte, konjonktürel ve yapısal Kemalistleri, bu arada toplumun önemli bir kesimini fena halde kızdırdı. Rejim, 100. yıl için zaten kasıtlı olarak hiçbir hazırlık yapmamıştı, İsrail’in Gazze saldırısı olası etkinlik ve törenleri iptal etmek için iyi bir bahane olarak kullanıldı. Ne var ki, sözümona muhaliflerin, iktidarın bu hamlesine karşı çıkarken öne sürdükleri gerekçelerd

SİVİL DİKTA VE MEDYA

Analitik Bakış'ın sorularına yanıtlar: 1) ‘Sivil dikta’ iddialarının 20 yıl önce de yine medyada, Hürriyet’in manşetiyle yer aldığı basına yansıdı. Medyanın bu süreçteki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? RD: ‘Sivil Dikta’ sözcüğünün 20 yıl önce DENİZ BAYKAL tarafından sarfedilmiş olması manidar. Askeri diktatörlüklere pek ses çıkarmayanlar, sivillikten çok hoşlanmaz. Sivil sözcüğü bizde, Türkçe’de çoğu zaman yanlış kullanılıyor. Sadece ‘’asker’in karşıtı’’ imiş gibi algılanıyor. Oysa ki Latince kökenli sivil sözcüğünün mesela fransızcadaki anlamı ‘Uygar’; ‘civilisation’ da uygarlık yani medeniyet. 20 yıldır medyada sivil/askeri bağlamlarda dikta meselesi hala tartışılıyorsa, bu memlekette demokrasinin düzeyi konusunda karamsar bir konumdayız demektir. Medya ise, özellikle egemen/yaygın medya ise, siyaset/askeriye/ekonomi ve ideolojiden özellikle de bu dört kutbun iktidar kulelerinden bağımsız ol(a)madığı için, son 20 yılda sivil ya da askeri dikta konusunda öyle elle