Ana içeriğe atla

MEDYATİK GERÇEK, HAKİKİ GERÇEĞE BİR ŞEY YAPAMAZ


Özgür Gündem'in kapatılmasına ilişkin sorularımıza bir yazıyla cevap veren Gazeteci Ragıp Duran şunları kaydetti:
"AKP devleti kendini güçlü göstermek için büyük bir yandaş medya şebekesi kurdu. Yandaş olmayanları da vergi cezaları, tutuklama ya da köşesinden, programından etme gibi yöntemlerle susturmaya çalıştı, çalışıyor.
Tüm bu tedbirlere rağmen AKP, yurt içinde de yurt dışında da her geçen gün puan kaybediyor, zayıflıyor. Müttefiklerinden uzaklaşıyor. Halen Türkiye siyasal arenasında AKP’ye karşı en etkili, üstelik de çok boyutlu muhalefet geliştirebilen tek akım Kürt hareketi.
AKP, Kürt hareketinin televizyonunu yasaklatıp gazetesini de kapatınca sanıyor ki bu muhalefet azalacak. Gazeteye karşı mücadele ideoloji meselesidir, siyasi sorundur. Mahkeme ile polis ile gazeteye karşı çıkılmaz. Fikriniz varsa karşı çıkarsınız. Gazete kapatmakla o gazetenin savunduğu davayı kapatmış olmuyorsunuz.
Medyatik gerçek, hakiki gerçek karşısında fazla bir şey yapamaz. Üstelik gazete kapatılınca onlar da biliyor ki kısa bir süre sonra bir başka gazete daha çıkacak. Özgür Gündem kapatıldı diye yüz binlerce insan Newroz kutlamalarından vazgeçecek değil herhalde değil mi? Gazete kapatmak artık siyasi bir mücadele aracı olmamalı. Bugün artık hiçbir güç, hiç kimseyi öyle ağzını filan kapatıp susturamıyor. Az tirajlı küçük bir gazeteden bu kadar çekinmek, yakıştı mı 17. büyük ekonominin ileri demokrasisine?" 

25 Mart 2012 tarihli Evrensel gazetesinden 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İKİ DÖNEM, İKİ GAZETECİ, İKİ KİTAP

  Nilay Karaelmas ve Timur Soykan İKİ DÖNEM, İKİ GAZETECİ, İKİ KİTAP İlki 1970-90 dönemini, ikincisi bugünkü medya ortamını anlatıyor. Çok değişiklik pek az gelişme var. Hatta işler kötüye gidiyor. Ragıp Duran Nilay Karaelmas’ın ‘’Sosyal Medya Öncesi 1970, 1980, 1990 yıllarında Gazetecilik’’ (SBFBYYO-DER, Ankara 2023) başlıklı kitabı ile Barış İnce’nin Timur Soykan’la yaptığı nehir söyleşi çalışması ‘’İyi Gazetecilik, İyi ki Gazetecilik’’i (DeliDolu, İzmir, 2023)   eşzamanlı olarak okudum. Birincisi 120, ikincisi 111 sayfa. Her iki gazetecinin kalemi/söylemi, uslubu rahat, düzgün, akıcı olduğu için bir oturuşta okunabilecek kitaplar. İki ayrı dönemde muhabir olarak görev yapmış, uzmanlık alanları farklı iki gazetecinin gözlem, anı ve mesleğe ilişkin değerli değerlendirmeleri var iki kitapta. 60+ meslekdaşların Soykan’ın kitabını,   yaşı -30 olan gazetecilerin de özellikle Karaelmas’ın kitabını okumalarında yarar var. Böylelikle gençler mesleklerinin yakın geçmişi hakkında b

SİVİL DİKTA VE MEDYA

Analitik Bakış'ın sorularına yanıtlar: 1) ‘Sivil dikta’ iddialarının 20 yıl önce de yine medyada, Hürriyet’in manşetiyle yer aldığı basına yansıdı. Medyanın bu süreçteki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? RD: ‘Sivil Dikta’ sözcüğünün 20 yıl önce DENİZ BAYKAL tarafından sarfedilmiş olması manidar. Askeri diktatörlüklere pek ses çıkarmayanlar, sivillikten çok hoşlanmaz. Sivil sözcüğü bizde, Türkçe’de çoğu zaman yanlış kullanılıyor. Sadece ‘’asker’in karşıtı’’ imiş gibi algılanıyor. Oysa ki Latince kökenli sivil sözcüğünün mesela fransızcadaki anlamı ‘Uygar’; ‘civilisation’ da uygarlık yani medeniyet. 20 yıldır medyada sivil/askeri bağlamlarda dikta meselesi hala tartışılıyorsa, bu memlekette demokrasinin düzeyi konusunda karamsar bir konumdayız demektir. Medya ise, özellikle egemen/yaygın medya ise, siyaset/askeriye/ekonomi ve ideolojiden özellikle de bu dört kutbun iktidar kulelerinden bağımsız ol(a)madığı için, son 20 yılda sivil ya da askeri dikta konusunda öyle elle

YÜZ YILLIK AMA YÜZÜ YOK CUMHURİYET’İN

Derin ve ayrıntılı bir muhasebeye girişip,  Cumhuriyet’in yani son yüzyılın olumlu ve olumsuz yanlarını irdeleyip tartışacağımıza, geçmişle yüzleşeceğimize, kutlama törenleri saplantısına çakıldık kaldık. Lider kültündeyiz hala. Tek Adam rejiminin sinsi Cumhuriyet ve Atatürk karşıtlığı, Türk akademiasını, medyasını, STK’larını ve holdinglerini iyice Kemalperver hatta Kemalperest hale getirdi. Mutsuz ve çıkmaz, melankolik ve demode bir aşk!   Ragıp Duran   Siyasal İslam’ın yani Erdoğan rejiminin bu yıl Cumhuriyet’in ilanının 100. yılını kutlama etkinliklerini, Filistin yası bahanesiyle iptal etmesi hakiki, sahte, konjonktürel ve yapısal Kemalistleri, bu arada toplumun önemli bir kesimini fena halde kızdırdı. Rejim, 100. yıl için zaten kasıtlı olarak hiçbir hazırlık yapmamıştı, İsrail’in Gazze saldırısı olası etkinlik ve törenleri iptal etmek için iyi bir bahane olarak kullanıldı. Ne var ki, sözümona muhaliflerin, iktidarın bu hamlesine karşı çıkarken öne sürdükleri gerekçelerd