Ana içeriğe atla

Kayıtlar

GEÇ KALDIN TAYYİP!

*Artık hiçbir yazı, Gezi ya da Kızılay duvarlarındaki yazılamalar kadar etkili ve ilginç olamaz. Efsanevi bir tarih yazılırken, sokağa çıkıp izlemek, gaz ya da su yemek, eylemcileri desteklemek, eylemci olmak yazıyı ikinci sınıfa düşürür/düşürdü. Bugünün eylemcileri  40 yıl sonra  torunlarına ‘Biz vakti zamanında  grayderle Toma kovalamıştık’ diyecek. Torun da ‘Atma Dede!’ diyemeyecek. Yaşı müsait olanlar benzeri sahneleri yaşamışlardı. Mesela 68’de ben ortaokul  son sınıf öğrencisiydim, hayal meyal hatırlıyorum. Ama kitaplara, filmlere bin şükran, mesela Jacques Tardi’nin ‘Halkın Çığlığı’ başlıklı çizgi romanı  sayesinde  1871 Paris  Komününde ya da William Klein’ın ‘Grands Soirs, Petits Matins’ (Şahane Akşamlar ve Erken Sabahlar) başlıklı belgeselinde 1968 Mayıs’ında Paris’te neler olup bittiğini öğrenebildik. Gezi’de cereyan edenleri görüp okuyunca, onları hatırladım. İsyan, müthiş bir çözücü, dağıtıcı, her türlü engeli berhava eden bir ortam...

Benim Güzel ve Fırlama Medyam

Muhaberatı Gezi (*) Gezi direnişi sadece siyasi, sosyal, ekonomik dünyayı değil medya dünyasını da salladı ve çalkaladı (Rock and Roll). Herkes bu direniş sayesinde şunu açık bir şekilde gördü: Egemen medya egemenlerin medyasıdır üstelik tüm topluma da egemen değildir. İsteyen kendi medyasını, kendi iletişimini kurar, kendi gazeteciliğini bağımsız ve özgür bir  şekilde yapar. Gezi’den medya manzaraları: ‘ ’Istanbul’da Gezi Parkında başlayan gösteri ve direnişin ilk sonucu, tümü bu büyük şehirde konuşlanmış olan büyük sermaye medyasının habercilik ve özgür yorumculuk konusunda yolun sonuna geldiğini, editoryal olarak tamamen iflas ettiğini öfke içinde anlaması oldu. 31 Mayıs 2013, afra tafralı patronları pek çok farklı büyük iş alanında top koşturan, kendisini ‘merkez’ diye adlandıran medyanın görkemli binalarının içinin medeni cesaret, profesyonel kavrayış ve meslek ahlakı açısından ne denli boş olduğunu gösteren bir milattır .’’ Bu iki paragraf yurtdışında yayın yapan A...

Egemen Medya Sabıkalı Bir Seri Katil Gibidir

'Gezi' eylemlerinin hedefi hükümetti ama hükümet kadar medyayı da sarstı. Bunu nasıl açıklarsınız?  R.Duran- Gezi eylemlerinin yegâne hedefi hükümet değildi bence. Çok daha geniş bir açısı var Direnişin. Toplumsal bir muhalefet olarak, evet, Başbakan Erdoğan’ın tek adam yönetimine karşı çıktılar. Onun özel hayata müdahalesine (Alkol, kürtaj, öpüşme…)  itiraz ettiler. Ayrıca bilinçli kentli yurttaş olarak, çevreye saygılı insanlar olarak Parkı korumak istediler. Topçu Kışlasının yeniden yapılmasına karşı çıkarken, zorla yeniden tarih yazılmasına hayır dediler. AVM inşaatına karşı çıkarken de kapitalizmin tüketim toplumuna, yurttaşı silip yerine pasif tüketiciyi yerleştirmeye çalışan anlayış ve  uygulamaları da red ettiler. Gezi Direnişinin insanları, ilk andan itibaren hatta belki de Direniş somut olarak başlamadan bile, zaten egemen medyaya karşıydı. Gezi Çocukları egemen medyayı izlemiyordu, büyük gazeteleri okumuyor o büyük TV kanallarını izlemiyordu. Egemen medya ...

Üç Maymun,Penguen, Yine Maymun

* Medyadaki sermaye yapısının Gezi Parkı direnişlerinin haberleştirilmesi noktasında nasıl bir etkisi oldu? En bariz örnekleri nelerdir? Ne gibi kaygılar, halkın doğru haber alma hakkına engel oldu ? -        R.DURAN . Medya mülkiyetinin kökeni ve yapısı siyasi iktidara bağımlı olmasının yanı sıra, egemen medyanın yöneticilerinin ideolojik ve siyasi alanda, gönüllü olarak iktidar yanlısı olmaları da önemli bir unsur. Bu sayede AKP ya da Erdoğan emir-komuta zincirine ihtiyaç duymadan medyayı kendi istediği gibi yönlendirebiliyor. Yeni Şafak, Akit, Sabah’ın yanı sıra bu medya gruplarının televizyonlarının başındaki  gazeteci görünümlü yöneticiler  ve kilit mevkilerde bulunan ‘gazeteciler’ de, şu ya da bu şekilde AKP ile iktidar ile ya organik ilişkide ya da dirsek temasında.Bu tür gazeteciler, iktidardakilerin sınıf kardeşidir. Kaderde, sevinçte ve tasada birdirler.  Gezi Direnişi, aslında başka bir çok toplumsal kesimin oldu...

GEZİ DİRENİŞİNİ AKILLI TELEFONLAR DEĞİL AKILLI ÇOCUKLAR YAPIYOR!

Bu aralar başta muhabiri olduğum Fransız Libération gazetesi olmak üzere yabancı medya kuruluşlarına katkıda bulunmaktan oturup rahat bir şekilde Gezi yazıları yazamadım. Özür dilerim. Birkaç gün içinde hiç olmazsa Fransızca yazdıklarımı zenginleştirip Türkçe olarak aktaracağım. Yeni Harman'la söyleşi aşağıda: -Reyhanlı katliamı sonrasında da Gezi Parkı ayaklanmasında da inanılmaz bir sansür vardı... Bu derece korkunç sessizlik, sansür yaşandı mı yakın tarihimizde? ·          Türk egemen medyası, 1853’de doğduğundan bu yana, egemen ideolojinin sözcüsü olarak, devletin ve egemenlerin çıkarına aykırı gelişmeler konusunda her zaman sansür, haber gizleme ya da haber çarpıtma mekanizmalarını devreye soktu. Çünkü onun görevi, yurttaşı doğru, çokboyutlu, inanılır, güvenilir ve hızlı bir şekilde, haber değeri olan olaylardan haberdar etmek değil, iktidar(lar)ın çıkarlarını korumak oldu. Daha ilk başlangıçta Sultan’ın parasıyla, Saray’ın...