Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ÜÇ ÇELİŞKİ

(Vakit Gazetesinin sorusuna yanıt) Yoğun siyasi kutuplaşma nedeniyle ayrıca siyasetin hukuku gölgelediği bir ortamda, Genel Kurmay Başkanlığının 18 Temmuz tarihinde yayınladığı bildirinin, 6. maddesinin son bölümünde yer alan ‘(...)onun gerçek sahibi yüce Türk milletinin de yasal ve demokratik tepki göstermesi doğal bir beklentidir’ ibaresinde en az üç sorun var: - Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerçek sahibi ‘Yüce Türk milleti’ değildir. TSK, Anayasa’ya göre, ‘Demokratik, Laik, Sosyal’ nitelikleri haiz ‘Türkiye Cumhuriyeti’ adını taşıyan devletin resmi bir kurumudur. - Beklentinin doğal olduğunun vurgulanarak belirtilmesi, tepkinin aslında doğal olamayacağını ima ediyor. - ‘Yasal ve demokratik’ olması talep edilen tepkinin kime yönelik olması gerektiği açıkça belirtilmemiş (Kaynağı neresi olursa olsun?). Bir okuma, bu tepkinin ‘TSK’ya yönelik hukuk dışı saldırılara’ tevcih edilmesini talep ediyor. Medyaya karşı bir tepki mi istiyor TSK? Oysa ki Mustafa Kemal Atatürk, ‘Basın özgürlüğünde

TV’DE TARAFLI/TARAFSIZ SUNUCU

(Gerçek Hayat/Timeturk.com’un sorularına yanıtlar) İMKANSIZ TARAFSIZLIK Ragıp DURAN * Habercilikte 'taraf' olmanın sınırları sizce nasıl çizilir/çizilmeli? Gazetecilik/habercilik, zaten baştan itibaren bir tercih mesleği olduğu için, kaçınılmaz olarak her olayda, her haberde taraf olmayı gerektirir. Tarafsızlık isteseniz de benimseyemeyeceğiniz bir tutum. Çünkü elinize kalemi aldığınızda, klavyenin karşısına geçtiğinizde, ya da vizörden bakarken deklanşöre bastığınızda çok açık bir şekilde tarafsınız, bir taraftan yanasınız. Burada mühim olan hangi saftan yana olduğunuz. Gazeteciliğin/haberciliğin taraf olması gereken konumlar bellidir: Kamu çıkarı, barış, düşünce-ifade-basın özgürlüğü, İnsan Hakları….Bunlar siyasi-ideolojik kriterler. Mesleki ve teknik açıdan baktığımızda ise gazeteci/muhabir/yazar mesleğini uygularken gerçeğin tarafını tutmalı. Gerçeğe mümkün olduğu kadar yaklaşmalı.Haberin taraflarına eşit uzaklıkta durarak hem mesleki-teknik hem de siyasal-ideolojik doğru

Almanya 1933/ Türkiye 2008

Bugünkü (17 Temmuz) Cumhuriyet’te birinci sayfada ‘Yeni Dalgalar yolda’ başlığıyla Taraf gazetesiyle ilgili bir ‘haber’ (?) yayınlanmış. Aslında haber değil köşe yazısı olabilecek bir yazı ama neyse…En vahimi son bölüm: ‘’Çongar kimdir? 1966 doğumlu Yasemin Çongar liseyi ABD’de bitirdi. Gazeteciliğe 1984’te ANKA Haber Ajansı’nda başladı. 1993 öncesi Cumhuriyet gazetesi, BBC televizyonu, Yeni Yüzyıl ve Milliyet gazetelerinde çalıştı. Uzun yıllar Milliyet’in Washington muhabiri ve köşe yazarı oldu. 1995’ten 2008 yılına dek Washington’da gazetecilik yapan Çongar, Agos gazetesine de söyleşiler yaptı. CNN Türk’ün Washington temsilciliğini de yapan Çongar’ın ABD’deki Georgetown Üniversitesi’nden Amerikan Etüdleri alanında master derecesi bulunuyor. Pentagon’da çalışan ve Yahudi olduğu öne sürülen ABD’li bir diplomat (CIA görevlisi) ile evlenen Çongar daha sonra eşini bırakıp Türkiye’ye geldi.’’ Çongar’ın biyografisindeki son iki satırı Cumhuriyet yazı işlerindeki hangi beceriksiz Göbbels y

Medya Eleştirisi/ Medya Reklamı

· AKP/Ergenekon çatışmasında bir gözüne bant takıp sadece bir tarafa vuran ve bunu demokratlık olarak savunan siyaset ya da gazetecilik anlayışı, konu kendisi olduğu zaman farklı davranabilir mi? Sadece kendine güvenenler medya eleştirisinden çekinmez. Ragıp DURAN Taraf gazetesi yeni, değişik bir gazete. Arkadaşlarım, dostlarım çalışıyor yönetiminde. Geçenlerde Taraf’dan bir muhabir arkadaş,Turan Aktaş geldi geldi uzun uzun, belki iki saat görüştük. İyi sorular hazırlamıştı, yanıtlamaya çalıştım. Ama bazı soruları da gazete içi sorunlar gibi geldi bana, onları bile yanıtladım. Aradan bir süre geçti, bizim uzun söyleşiden ses seda satır yok. Düşündüm taşındım, ’ E benim muhabir arkadaşın sorularına verdiğim yanıtların bir kısmı da Taraf’ın öyle pek kolay yayınlayabileceği şeyler değil‘ dedim kendi kendime. Herhalde hoşlarına gitmedi, yayınlamadılar, sağlık olsun...Sonra baktım 14 Temmuz tarihli Taraf’ta 4 sütun üzerinden dörtte bir sayfa büyüklüğünde yayınlanmış. Bu söyleşide benim

Orhan Doğan'ın Ölüsü Bile...

Dicle Haber Ajansının sorularına verilen yanıtlar (9 Temmuz 2008) 1-Gelecek Gazetesi, 1 Temmuz'da İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi tarafından "haber başlıkları ve içeriklerinde örgüt propagandası yapıldığı" iddiasıyla bir ay süreyle kapatılmıştı. Kapatılma gerekçesi açıklandı. Eski DEP Milletvekili Orhan Doğan’ın anma haberinin haber başlığı ve haber içeriğinde örgüt propagandası yapıldığı gerekçesiyle kapatıldığı açıklandı. Bu kararı nasıl yorumluyorsunuz? Kürt siyaset ve düşünce dünyasının emsalsiz temsilcilerinden biri olan Orhan Doğan, anlaşılan aramızdan ayrıldıktan sonra da hala bazı kesimlerin hedefi olmayı sürdürüyor. Orhan benim dostumdu. Cizre’deki cenaze törenine 100 bini aşkın insan katılmıştı. Oysa ki Orhan’ın resmi ünvanı sadece ‘Eski milletvekili’ idi. Türkiye’de ya da dünyada hangi eski ya da yeni milletvekiline halk böylesine muhteşem bir cenaze töreni düzenlemiştir? Orhan’a ‘terörist’ sıfatını yapıştıranlar, aslında ‘Taraf’ gazetesinin yayınladığı ‘Lahika

Korsan Medya

AKP/Ergenekon Çatışmasında K O R S A N M E D Y A ◘ Okur, çatışmanın köken ve nedenleri, tarafların mevcut ve olası taktik ve stratejileri hakkında doğru ve somut bilgi beklerken, siyasi kutuplaşmanın medyatik temsilcileri tarafların propagandasını yapıyor sadece. Oysa ki... Ragıp DURAN ragip137@hotmail.com Adalet ve Kalkınma Partisine yönelik kapatma davası sürerken Ergenekon Soruşturmasının alevlenmesi Türkiye gündeminin en tepesine yerleşti. Sözkonusu iki tarafın üst düzey yönetimi ile etkili ve yetkili birkaç kişi dışında, yurttaşlar bu çatışma hakkındaki gelişmeleri medya aracılığı ile öğrenebiliyor. Türk egemen medyası AKP/Ergenekon çatışmasını izler ve aktarırken bir yandan eski geleneksel tutumunu sergiliyor, bir yandan da yeni durumun ve konumların dayattığı yeni sayılabilecek yöntemler izliyor. Bu dönemde genel olarak Türk egemen medyasını izlerken, bilahare derinleştirmek, ayrıntılı bir şekilde tahlil etmek için, şimdilik kaydedilmesi gereken birkaç not: Star gazetesi i

Taraf Gazetesine Görüş: Gerçek de Bozuk Ayna da...

GERÇEK DE BOZUK AYNA DA... Siyasi kutuplaşma, medyanın siyasete ve iktidara organik olarak bağımlı olması nedeniyle doğrudan medyada da vücut buluyor. Sorunu, çok basite indirgeyip, darbeciler/demokratlar ikilemi içinde ele almazsak; hukuk, laiklik, medya mülkiyeti, medya-iktidar- TSK ilişkileri, iş dünyası, uluslararası konjonktür gibi önemli boyutları da hesaba katarak, büyük resmi görmeye çalışırsak 4 gözlem ön plana çıkıyor: - Türkiye’de bugün bir tek gazete okuyarak, bir tek televizyon kanalı izleyerek sorunu doğru dürüst anlamak, kavramak daha da ötesi çelişme hakkında bilgi sahibi olmak imkansız - Türkiye’de bugün, günlük gazetelerin orta vadeli yayın politikalarını inceleyerek, neredeyse hiç birinin gerçek anlamda bağımsız olmadıklarını görüyoruz. - Türk egemen medyası, halihazırda, bir yandan, mevcut çelişmedeki taraflardan birinin görüşlerini haber ve yayın politikasıyla doğrulamaya çalışırken, bir yandan da kaçınılmaz olarak çelişmenin etkisi altında. - Büyük kapışma, büyü