Ana içeriğe atla

Kayıtlar

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ MÜ DEDİNİZ?

George Orwell          Noam Chomsky              Aldous Huxley 'Bir yanım çılgın nar ağacı Bir yanım buz sarayı' (*) ·        Fikir, düşünce, medya aleminde bu aralar öyle şeyler oluyor ki, kanımız donuyor. Egemenler neden bu kadar çok baskıya, tehdide ihtiyaç duyuyor acaba? Hukuksuzluğun sonu nereye varır birader, hiç düşündün mü? ‘Ama ben onu demek istememiştim Sayın Yüce Divan azaları! ‘ Bu aralar memlekette düşünce, ifade ve basın özgürlüğünün durumu pek vahim. Yerli ve yabancı uzmanlar bu felaket ortamını rakamlar, istatistikler  ve raporlarla saptıyor. Yurttaşlar, okurlar, aydınlar ve iktidar dışındaki siyasetçiler de, her gün başlarına gelen sıkıntı ve sınırlamalar yüzünden asabi oldular,  ancak küfür ederek rahatlayabiliyorlar. Hele biri var ki, hepimizin sinirlerini altüst ediyor. Çünkü belli ki çok sıkışmış, çünkü galiba artık kendisi ve yakınları da an...

İSTENMEYEN KİŞİ GAZETECİ Mİ?

Tayin edici olan perspektiftir! ·      Türkiye’de medya, sefillerin şahikasına tırmanmışken bir gazetecilik STK’sının belgeselinde, medya patronlarını öven köşe yazarlarını, medya holding sahiplerini, meslekdaşlarını kapıya koyan Genel Yayın Yönetmenlerini izledik. Basın özgürlüğü mücadelesini Doğan, Altaylı ve benzerleriyle mi yürüteceğiz? Gazetecilik aslında çok ideolojik ve çok siyasi bir meslek. Keza film, hele belgesel film yönetmenliği de… Haber, yorum ya da röportaj yazacaksınız, birisiyle mülakat/söyleşi yapacaksınız ya da somut örnekte görüldüğü üzere bir belgesel çekeceksiniz. Eğer temeli sağlam bir bakış açınız, bir perspektifiniz yok ise ne haber yazabilirsiniz ne de belgesel çekebilirsiniz. Ya da şöyle diyelim: Kalemi ya da kamerayı elinde tutanın sağlam bir perspektifi yoksa, ortaya çıkan ürün başkasının ya da başkalarının bakış açısının ürünü olur. Bu işlerde tayin edici olan mesele, konuya nereden nasıl baktığınızdır. Yani haberci ya da ...

ALBERT CAMUS ve AHLAKLI GAZETECİLİK

 Tükenmez'in Bahar 2015 sayısında yayınlanan bu yazıyı daha büyük harflerle okumak için metnin üzerine tıklayabilirsiniz.

Ekranın İhaneti mi? (*)

Belçikalı Sürrealist ressam René Magritte'in 1927 tarihli "Bu Bir Pipo Değildir" başlıklı tablosu, ressamın tüm eserlerinde İmgelerin İhaneti üst başlığıyla yer alır. Magritte'in artık klasik olmuş bu tablosu, olağanüstü gerçekçi bir şekilde resmedilmiş bir pipo resminin altına yazılmış "Bu bir pipo değildir" cümlesinden oluşur. Gerçekten de hakiki bir pipoya ne kadar benzese de, sonuç olarak tabloda gördüğümüz bir pipo değildir; çünkü sadece bir pipo resmidir. Dolayısıyla tablodaki pipo ancak iki boyutludur, kokusu yoktur, elle tutulmaz, içine tütün doldurulmaz ve bir pipo için en önemli işlev sayılması gereken, ağza alıp içilemez. Prof. İnceoğlu ile Dr. Çoban'ın derlediği elinizdeki kitabı okurken, aklıma önce Magritte geldi. Çünkü aralarında Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden eski öğrencilerimin de bulunduğu akademisyenlerin makalelerinde, neredeyse leitmotif olarak bu "hakiki pipo/pipo resmi" çelişkisi irdeleniyor....

Olmayan Basının Olmayan Özgürlüğü

  3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü ama Türkiye bu dünyada değil sanki... Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Ajansı (UNESCO), BM Genel Kurulu’nun 1993 yılında aldığı bir karar uyarınca, her yıl 3 Mayıs gününü Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak anıyor/ kutluyor. Günün önemi   Maksat, hiç olmazsa bir günlüğüne dünyada basın özgürlüğünün durumunu anlatmak, tartışmak… Her yıl olduğu gibi bu yıl da 3 Mayıs günü, dünyada ve Türkiye’de medya meslek kuruluşları ve organları, 2014-15 döneminde basın özgürlüğünün başına gelenlerin bilançosunu çıkarıyor, raporlar yayımlıyor, toplantılar düzenliyor, böylelikle bilgilendirme, bilinçlendirme ve duyarlılık yaratma etkinlikleri düzenleniyor.  Hangi ülkede kaç gazeteci öldürüldü? Kaç gazeteci hapse atıldı? Hangi Başkan Twitter ve Facebook’u yasakladı? Gazeteciler hangi memleketlerde yazdıkları, söyledikleri, gösterdikleri haber, yorum, fikir ve görüntü nedeniyle yargılandı ve mahkûm oldu? ‘Silgiler silerken silini...

M e d y a N a s ı l K ü r t a j E d i l i r ?

Dümdüz…Sessiz…Hareketsiz…Ulvî gibi… M e d y a   N a s ı l   K ü r t a j   E d i l i r ?(*) ·          AKP daha doğrusu Başbakan, iktidara geldiği 2002 yılından bu yana, yani son 11 yıl içinde toplumun tüm kesimlerine boyun eğdirmek, onları uslu, dindar ve muhafazakâr  taraftar haline getirebilmek için kâh siyasi kâh ‘hukuki’  çok çeşitli girişimler gerçekleştirdi. Medyadaki kazıma operasyonu salt kendi iktidarını sürdürebilmek için gerekli olan bir hizmet harekâtı  değildi. AKP devleti ile, büyük ölçüde de  global neo-liberalizmin katkısıyla,  medyanın, gazeteciliğin, gazetenin, haberin, medya mülkiyetinin ve hatta okurun tanım, işlev ve koşulları da değişti. Hem de çok fena bir şekilde... 2002 yılında hükümete gelen, son 3 genel seçimlerde de oylarını artırarak artık   devlet olan AKP, medya alanında daha ilk başlardan itibaren  planlı, programlı bir fetih stratejisi ...
İyi gazeteci iyi gazeteci kalır Kötü gazeteci kötü milletvekili olur! Ceylan derisinden mamul Meclis koltukları mı, kıyak maaş ve emeklilik mi, iktidar sevdası mı nedir belli değil, yine çok sayıda gazeteci milletvekili adayı oldu. Oysa ki çok büyük ve yapısal farklar var siyasetle gazetecilik arasında… İyi gazeteci iyi gazeteci kalır, kötü gazeteci kötü milletvekili olur!..  7 Haziran 2015 Genel Seçimleri için milletvekili aday listelerine baktığımızda, hem iktidar hem de muhalefet partileri listelerinde çok sayıda gazeteciye rastlıyoruz. Aday adayları listesinde de yine çok sayıda tanıdık tanımadık, yerel ya da ulusal medyada çalışan gazeteci vardı. Batı’da, benim izleyebildiğim kadarıyla, gazeteciler bizdeki kadar milletvekilliğine heveslenmiyor. Hele muhabir, köşe yazarı, editör, televizyon sunucusu konumundaki gazetecilerin bu alanı terkedip parlamentoya girmesi pek yaygın bir transfer değil. Yine de bazı dev medya holding patronlarının Batı Avrupa’da milletvekili...