Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Havuz medyasında ‘Cafer bez getir!’ çığlıkları...

Yandaş medyanın, Ahmet Hakan’a yönelik saldırıyı nasıl haberleştirdiğine bakarken, manşette kullandığı sözcüklerden haberin mizanpajına kadar çeşitli teknik-mesleki boyutlar, aslında işin siyasi-ideolojik yanını güzel teşhir ediyor. Erdoğanperver gazeteler, ya bu haberi birinci sayfadan görmedi ya da haber tahrifatı ile gerçeği çarpıtmaya çalıştı 04.10.2015 14:02 RAGIP DURAN Gazetelerde ‘Mutfak’ tabir edilen yazı işleri masası, gazetenin hem beyni hem de kalbi gibi işlev görür. Çünkü, bu birime dört bir yandan gelen bilgi, haber, görüş, fotoğraf, karikatür, yorum, söyleşi ve röportajlar, masanın çevresindeki editörler tarafından okunur, incelenir, süzgeçten geçirilir ve çok az bir kısmı yayınlanmak üzere, birinci sayfaya girmek üzere seçilir. Bir haberi birinci sayfadan manşetten yayınlamak ya da son sayfadan tek sütuna 10cm’den vermek ya da bir haberi hiç vermemek yani görmemek hep siyasi-ideolojik bir seçimin kararıdır. Yazı işleri, ‘Gazetecilik bir tercih mesleğidir’ sö

DEMEK Kİ KORKUYORLAR…(*)

DİHA’nın haberine göre, Diyarbakır’da ‘güvenlik’ güçleri, Kürt gazeteci ve yayıncı arkadaşlarımızı herhangi bir Savcı, Mahkeme kararı olmaksızın, bürolarını basıp gözaltına almış.  Seçimlerden önceki Diyarbakır mitingindeki bombayla başlayıp Suruç katliamı ile devam eden Kürt siyasi varlığına yönelik silahlı saldırılar, bebek ve çocuk katliamı, bombalama, sokağa çıkma yasakları, çok sayıda ilçeye topyekün taaruz olarak sürdü. Ne var ki bu saldırılar, saldırganların hala amacına ulaşamadığını gösterdiği için devam ediyor.  Kürt basınını susturarak, süregelen katliamı sessizce devam ettireceklerini sanıyorlar. Çünkü son dönemde, sokağa çıkma yasağı ilan edip, gizli-saklı Kürt kıyımı yapmak isteyenler bu amaçlarına da ulaşamadı. HDP’yi barajın altına çekmek için savaş açan zihniyet, 9. günün sonunda Cizre’ye giren HDP heyetinin nasıl karşılandığını mutlaka gördü ama görmek de istemedi. Cizre AKP İlçe teşkilatının kaderinden de haberi vardır ilgili kişinin herhalde. Kürtler,

Nokta Dergisinde Medya Söyleşisi

22 EYLÜL 2015 NOKTA HABER |  Müjgan HALİS NOKTA dergisinin ilk dönem muhabirlerinden ve şimdi Fransız Liberation gazetesinin Türkiye muhabirliğini yapan gazeteci  Ragıp Duran ’la Türkiye medyasının hali pür melalini konuştuk. Nokta Dergisi çıktığından beri muhalif bir yayın çizgisi izliyor ve Erdoğan’la ilgili ilk kapağı değil bu. Bu baskın, şehit cenazelerinde gösterilen tepkiyle birlikte okunabilir mi? Çünkü ilk defa asker cenazelerinde ‘Bu kimin savaşı?’ gibi sorulara tanık oluyoruz. Üstelik daha önceki seçimlerde PKK’nin ateşkes ilan etmesini bekleyen, isteyen, hatta talep eden AKP şimdi 1 Kasım’a savaşla girmek istiyor. Bu üçünü birlikte ele aldığımızda, nasıl bir yorum yaparsınız? Saydığınız her üç olgunun her biri de, başlı başına önemli. NOKTA’ya yönelik saldırı ve AKP’nin 1 Kasım’a savaşla girme tercihi çok yeni değil, Türkiye tarihi açısından. Bence yeni olan ve önemli olan, şehit yakınlarının tepkisi. Çünkü bu AKP’nin planının tutmadığının göstergesi. Siz

İki seçim arasında siyaset ve medya

Merhaba, Birazdan dört meslektaşımızı dinleyeceğiz (Şirin Payzın, Burcu Karakaş, Barış İnce, Kadri Gürsel). Her biri kendi alanında önemli ve değerli meslektaşlar. Meslekî alandaki sadece kişisel deneylerini bile bize anlatsalar, trajik/vahim manzara net bir şekilde ortaya çıkar. Bense, bir nevi girizgâh olarak, sentetik bir sunum yapmaya çalışacağım. Aslında yapacağım tespitler, ki hepiniz biliyorsunuzdur, daha çok yurtdışından gelen meslektaşlarımız ve yabancı konukları bilgilendirmek amacını taşıyor. “İki Seçim Arasında Gazeteciler İçin Yeni Medya Ortamı” başlığı altında, dört altbaşlıkta irdeleyelim mevcut durumu. 7 Haziran ile 1 Kasım tarihleri arasında Türkiye’de, siyaset dünyasında ve medya evreninde, yeni, farklı, ilk kez neler yaşandı? Bu olguların altında ne yatıyor? Bu sorulara yanıt aradıktan sonra, orta ve uzun vadede, medya ortamı, bizim çalışma koşullarımız, mesleğin genel durumu nasıl iyileştirilebilir sorularına yanıt vereceğim. Kaçınılmaz olar