Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Faresiz Kalıyor Gemi…

7 HAZ İRAN SONRASI MEDYA ·      Az buz değil 13 yıl boyunca özellikle son 5-6 yıl boyunca AKP devletinin medyası, gazetecilik/habercilik yapmadı. Haber çarpıttı, haber gizledi, ajitasyon-propaganda yaptı. Bombadan tehlikeli basılmamış kitapları; kadınlara, solculara, LGBTİ’lere hakaretleri; ’Emri ben verdim’leri; 17-25’i, Kabataş’ı; Sümeyye’ye suikastı ve daha onlarcasını unutmadık. Bunların hesabı verilmeli… Pek adetim değildir. Zaten doğru dürüst bir arşivim de yok. Ama hayatta ya da medyada bağzı gelişmeleri görünce, okuyup öğrenince bir ‘déjà vu’ havası… Ben bunu daha önce görmüştüm! Yoksa bir yerde okumuş muydum? Belki de yazmıştım… Çok kuvvetli öngörü sezgim olduğunu da iddia edemem. Ama bazen, ‘Görünen köy kılavuz istemez’ misali ya da ‘Çarşamba böyleyse Perşembe’yi anladım’ cinsinden bir yaklaşımla gelecek hakkında bazı kehanetlerde bulunabiliyor insan. Kehanet tecrübeye, somut olgu ve bilgiye dayanırsa amenna, belirli bir süre içinde de doğrulanırsa, Türkçe’d

BOYU UZUN SİYASETİ KISA ADAMIN GAZETECİ ÖFKESİ

·       Çok sinirli, çok kızgın… Bağırıyor çağırıyor, kükrüyor… Hakaretin bini bir para… Suç duyuruları, dava açmalar, yanında bırakmamalar… Bu insan neden bu kadar rahatsız? İşler istediği gibi gitmese ne olacak? Bir şeyden mi korkuyor acaba? Bayır aşağı giden arabada frene basarsın tutmaz, el frenini çekmeye çalışırsın yay gibi boşalır, uçuruma gidiyorsundur… Çaresizlik, korku, panik, çığlık… Rüyalarda olur ya. Bir de çok kötü sıkıştırmışlar seni, yardım isteyeceksin, imdat diyeceksin, bağıracaksın… sesin çıkmaz. Çırpınırsın, kahrolursun, sona gelinmiştir. Şansın varsa uyanırsın! Uzun Adam ve arkadaşları seçime doğru işte aynen böyle… Bu halet-i ruhiye içindeler. Bir şey daha geldi aklıma: Fellini’nin Amarcord filmindeydi değil mi? Çocuklar, okulun avlusunun çeşitli zulalarına birer hoparlör yerleştirmişler, Enternasyonal çalıyor, bağlı olarak, konsekütif makamda… Mussolini’nin adamları geldiğinde bir hoparlöre ateş edip marşı sustursalar da,  ikinci yedek 3 saniy

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ MÜ DEDİNİZ?

George Orwell          Noam Chomsky              Aldous Huxley 'Bir yanım çılgın nar ağacı Bir yanım buz sarayı' (*) ·        Fikir, düşünce, medya aleminde bu aralar öyle şeyler oluyor ki, kanımız donuyor. Egemenler neden bu kadar çok baskıya, tehdide ihtiyaç duyuyor acaba? Hukuksuzluğun sonu nereye varır birader, hiç düşündün mü? ‘Ama ben onu demek istememiştim Sayın Yüce Divan azaları! ‘ Bu aralar memlekette düşünce, ifade ve basın özgürlüğünün durumu pek vahim. Yerli ve yabancı uzmanlar bu felaket ortamını rakamlar, istatistikler  ve raporlarla saptıyor. Yurttaşlar, okurlar, aydınlar ve iktidar dışındaki siyasetçiler de, her gün başlarına gelen sıkıntı ve sınırlamalar yüzünden asabi oldular,  ancak küfür ederek rahatlayabiliyorlar. Hele biri var ki, hepimizin sinirlerini altüst ediyor. Çünkü belli ki çok sıkışmış, çünkü galiba artık kendisi ve yakınları da anladı ve kabul etti ki, Başkanlık rejimi filan olmayacak. Hatta birisi çıktı ‘Gerekirse azın

İSTENMEYEN KİŞİ GAZETECİ Mİ?

Tayin edici olan perspektiftir! ·      Türkiye’de medya, sefillerin şahikasına tırmanmışken bir gazetecilik STK’sının belgeselinde, medya patronlarını öven köşe yazarlarını, medya holding sahiplerini, meslekdaşlarını kapıya koyan Genel Yayın Yönetmenlerini izledik. Basın özgürlüğü mücadelesini Doğan, Altaylı ve benzerleriyle mi yürüteceğiz? Gazetecilik aslında çok ideolojik ve çok siyasi bir meslek. Keza film, hele belgesel film yönetmenliği de… Haber, yorum ya da röportaj yazacaksınız, birisiyle mülakat/söyleşi yapacaksınız ya da somut örnekte görüldüğü üzere bir belgesel çekeceksiniz. Eğer temeli sağlam bir bakış açınız, bir perspektifiniz yok ise ne haber yazabilirsiniz ne de belgesel çekebilirsiniz. Ya da şöyle diyelim: Kalemi ya da kamerayı elinde tutanın sağlam bir perspektifi yoksa, ortaya çıkan ürün başkasının ya da başkalarının bakış açısının ürünü olur. Bu işlerde tayin edici olan mesele, konuya nereden nasıl baktığınızdır. Yani haberci ya da belgeselci ile konu

ALBERT CAMUS ve AHLAKLI GAZETECİLİK

 Tükenmez'in Bahar 2015 sayısında yayınlanan bu yazıyı daha büyük harflerle okumak için metnin üzerine tıklayabilirsiniz.

Ekranın İhaneti mi? (*)

Belçikalı Sürrealist ressam René Magritte'in 1927 tarihli "Bu Bir Pipo Değildir" başlıklı tablosu, ressamın tüm eserlerinde İmgelerin İhaneti üst başlığıyla yer alır. Magritte'in artık klasik olmuş bu tablosu, olağanüstü gerçekçi bir şekilde resmedilmiş bir pipo resminin altına yazılmış "Bu bir pipo değildir" cümlesinden oluşur. Gerçekten de hakiki bir pipoya ne kadar benzese de, sonuç olarak tabloda gördüğümüz bir pipo değildir; çünkü sadece bir pipo resmidir. Dolayısıyla tablodaki pipo ancak iki boyutludur, kokusu yoktur, elle tutulmaz, içine tütün doldurulmaz ve bir pipo için en önemli işlev sayılması gereken, ağza alıp içilemez. Prof. İnceoğlu ile Dr. Çoban'ın derlediği elinizdeki kitabı okurken, aklıma önce Magritte geldi. Çünkü aralarında Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden eski öğrencilerimin de bulunduğu akademisyenlerin makalelerinde, neredeyse leitmotif olarak bu "hakiki pipo/pipo resmi" çelişkisi irdeleniyor.

Olmayan Basının Olmayan Özgürlüğü

  3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü ama Türkiye bu dünyada değil sanki... Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Ajansı (UNESCO), BM Genel Kurulu’nun 1993 yılında aldığı bir karar uyarınca, her yıl 3 Mayıs gününü Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak anıyor/ kutluyor. Günün önemi   Maksat, hiç olmazsa bir günlüğüne dünyada basın özgürlüğünün durumunu anlatmak, tartışmak… Her yıl olduğu gibi bu yıl da 3 Mayıs günü, dünyada ve Türkiye’de medya meslek kuruluşları ve organları, 2014-15 döneminde basın özgürlüğünün başına gelenlerin bilançosunu çıkarıyor, raporlar yayımlıyor, toplantılar düzenliyor, böylelikle bilgilendirme, bilinçlendirme ve duyarlılık yaratma etkinlikleri düzenleniyor.  Hangi ülkede kaç gazeteci öldürüldü? Kaç gazeteci hapse atıldı? Hangi Başkan Twitter ve Facebook’u yasakladı? Gazeteciler hangi memleketlerde yazdıkları, söyledikleri, gösterdikleri haber, yorum, fikir ve görüntü nedeniyle yargılandı ve mahkûm oldu? ‘Silgiler silerken silinirler de!’*   U