Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Fikir özgürlüğünden değil, tabulardan korkun!

Aslında çok da karmaşık bir mesele değil. Tabunuz , kutsalınız var mı yok mu? Siz kendi dışınızdaki herkesin sizin gibi düşünüp davranmasını mı bekliyorsunuz? İslamiyet ya da Peygamber mi mesele yoksa basın özgürlüğü mü? Charlie Hebdo’nun Fransa’da başına gelenler yetmezmiş gibi bu gazi derginin Türkçe versiyonunu yayınlamak isteyen Cumhuriyet de etrafta esen fanatik rüzgarlardan nasibini aldı. Cumhuriyet gazetesi üst yönetimi parlak bir fikir geliştirip cesur bir tutum sergileyerek, Charlie ile dayanışma ve basın özgürlüğüne saygı gereği, Fransız dergisinin 14 Ocak Çarşamba günü çıkacak sayısını olduğu gibi Türkçe olarak yayınlama ve bunu 16 sayfalık bir ek olarak verme kararı aldı. Bu imtiyaz ilk başta sadece Türkiye’den Cumhuriyet’e, bir de bir İtalyan gazetesine tanınmıştı. 16 Ocak gününden itibaren ise Charlie Hebdo’nun sitesinde, Le Monde ve Courrier İnternational’in katkılarıyla, Charlie’nin sadece Fransa’da 4 milyon basılan dergisi, İngilizce, Almanca, İspanyolca ve Ar

Charlie Hebdo’dan dindarlık, tabudevirme ve medya dersleri

  BU MUSİBET YARIN BİR SAADET GETİRİR Mİ? * Charlie Hebdo 10 sıkı çizer ve yazarını kaybetti ama bu hafta 4 milyon satıp en az  6 dilde yayına giren dergi, tayin edici bir çok konuda  hepimizin kafasını açan tartışmalar yarattı. Tabunuz var mı? Ne kadar? Sizin basın özgürlüğünüz iyi mi? Kalaşnikof neyi öldürür, neyi canlandırır? Türkiye’nin tarihi, coğrafyası, fiziği, kimyası, yurttaşlık bilgisi ve takvimi Fransa’nınkinden ne kadar farklı? Charlie Hebdo’nun başına gelenler korkunç. Ama 7 Ocak’tan sonra cereyan eden hadiselerin kaçınılmaz olarak bazı olumlu yanları da var. Ayrıca Charlie meselesi, basın özgürlüğü, dinci bağnazlık, tabu ve dogmalar, laiklik, ‘Bizim Fransa’dan ne farkımız var?’ türünden sorulara yanıt önermesi bakımından ve dersler çıkarılması gereken bir mesele. İşin tabi bir de ‘Bundan sonra ne olacak?’, yani ‘Fransa’daki Müslümanlar’ ya da ‘Türkiye’deki Fransızlar’ın durumu ne olacak?’ soruları da var. Bir dizi tartışma yamuk yumuk da olsa başladı. Cha

Charlie...Gülüyor Hep Zekice

 Leman Dergisi Charlie Hebdo Özel sayısı, 2015/03

Charlie’yi vurdular... Ölmedi!

Mizah, ezilenlerin güçlü bir kozu ya, siyasi mizah daha da etkili. Çizgiyle, gırgırla, ironiyle, alayla, fotomontajla, Tiranlara, egemenliğini meşrulaştırmak için kutsal giysilere bürünenlere kök söktürdü Charlie. Fikirleri yoktu, silahları vardı. Gülmeyi bilmezlerdi, ağlattılar bizi. Mizahları hiç yoktu, bundan sonra da olmayacak. Ama Charlie… ‘Ben başka bir memlekettenim Başka bir mahalleden Bambaşka benim yalnızlığım’ Fransız anarşist şarkıcı Léo Ferré’nin ‘La Solitude’ (Yalnızlık) şarkısındaki dizeler, belki Charlie Hebdo için yazılmamıştı ama Fransa’nın bu en fırlama, en cingöz, en başkaldıran gazetesi gerçekten de hiçbir refiğine/refikasına benzemez. Başka herhangi bir ülkede eşi benzeri yoktur. Hatta Fransa’daki amca oğlu Canard Enchainé (Zincirli Ördek) ile bile kıyaslanması zordur. Canard da anarşisttir, laiktir, Papa, Vatikan filan dinlemez ama Charlie aslında tam bir sokak çocuğudur. Küfürlü konuşur, ‘Ne Tanrı, ne Efendi’ tanır, tabusavardır, dogmayıkard

Zaman Gazetesinin Trajedisi

Siyasi iktidar, ‘Paralel Yapı’, ‘Darbe’ söylemiyle, kendi hırsızlığını gizlemek amacıyla eski ortağı Gülen Hareketi’ne yönelik operasyonda Zaman gazetesi ile Samanyolu TV’yi de hedef aldı. Zaman nasıl bir gazetedir? Basın özgürlüğü ile ilişkisi nedir? İktidardan devrilince hemen muhalif olunur mu? Siyasi iktidar, 17-25 Aralık Hırsızlık ve Rüşvet Haftası’nın 1. yıldönümü arifesinde, 14 Aralık’ta bir operasyon yapıp aralarında gazetecilerin, televizyoncuların da bulunduğu 32 kişiyi,  “terör   örgütü kurmak, yönetmek   ve üye olmak”  suçlamasıyla gözaltına aldı. Bu operasyonun hukuki ve adli boyutunun çok sağlam olmadığı 4. gün ortaya çıktı: Çünkü sadece 4 kişi tutuklandı. Ayrıca operasyon yurtiçinde ve dışında geniş tepki yarattı. Mesela BBC, 17 Aralık tapelerini bir kez daha yayımladı.  Türkiye’de siyasi içerikli bir operasyonda ilk kez bir TV dizisinin yönetmen ve senaristleri gözaltına alındı. Somut gerçekle kurguyu ayırt etme konusunda bir sorun var: Sokakta 

Yalakaların yükseliş ve çöküş yılı olarak 2014

Evet onlar da insan ama bizim gibi değil. Çünkü onlar kaburgasız, şahsiyetsiz ve iktidarperver. Hayat onlar için de sürprizlerle dolu Başlığın karşılığı, belki de ancak bir kitap hacminde, hatta orta büyüklükte bir kentin telefon rehberi kalınlığında olacağı için, ilgi alanımızı daraltıp çerçeveleyelim ve muhabbeti “Medya’daki Yalakalar”  ile sınırlı tutalım. 2014, bir yıl öncenin aralık ayının zelzelesinin, yani Hırsızlık ve Rüşvet Operasyonunun, artçı şoklarının ve yan etkilerinin çok ağır bir şekilde hissedildiği yıl oldu. Erdoğan ile Gülen’in nikâh yüzüklerini birbirlerinin suratına fırlatmalarının ardından, medyatik yalaka mahallesinde müthiş sallanmalar, baş döndürücü sendelemeler, düşmeler, kalkmalar, taşınmalar oldu. Tek başına yalakalık sıfatı, bu olaydan sonra büyük ölçüde anlamsız, işlevsiz kaldı, çünkü bazı eski yalakalar, yalakalığa tam hız devam ederken, eski yalakaların önemli bir kısmı piyasaya yeni muhalif olarak çıktı. Yalakalık, biliyorsunuz, kendi ikbali içi

Havf-ı makatat Taaruz-Ül matbuat (*)

Korkutmaya çalışıyor çünkü kendisi korkuyor Bu hafta Samanyolu TV ve Zaman’daki gazeteci, dizi yönetmeni ve senarist arkadaşlar gözaltına alındı. Hırsızlık Haftasıyla Medyaya Saldırı Haftası birleştirilmiş oldu. O, aslında AkSaray’a indiğinden beri her şey karma karışık. Çok kapışmalar cereyan ediyor, edecek. Tek Adam olacağım derken… Aslında bir süredir bir sürü işaret tezahür etmişti. Üstelik Fuat Avni nam zat, bunların tümünü de önceden haber edememişti. Hatta Hükümdar ya da herhangi bir yakını bile şimdi sayacağım önemli olayların olabilirliği konusunda çaktırmadan göz bile kırpmamışlardı. Gemide kaptandan habersiz işler oluyorsa bunun sonu isyana kadar gider. Zaman birlik beraberlik nutuklarının atılma zamanıdır. Filikaları indirdiniz mi? Makine dairesinde neden kimse yok? Bir süredir zuhur eden bir sürü işaret aslında kaptanın da, mürettabatın da, topyekûn  geminin de telaş, panik, endişe ve hatta korku içinde olduğunu gösteriyor. Kaptan herkesi korkutuyor çünkü kendisi