Ana içeriğe atla

Kayıtlar

''Türk medyası barışı değil AKP’yi destekliyor''

ANF/Fırat Haber Ajansında yayınlanan söyleşi  14 Ocak 2013 ANKARA -   İmralı’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile BDP heyetinin görüşmesi, kamuoyunun gündemi yoğunlukla  Kürt sorununun “çözüm süreci” olarak belirledi. Ana akım medya gerek Öcalan-BDP görüşmesini, gerekse de tarafların bizzat diyalog içerisinde olmalarını destekliyor gibi görünüyor. Bu görüntü gerçeği yansıtıyor mu? Medya, desteğini  barışçıl bir çözüme mi sunuyor?   ANF’ye konuşan gazeteci ve medya eleştirmeni Ragıp Duran’a göre, medyanın geneli ‘barış’tan değil; AKP’den yana oyunu kullanıyor. Çeşitli ülkelerde benzer gündemler işlenirken medyanın savaş dilini terk ettiğini örnek gösteren Duran, buna Türk medyasında rastlanmadığını belirtti. Duran ayrıca, Erdoğan’ın son günlerdeki tutumunun sürecin olumsuzlukla sonuçlanmasına yol açabileceğine dikkat çekerek, “Erdoğan mevkisinden ayrılsa barış gelir”  ifadelerini kullandı. Ragıp Duran i

ESKİ HIRSIZLARI POLİS YAPARLAR YA…

Aydın Doğan ‘Barış Dili’ demiş!         ·         Doğan Holding önce Yayın İlkelerini güncelleştirdi, şimdi de onursal patronun bir mektubuyla barış diline yaklaşmak istiyormuş. Aydın Doğan, Hürriyet gazetesini ‘Devlet Gazetesi’ olarak tanımlamıştı. Bu geçmişten yarının Barış Gazetesi olmak o kadar kolay mı?   Radikal’in Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can, 4 Ocak tarihli köşesinde Doğan Holding’in Onursal Başkanı Aydın Doğan’ın bir mektubunu yayınladı. Doğan, Kürt meselesinin çözümü bağlamında Genel Yayın Yönetmenlerine yazdığı mektupta yönettikleri medya organlarında, uyguladıkları habercilik yöntemlerinde  ‘gazetecilik ilkelerine saygı’gösterilmesini  ve ‘barış dilinin korunmasını’ istiyor. SÖNÜK ALKIŞLAR Aydın Doğan’ın mektubu konusunda İnternet’de üç köşe yazısına rastladım: Haliyle birincisi Eyüp Can’ınki, ikincisi Aydın Doğan’ın Radikal gazetesinden Oral Çalışlar’ın Doğan’a teşekkür eden yazısı, bir de Takvim’den Rasim Ozan Kütahyalı’nın Aydın Doğan’ı ve mektubunu

ERDOĞAN KÜRT MESELESİNİ ÇÖZEBİLİR Mİ?

  Kürt  meselenin çözümü için gerekli olan siyasi irade ile Başbakan’ın terörizme son verme isteği/ihtiyacı aynı kapıya mı çıkar? Siyasi iktidar muhalefeti, kamuoyunu yeteri kadar bilgilendirip onları ikna edebiliyor mu?  Savaşçı dil ve söylemle barış sağlanabilir mi?  Habur ve Oslo Süreçlerinin başarısızlığı değerlendirilmeden yeni müzakere süreci başarılı olabilir mi? Yeteri kadar hazırlık, kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapıldı mı? Yol haritası var mı? PKK, önce silah bırakması talep edilen bir müzakerede ne yapar? Bu ve başka soruların yanıtını arayıp bulmadan müzakere sürecini başarıya ulaştırmak mümkün mü? Başbakan Erdoğan’ın 2012’nin son haftasında ‘İmralı ile görüşülüyor’ şeklindeki açıklaması, Habur ve Oslo’dan sonra İmralı Süreci’nin başlamasını sağladı. İlk başlarda, ortada somut bir plan, program, yol haritası olmamasına rağmen (Halen varlığı kuşkulu) özellikle iktidar yanlısı kalemler,. Kürt meselesinin çözüm yoluna girdiğine inanarak, bir dizi haber ve yoru

Tahir Vesek’in ardından

Cizre’nin yetiştirdiği esaslı siyasetçilerden biriydi. Belediye başkanlığı yapmış, kurşunlanmış, kan davasıyla uğraşmış, ama yine de mizahından bir şey kaybetmemişti. İlginç bir şekilde, Kenan Evren’i severdi! Cizre, Kürdistan’ın asil bir kentidir. Tahir Bey de Cizre’nin asillerinden biri(ydi). Salı günü Orhan Doğan’ın yanına göçmüş. 75 yıl boyunca Kürtlüğün cefasını çekmişti. Ama şikâyet etmezdi. Bilge bir adamdı. Mizahı güçlüydü. Başından binbir felaket geçmesine rağmen hayatı hep hoş karşılamıştı. Orhan’ın ölüm yıldönümlerinden birinde, herhalde iki-üç sene önce, “illâ bizde kalacaksın” dedi. Kaldım, çok da iyi oldu. Çünkü galiba yirmi saat boyunca siyaset-kültür merkezi gibi bir evde, gelenden gidenden, ev sahiplerinden o kadar çok şey öğrendim ki… Kürt televizyonu açıktı, bir başka ekranda NTV izleniyordu. Sıcağı sıcağına yorumlar yapılıyordu. Bir yandan da Diyarbakır’dan, Ankara’dan, İstanbul’dan gelen telefonlara yetişmeye çalışıyordu Tahir Bey. İ