Ana içeriğe atla

Kayıtlar

MEDYA LOKOMOTİF OLAMAZ VAGON OLUR ANCAK

Etkin Haber Ajansının sorularına toplu yanıt: 28 Şubat Tartışmaları   Darbe  ya da darbe girişimi, esas ve öncelikli olarak sadece hukuki/adli değil,  öz itibarıyla siyasi bir mesele. Dolayısıyla darbe, darbe girişimi ya da askeri vesayet gibi konular, öncelikle siyasi değerlendirmelerin/hesaplaşmanın konuları. Sorun, darbe yapan ya da darbe girişiminde bulunan general ile  savcı ya da yargıç arasına sıkışamayacak/sığamayacak kadar derin ve geniş . Konu siyasi olduğuna göre, kentte (Polis’te) yaşayan herkesi, bugünkü anlamıyla tüm yurttaşları ilgilendiren bir konu. Bu ilgi, bir sabah kalktığımızda, gazetede savcının darbe yapan generali soruşturduğunu bildiren  haberi okumakla sınırlı kalamaz. AKP ile 12 Eylül ya da 28 Şubat arasındaki ilişkilerde, Türkiye’de askeri darbe geleneği, mağdurların konumu gibi tayin edici konular gündeme bile gelmezken, bugünkü iktidar ile doğrudan kendilerine yönelmiş darbe girişimlerini cezalandırma, bir tür intikam alma eğilimi net b

GOD NEWS/GOOD NEWS

''ABD’de kökten dinci   hristiyanlar, Başkanlık seçimlerinde   ağırlıklarını koymaya çalışırken, American Atheists   Derneği ve Parti Athée,   Washington’da düzenledikleri gösteride 10 binden fazla kişiyi toplayarak büyük bir başarı kazandı. 27 Mart tarihli Le Monde gazetesindeki habere göre, gösteride taşınan pankartlarda ‘Tanrısız Her Şey Daha İyi’, ‘Sadece koyunların bir çobana ihtiyacı vardır’ ve ‘Neden bu kadar çok hristiyan ve bu kadar az arslan var?’   gibi sloganlar yazıyordu. Hayvan Haklarını Koruma Dernekleri henüz bir tepki vermedi.'' (Canard Enchainé, 28 Mart 2012)  

MEDYATİK GERÇEK, HAKİKİ GERÇEĞE BİR ŞEY YAPAMAZ

Özgür Gündem'in kapatılmasına ilişkin sorularımıza bir yazıyla cevap veren Gazeteci Ragıp Duran şunları kaydetti: "AKP devleti kendini güçlü göstermek için büyük bir yandaş medya şebekesi kurdu. Yandaş olmayanları da vergi cezaları, tutuklama ya da köşesinden, programından etme gibi yöntemlerle susturmaya çalıştı, çalışıyor. Tüm bu tedbirlere rağmen AKP, yurt içinde de yurt dışında da her geçen gün puan kaybediyor, zayıflıyor. Müttefiklerinden uzaklaşıyor. Halen Türkiye siyasal arenasında AKP’ye karşı en etkili, üstelik de çok boyutlu muhalefet geliştirebilen tek akım Kürt hareketi. AKP, Kürt hareketinin televizyonunu yasaklatıp gazetesini de kapatınca sanıyor ki bu muhalefet azalacak. Gazeteye karşı mücadele ideoloji meselesidir, siyasi sorundur. Mahkeme ile polis ile gazeteye karşı çıkılmaz. Fikriniz varsa karşı çıkarsınız. Gazete kapatmakla o gazetenin savunduğu davayı kapatmış olmuyorsunuz. Medyatik gerçek, hakiki gerçek karşısında fazla bir şey yapamaz.

AKP’nin Kürt Kördüğümü

K ürtleri C ezalandırma K anunu ·          Kürt siyasi hareketi yerel  ve genel seçimlerde ve 12 Eylül referandumunda önemli bir başarı kaydetti.  Bu başarı, hem AKP’yi hem de Gülen cemaatini rahatsız etti. Çünkü Kürt meselesi artık Kürtsüz çözülemeyecekti ve Kürt siyasi hareketi AKP’ye her alanda hala direnebilen yegane siyasi güç oldu.  Siyaseti  iflas edenler polis ve savcı marifetiyle KCK operasyonlarına başladı hala da sürdürüyor. (*) Tiroj dergisi için. ‘ ’Her sabah kalktığımızda cep telefonumuza gelen gözaltı mesajlarını okumak zorunda kalıyoruz. İnternet’e giriyoruz, sabaha karşı kaç arkadaşımızın evlerinden alınıp götürüldüğünü okuyoruz. Istanbul’da özellikle Salı günleri, bölgede de Perşembe günleri gözaltı günleri haline geldi artık.  Polisin bu günleri seçmesinin özel bir nedeni var mı bilmiyorum…. ’’ BDP Istanbul milletvekili Sebahat Tuncel , TBMM’de Partisinin Grup Başkanvelili Pervin Buldan’ın makamında  bir Fransız gazetecinin sorularını yanıtlıyordu:

HAPİSTEKİ GAZETECİLER: İKTİDARIN YUMUŞAK KARNI…

(Dicle Haber Ajansı'nın sorularına yanıt 7 Mart 2012) Başbakan R.T.Erdoğan’ın AKP İl Başkanlarına Çarşamba günü yaptığı konuşmada çeşitli konuların   yanısıra   ‘Tutuklu Gazeteciler’ konusuna da, beceriksiz bir şekilde de olsa, değinmek zorunda kalması anlamlı. Türkiye bugün, Batı dünyasında, özel olarak da ABD ve Batı Avrupa siyasi çevrelerinde ve kamuoyunda, ‘Cezaevlerinde en çok gazeteci olan ülke’ olarak anılıyor. Başbakan ve AKP, kuşkusuz bu durumdan rahatsız. İl Başkanları da günlük çalışmalarında sadece yurttaşlarla değil,    partililerle de   görüşürken, hapisteki gazeteciler meselesiyle birlikte basın özgürlüğü sorunuyla da sık karşılaşıyorlar. Başbakan bir kaç açıdan haksız, yanılıyor ve doğru bilgi vermeyerek   kamuoyunu yanıltmaya çalışıyor: ·         Hapisteki arkadaşlarımızın gazeteci olduklarını, iktidardakiler dahil   herkes biliyor. İktidarın ‘Hayır onlar gazeteci değil, tecavüzcü, terörist’ demesi, bizim arkadaşlarımızı tecavüzcü ya da teröris

Akşam'da Söyleşi:Medyada 28 Şubat sürüyor

05 Mart 2012 Pazartesi -  Akşam | RÖPORTAJ Medyada 28 Şubat sürüyor 'Medya açısından 28 Şubat dönemi devam ediyor' diyen gazeteci Ragıp Duran o dönem üzerinden yapılan tartışmaları değerlendirdi: 'Gazetecilik, gazeteciliğin dışında bir siyasi misyon üstlenmiş olduğu için eski dönemin siyasi hesapları gazeteciler üzerinden de görülüyor. 28 Şubat döneminde Hürriyet ve Sabah'ın yöneticileri ile bugün Zaman ve Yeni Şafak'ın yöneticileri arasında bir fark yok. Geçmişte Ertuğrul Özkök de gazetecilik yapmadı, bugün Ekrem Dumanlı da gazetecilik yapmıyor. Basında 28 Şubat üzerinden bir iktidar kavgası ve siyasi hesaplaşma süreci yaşanıyor' Satır arası... Yakın Türkiye tarihinin en tartışmalı konularından 28 Şubat'ın 15'inci yılı nedeniyle günlerdir birbiri ardına belgeseller, köşe yazıları, yazı dizileri ve haberler yayınlanıyor. Medyada '28 Şubat post modern askeri darbesi' diye yer bulmuş olan süreç geçen hafta ilginç bir biçimde asker-siy

Fransa, Ermeni Meselesi ve Burası

  Aynı konu Paris ve Ankara’da çok farklı bir şekilde algılanıyor/değerlendiriliyor. İki tarafın kriterleri, gelenekleri, yaklaşımları nadiren örtüşüyor. Fransa’da kim neyi neden savunuyor? Bundan sonra neler olabilir? ‘Güzel ve yalnız ülkemizde’ yerli malı   gazeteleri okuyup televizyonları izleyince, insan bir tuhaf oluyor. Çünkü bu milli takım medyasında okuduğumuz haber, bilgi ve yorumlar, ecnebi (gayrı milli demek istemiyorum ayıp olur) matbuatta ya hiç yer almıyor ya da çok farklı zaviyeden değerlendiriliyor. İşin bir başka garip tarafı da, bizim kamuoyumuzda çok konuşulan, hakikatmiş gibi sunulan bir çok bilgi, bir süre sonra, uygulamada,   fos çıkıyor. Bunu da yine sağolsun ecnebi matbuattan öğreniyoruz. Mesela Senato’daki tartışmalar sürerken, Türk TV’leri sürekli olarak ‘Değişiklik önergesi verilirse yasa tasarısı gündemden düşer’ diye alt yazı geçti. Böyle bir şey olmadı. Tartışma sonrası yapılan 3 oylama için de, bizim medya hala umut besliyordu. Halbuki sonuç olarak