Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Bab-ı Ali’de Hakiki Gazeteciler

50 yıl gazetecilik yapıp yaşınız 70’e gelince ve gazetecilik dışında bir işiniz yok ise Burhan Felek Basın Hizmet Ödülüne aday olabiliyorsunuz. Sonra da Cemiyet salonundaki törende zaman makinesi geliyor. Geçmişin ılık sularında kulaç atıyorsunuz. Nihavent makamında... Gazeteler, gazeteciler ve gazetecilik Cağaloğlu’ndan taşındığından bu yana bir dizi mesleki ve insani yaklaşım da Yokuş’un oralarda kaldı. Eskiden gazetelere manyetik kartlı turnikelerden girilmezdi. Çay ve kahve şimdiki gibi makineden çıkmazdı, Muharrem elleriyle yapar getirirdi. Rakip yok refik vardı, bu sayede de Kadıköy vapurunda ya da yukarı çıkarken farklı gazetelerin muhabir ve çalışanları sadece meslekdaş değil aynı zamanda dosttu. Hele iş çıkışı Cemiyet’in üstkatındaki lokalde bir araya gelip hem dedikodu yapar hem de günün haberlerini tartışırlardı. İslam Çupi, bilge kumru, tünemiş bara, Ece Ayhan cinsi dizelerle ya Fenerbahçe’yi konuşur ya da ‘Kuşlar uçar Ekvator’dan Kolombiya’ başlıklı yazıda betimlediği Dü

ANTAKYA’DA BİR UMUT

Geçenlerde (2 Kasım, Pazar) Umut Vakfı’nın, Alman Friedrich Ebert Vakfıyla ortaklaşa düzenlediği yerel medya eğitim seminerinde, ‘Bireysel Silahsızlanma ve Şiddet Haberleri’ başlığı altında şiddet, hukuk, medya ve çokkültürlülük gibi konuları Antakya’da tartıştık. Nüfus kütüğünde ‘Antakya-Şehitler Mahallesi’ yazan birisi için, bu kentin kaçınılmaz olarak farklı anlamları var: Mesele kısır, cevizli biber, kadayıf ya da sac oruk gibi nefis yemeklerle sınırlı değil. Suriye’ye geçişlerde ya da düğün cenaze gibi ailevi/sosyal törenlerde yoklama listesinde mevcutlu yazılmak işin bir başka yönü. 40 yıldır gelip gittiğiniz bir kentte 41. gidişinizde ne olmalı ki ilginç, yeni olsun? Bunları anlatmaya çalışacağım: Önce Nazire Hanımın duygulandıran bir inceliği: Otele girerken bizi karşılayan Umut Vakfı Başkanı bana, ‘Kentinize hoş geldiniz’ deyince kendimi iyice ‘Antekkeli’ hisettim. Hatay Gazetesinin yazı işleri müdürü Mithat Kalaycıoğlu gibi bir rehberiniz olursa Samandağ’a da, Vakıflı’ya da,

DENGELİ DÜNDAR/DENGESİZ MUSTAFA

* Can Dündar’ın ‘Mustafa’ filmi/belgeseli yoğun kutuplaşmış Türkiye siyaset manzarasında geniş tartışmalara yol açtı. Galiba Dündar hariç, kimse filmden memnun değil. Neden? Can Dündar’ın ‘Mustafa’ filmi/belgeseli büyük tartışma yarattı. Bu, başlı başına olumlu bir gelişme. Çok genel bir bakışla ilk gözlem: Statükocu Atatürkçüler, ‘Mustafa’yı beğenmedi. Çünkü film, ürkek bir girişimle de olsa, gardrop Atatürkçülüğünü sorgular sahneler ve yaklaşımlar içerdiği gibi, M.K.Atatürk’ü tabulaştıranları da çıkmaza sokan bölümlere de yer vermiş. Dündar’ın belgeseli/filmi, herhalükarda çok resmi Atatürkçülerin yani resmi ideologların beklentilerinin tümüne yanıt vermiyor, hatta zaman zaman onları üzüyor, kızdırıyor. Diğer cepheye, yani anti-kemalist kesime baktığımızda, İslamcılar ve Liberaller de ‘Mustafa’dan pek memnun değil. Belki İslami kesim daha temkinli bir yaklaşımla, Atatürk’ün ‘insani’ yanının ön plana çıkarılmasını da kullanarak, içki konusuna da ağırlık vererek çok şiddetli

ESKİ ZİHNİYETLE YENİ GAZETE?

· Ciner Grubu, Fatih Altaylı yönetiminde yeni bir günlük gazete çıkaracakmış. Mevcut egemen medya manzarasında nasıl yenilik yapılabilir? Eski anlayışlar ve eski kadrolarla yeni gazete olur mu? Ciner Grubu uzun süredir yeni bir günlük gazete çıkarma hazırlıklarını sürdürüyor.Kuşkusuz, Türkiye medya manzarasına yeni bir günlük gazetenin daha katılması, fikir çeşitliliği, yaklaşım zenginliği ve meslekdaşlarımıza yeni istihdam olanakları yaratması açısından olumlu bir gelişme olacak. Yeni çıkacak gazetenin kadrosu, yayın politikası konusunda şimdiye kadar birkaç söyleşi, birkaç da haber yayınlandı. Fatih Altaylı’nın yönetiminde süren çalışmalar hakkında özellikle bizzat kendisinin yaptığı açıklamaları, aynı holdingin bir parçası olan Habertürk internet sitesinin yayın politikasını, Habertürk ve Kanal 1 televizyonlarının gazetecilik,/habercilik anlayış ve uygulamalarını göz önünde bulundurduğumuzda, yeni gazete hakkında şimdiden bir dizi gözlem ve tahmin yürütmek çok güç olmasa gerek.

TARAF GAZETESİ NE YAPIYOR?

Çöldeki kaktüs ya da bataklıktaki nilüfer misali, mahalleye yeni gelen komşu yeni adetler getirmişe benzer. Gazeteler insana benzer ya, Taraf da, kravatsız, genç, bağırmadan ama ağır konuşan, mizahı ciddi, hakkında çok dedikodu üretilen bir uçbeyi (Uçhanımı). Taraf gazetesi son bir hafta içinde sadece Türk medyasında değil Türk siyaset dünyasında da adından çok söz ettirdi.Taraf, aslında yayın hayatına atıldığından bu yana ilgi çekiyor, eleştiriliyor, övülüyor, tartışılıyor. Türkiye gibi siyasi, askeri, ekonomik, toplumsal, kültürel ve sportif gündemin hem yüzeysel hem de hızla değiştiği bir ülkede, televizyonların haber bültenleri her seferinde yeni baştan çatılırken, bazen İnternet haber siteleri bile bu hıza yetişemiyor. Ama bizdeki haberler, klasik deyimiyle aysbergin görünen kısmı. Taraf, Türk medya dünyasına önemli bir değişiklik getirdi. Taraf’ı belki önce mesleki/teknik düzlemde bilahare siyasi-ideolojik olarak tanımlamaya çalışalım: MANZARAYI UMUMİYE Türkiye’de yayınlanan

ASKER GAZETECİYİ EĞİTİRSE...

15 Ekim 2008'de Gazeteciler.com'da yayınlanan yazı. * RTÜK Başkanının önerisi, Genel Kurmay’ın da anlaşıldığı kadarıyla arzu ve onayı ile artık gazeteciliği Milli Güvenlik Akademisi öğretecek. Gazetecilik zaten son zamanlarda pek milli bir o kadar güvenlikçi bir meslek haline gelmişti zaten. Paşam, nasıl olmuş bu spot? Gazetecilerin/muhabirlerin, terörizm ve terör olayları konusunda Milli Güvenlik Akademisi (MGA) tarafından eğitilmeleri meselesine dört açıdan bakabiliriz: - Mesleki/teknik - Siyasi-ideolojik - Öneri sahibinin kişiliği - Nedenler ve zamanlama * Harp Akademileri Komutanlığına (http://www.harpak.tsk.mil.tr/pageContainer.aspx?PID=2) dolayısıyla Genel Kurmay Başkanlığına bağlı olan bu akademi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ideolojik-eğitimsel bir organı/birimi. TSK, terörizm konusunda, gazeteciler açısından bir HABER KAYNAĞIdır. Genel Kurmay Başkanlığı, terör olayları konusunda gerektiği zaman, İnternet sitesinden ya da düzenlediği basın toplantılarıyla, muhab

‘GOLFÇÜ PAŞA’ GAZETECİLİĞİ...

Gazeteciler.com'da 12 Ekim tarihinde yayınlanan analiz • Ankaralı bazı gazeteciler belki alınacak ama Ankaralı bazı başka gazeteciler de düşünmeli...Yeni bir eğilim var Türk Egemen Medyasında: Orduya karşı çıkıp hükümeti destekleyenler hala iktidar yanlısı değil mi acaba?AKP muhalifleri neden hala apoletli? Türk egemen medyasının –ki önemli özelliklerinden biri Apoletli olmasıdır- Aktütün baskınıyla ilgili haber ve yorumlarında çok da parlak bir sınav verdiğini kimse savunamıyor. Yine de galiba Dağlıca baskınıyla başlayan yeni bir sürecin geliştiğini görebiliyoruz. Şimdilik sadece medya-ordu ilişkilerini kısaca ve genel bir değerlendirmeye tabi tutmak daha doğrusu yeni bir eğilimi anlamaya çalışmak istiyorum. Bu eğilim/süreç, esas olarak AKP’nin iktidara gelmesinden sonra filizlendi, medya alanında da geleneksel-klasik statükocu ve dolayısıyla koşulsuz kuralsız ordu yanlısı medyanın mevzi kaybetmesi, yerine hükümete yakın, ‘İslamcı’ tabir edilen ve yine AKP’ye yakın liberal köş